Eve geldiğimde Berat ve Metin oturma odasında koltuklara yayılmış, telefonlarına dalmışlardı. Kapıyı arkamdan yavaşça kapattım. Onları görünce içimdeki gerginlik biraz hafifledi ama yaşadığım garip olay zihnimde dönüp duruyordu. Berat, başını kaldırıp beni görünce gözlerini kocaman açtı."Ne oldu çiçeğim yüzün bembeyaz olmuş." dedi, hemen dikkat kesilerek. Montumu çıkarıp koltuğun kenarına atarken içimde bir düğüm olduğunu hissediyordum. "Bugün, dışarıda bir adamla karşılaştım..."
Metin ve Berat merakla birbirlerine baktılar, sonra aynı anda bana döndüler. Berat, elindeki telefonunu bir kenara bırakıp doğruldu. "Ne oldu? Adam kim?"
Yutkundum ve derin bir nefes aldım. "Resim çizerken yanıma geldi. Önce normal biriydi sanmıştım. Hani, bazen çevredeki insanlar gelip ne yaptığınıza bakar ya, öyle bir şey sandım. Ama sonra, neyin peşinde olduğunu bilmediği halde benden bir şey bekliyormuş gibi bakmaya başladı."
Berat, bu sözlerim üzerine kaşlarını çattı. "Ne demek istiyorsun?"
"Öylece baktı bana, bakışlarında garip bir öfke ve kafa karışıklığı vardı. Sonra birden, 'Sen nasıl kaçtın?!' diye bağırdı."
Metin şaşkınlıkla öne doğru eğildi. "Ne diyorsun sen Yaman? Kaçmak derken... nasıl yani? Hani, tanımadığı birine durduk yere mi böyle dedi?"
"İşte, evet... O kadar garipti ki." Başımı iki yana salladım, yaşadığım his hâlâ içimde tazeydi. "Beni tanıyormuş gibi konuştu. 'Sen Atilla'dın, sonra Yaman oldun... Gitmeyecektin!' dedi, kafası karışmış gibiydi ama gözlerindeki öfke apaçık ortadaydı."
Berat ağzı açık bir şekilde bakıyordu. "Ya sen ciddi misin? Adam bildiğin deli!"
"Öyle düşündüm," dedim, dudaklarımı birbirine bastırarak. "Ama bir an ne yapacağımı bilemedim. Geri çekilmeye başladım, adam ise hıçkırarak dizlerinin üstüne çöktü ve ellerimi tuttu. Resmen bana sarılarak, 'Gitme... ne olur beni bırakma. Korkuyorum, kendimden bile korkuyorum,' diyerek ağladı. Öyle bir bağlanışı, bir yardım isteyişi vardı ki, kollarımı bırakamadı."
Metin, şokla başını iki yana salladı. "Tam anlamıyla ürpertici. Adam kafayı yemiş, Yaman! İyi ki ondan uzaklaşmışsın."
"Elimden başka bir şey gelmedi zaten," dedim, omuzlarım düşmüş bir halde. "Adam resmen çöktü önümde, çaresizce ağladı... Ama o kadar korktum ki ne yapacağımı bilemedim. Sonunda bir adım geri çekilip uzaklaştım. Beni öyle bırakıp bırakamayacağımı bile bilmiyordum."
Berat hafifçe başını sallayarak omzuma dokundu. "Bak dostum, bu tür şeylerde yapabileceğin en doğru şey kendini korumak. Adamın ciddi bir problemi var gibi görünüyor. Böyle bir durumda onunla ilgilenmeye kalkmak riskli olurdu. Akıllıca davranıp uzaklaşmışsın."
Metin de onaylar bir bakışla Berat'a katıldı. "Adamın ruh hastası gibi bir durumu olabilir. Yani, kendine zarar vermesi bir yana, başkalarına da tehlikeli olabilir."
Bir an derin bir sessizlik oldu. Berat, koltuğa geri yaslanıp düşünceli bir bakışla bana baktı. "Yaman, bundan sonra dikkatli ol. Bir daha böyle bir durumla karşılaşırsan hemen oradan ayrıl. Sonuçta sen kimsenin kurtarıcısı değilsin."
Berat'ın sözleri bana rahatlatıcı gelmişti. Eve dönüp arkadaşlarımın yanında olmak, onlarla bu durumu paylaşmak biraz içimdeki gerginliği azalttı.
Metin, gülümseyerek kalktı ve mutfağa doğru yöneldi. "Yemekler hazır, hadi bunları unutalım. Abin gelecek, en azından onunla keyifli vakit geçirelim," dedi. Sesi, neşeli bir tonla yankılanıyordu. Yavaşça arkasını döndüğünde, Berat onun peşinden gitmeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞİZOFREN//BXB
No FicciónYavuz üç çocuğunu ve eşini gözlerinin önünde kayıp eder. Şizofreni başlar ve ressam bir genç çocuğu en büyük oğluna benzetip kaçırı. Ona kendi oğlu gibi davranır