Bölüm 5

767 53 18
                                    


İyi okumalar

Şu anda kendime inanamıyorum. Gerçekten daha dün tanıştığım bir adam beni davet ediyor.Adam beni ürkütmesine rağmen onunla şu an hiç bilmediğim bir yere gidiyorum. Arabaya bindiğimden beri içimi bir ürperti ve sıkıntı kaplıyordu,Yarım saattir arabada olmamıza rağmen asla konuşmuyorduk. En sonunda sessizliği ben bozdum: "Nereye gidiyoruz?" dedim pat diye. Yavuz bana bakıp gülümsedi."öyle araba turu, bir yere gitmiyoruz" dediğinde kaşlarımı çattım.Bu adam fazla tuhaftı. "Yavuz Bey, bir şey söyleyeceğim dediniz,.Şu an bir yere gitmiyorsak ne yapıyoruz?" dedim.YineYavuz, dilin damağında şaklatarak, "Şşt, ne demişti?YavuzBey değil, Yavuz hatta baba." dediğinde beynimden vurulmuş gibi ona döndüm. "Pardon, ne babası? Manyak mısınız?"

Simsiyah gözlerini benim elarımla buruşturunca dilim tutuldu. "Hatta bana YavuzyadaYavuzBey deme. Bana baba de oğlum, seni ben çok özledim,"dediğinde yutkundum.Ne saçmalıyordu bu şu anda? "Peki, beni lütfen sağda indirir misiniz?Gitmek istiyorum!" diye bağırdım. Yavuz beni dinlemeden direksiyonu kırıp ormanlık bir alana çevirdi. "Hiçbirbir yere gitmiyorsun! Seni bir daha kaybedemem!" Amına koyayım, ruh hastasına denk geldim şu anda.

"İndir beni!" dedim bağırarak, ama hiç oralı olmadı ve inanılmaz hızlı bir şekilde arabayı kullanmaya devam etti. Korkudan bütün vücudum titremeye başlamıştı ki elime ilk gelen pet şişesini adamın kafasına attım. Asla bakmadı ve sürmeye devam etti.Korkuyla ıssız girdiğimiz yolda camı yumruklamaya başladım.Elimi parçalarcasına cama vuruyordum ki elim kapının açılması için olan kısma denk geldi. Arkama baktığımda kapı kilitli değildi.Şu an bir seçeneğim vardı: ya bu son hızla giden arabadan atlayıp ölecektimyada bu herifin elinde ölecektim. O kadar vizyonsuz ben canıma kıyarım diyerek kilitli olmayan kapıyı açıp aşağı attım kendimi.

Düz zeminde yuvarlanıp yolun çimenlik olan kısmına düştüm.Hala yağmur yağıyordu ve bu ormanlık alan sisliydi. Gözüm kararmıştı ama ilahi bir güçle ayağa kalkmayıbaşardım. Kolum inanılmaz ağırıyordu, vücudum yanıyordu, yüzüm sürtünmüştü ve gözümün önüne kıpkırmızı olmuştu. Toprağa elimi basarak ayağa kalktım ve an dizimdeki bütün ağrıyıhissettim.Yuvarlandıktan sonra toprağa düşmek beni daha felaket bir şekilde yararlanmadan kurtarmıştı. Ayağa kalktığımda bana doğru koşan bir karaltı görünce hiç düşünmeden, ağrıyan dizim ve belime rağmen son hızla ormana koştum. Hala hayattaydım.Koşarken kolumu tutarak koşuyordum, biraz toplasamda hızım azalmıyordu.

Arkamdan birinin koştuğunu hissediyorum ama yağmur sesi yüzünden anlayamıyordum. Canım çok kötü yansada durmadım. Ormandaki toprak çok kaygandı, ayağım batıyordu, üzerim zaten çok kötü bir haldeydi. O kadar çok koştum ki gözlerimin karardığını yeni yeni fark ettim. Vücudum bana ihanet ediyordu, kalbimin atışlarını duyuyordum. En sonunda yavaşladım, kıyafetlerimin ıslaklığı beni daha çok ağırlaştırıyordu.Yoluma çıkan ani bir ağaç köküne takıldığım anda toprağadüştüm. Vücudum bu anı bekliyormuş gibi yavaş yavaş bilincimden gidiyordu. Gözlerim kapanmadan önce tam arkamdan gelen adım seslerini çok yakınımda duydum. Tam önümde toprakla kaplı iki bot duruyordu hareket edemiyorumdum ve kendimi bir anda havalanmış hissettim gözledim kapanmadan hemen önce.

***

Berat'ın ağzından

Önümde salata yapmak için ayıkladığım sebzeleri yıkarken bir yanda Metin büyük bir aşkla yaptığı yemeğe bakıyordu. Aniden bana dönüp "Yavrum, tuzu verir misin?" dediğinde elime aldığım domatesleri tekrar tabağa koyup yanımda duran tuzu Metin'e uzattım. Metin tuza uzandığında ellerini benimkiyle birleştirerek aldı. Yeşil gözlerini benimle buluşturdu, "Teşekkür ederim, çiçeğim," dedi yüzünde sevimli bir gülümsemeyle.Yüzüm yanmaya başlayınca hemen elimi geri çektim. Metin bu tepkime kıkırdayarak tepki verip işine geri döndü.  Bense domatesi üçüncü defa suda geçirdim.

Her bir sebzeyi özenle keserken Metinde özenle yaptığı lazanyayı yapar üst üste koyuyordu. "Yavrum,Yaman'la konuştun mu, ne zaman gelecek?" Diye sordu. Aslında şimdiye gelmesi gerekiyordu ama sanırım trafiğe takıldı diye düşündüm bir an. "Yani ben dersten çıkarken denk geldim ama ne zaman gelir, bilmem. Birazdan burada olur ama" dediğinde beni onaylayıp lazanya için rendelediği peynirden son kalan kısımı benim ağzıma koydu. Hiç düşünmeden büyük birısırık aldım. Isırdığım kısımdan son kalanı ağzına atarak rendelediği peyniri son katmanda yaptığı sosun üzerine döküp ısıttığı fırına attı.

Bendede son olarak marulları doğrayarak sos kısmına geçtim. Onlarıda koyup karıştırdıktan sonra kenara bırakıp yan tarafımdaki bedene döndüm. Tezgaha yaslanmış bir şekilde beni izliyordu. Ellerimi tezgaha yaslayarak, "Ne oldu, böceğim?Etkilendin sanırım?" dedim şakayla karışık. Metin yaslandığı tezgahtan ayrılarak yanıma geldiğinde durdum. Yüzünde kocaman birgülümseme ile önüme düşen iki saçı kulağımın arkasına doğru itip, "Etkilediğin kabul ediyorsun yani,"dedi çapkın bir tınıda.

Yutkunarak, "Ne demek istiyorsun?" dedimtitreyen sesimle. Metin alt dudağını dişleyip aniden belimde tutarak beni kendine çekti.kendi arasına aldı. Bir elini belimde tutarken diğer elini saçlarıma atıp geriye itti. "Çok güzelsin be oğlum,"dedi.Dudakları daha çok kıvrıldı, ben nefes nefes bir haldeMetin'e ve bir eline bakıyordum. "Kaçma artık Berat, kaçmada ikimizide yorma artık."

Metin bana ilk lise ikide açılmıştı.Benyönelimimden emin olmadığım için köşe kapmaca yapar gibi hep kaçtım ondan. Üniversiteye başladığımızda bendeMetin'e karşı boş olmadığımı anlamıştım. Sürekli birbirimizin ödevine yardımcı oluyorduk, böyle yakınlaşmalarımız çok oluyordu ama ben utandığım için hep kaçıyordum.

Şu an çok farklıydı, kaçmaktan yorulmuştum ve bu sefer kaçmayacaktım. Dilim dudaklarımda gezdirerek dolgun dudaklarımı ıslattım. "Yaman gelir şimdi" bana biraz daha yaklaşıp "gelsin, kötü bir şey mi yapıyoruz?" diye sordu sıcak nefesini yüzüme üflerken kendimi sanki mümkün gibi dağa çok geriye ittim. Kendisinde daha çok kendine bastırdı. Kafamı eğdim "görürse yanlış anlat ama" çenemi tutarak tekrar yeşil gözlerine çevirdi "anlamaz bence." dedi daha çok yanaşarak gözleri ıslattığım dudaklarımdaydı sesli bir şekilde yutkunarak "Metin.." dedim, çenemi okşayıdı biçimli dudaklarını benim dudaklarıma buluşturdu.

Gözlerim şokla açılsada kendimi geri itmedim, önce yavaş yavaş dudaklarımızı hareket ettirdik. Ben gözlerimi kapattığım anda öpücüklerin şiddeti arttı. Metin alt dudağımı ezer gibi öpmeye başlayınca bende aynı şekilde onun üst dudağını ezmeye başladım. Dudaklarını biraz araladım, Metin komutu almış gibi dilini ağzıma yollayıp benimkiyle kavuşturdu.

Çenemdeki elleri belime kaydı, aniden havalandım ve beni tezgahın üzerine oturtup daha sert öpmeye başladı. Sanki önünden mamasını alacaklarmışgibi dudaklarımı parçalıyordu. Ellerini dizlerime, ondan sonra tezgahta oturan kalçama kayınca ürperdim. Kalçalarımı sıkıp kendini bana bastırdı. En sonunda derin derin nefesler alınca ayrıldık. İkimizde nefes nefes şişmiş dudaklarımızla birbirimize baktık. Metin'in yüzü kıpkırmızı olmuştu,benimde öyle olduğuma emindim.

Tekrar dudaklarıma yapışınca kalçalarımdaki ellerini sıkıp beni kendine çekerek kucağına aldı. Bir anda dudaklarımızı ayırıp "Yaman gelecek" dedim. Tek kaşını kaldırıp oflayarak beni tekrar tezgahın üzerine bıraktı.

İkimizden kızarmış ve şişmiş dudaklarını görünce utançla kafamı eğdim. Kendimi tezgahtan atıp arkada duran masadan telefonumu alıp "Ben bir arayayım,nerede kalmış diye." Telefonu alarak hızla dışarı çıkıp oturma odasına geçtim. Telefonun arama kısmına girdim, ikinci sırada olan Yaman'ın ismine basıp kulağıma götürdüm. Bir kere telefon çalma sesi geldi ama ardından 'aradığınız kişiye ulaşılamıyor' uyarısı gelince kaşlarımı çattım. Metin oturma odasına gelip "Neredeymiş, söyledi mi?" Arkamı dönüp "Hayır, telefonu kapalı" dedim.İçime bir kurt düştü, Metin rahat görünüyordu."Şarjı bitmiştir, geliyordur şimdi.Gel, biz yemekleri koyalım" dediğinde onu onaylayıp telefonumu kenara koydum.

İçime kurt düşmüştü ve bunun yüzünden Metin'le az önce yaşadıklarımızı bile düşünemedim.

***
İg:guestlord_

Hehe dün attığım bölümü kimse görmedi... çok şükür:)

ŞİZOFREN//BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin