Bölüm 14

144 14 3
                                    


Bölüm şarkısı: Tame Impala: Let ıt happen.

Bu şarkının bölümle bir alakası var şarkının olduğu bölüm gelince açın lütfen.😚

İyi okumalar💕
Ertesi sabah, uykusuz geçen bir gecenin ardından gözlerimi açtığımda, içimdeki kaygılar ve düşünceler birbiriyle çarpışıyordu. Hızla yataktan kalkıp üzerimi giyinmeye başladım, gözlerim henüz tam olarak açılmamıştı. Odanın karanlığında, kafamın içinde kaybolmuş düşüncelerle ilerlerken, dikkatsizce kapıyı açtım ve dışarıya fırladım. Tam o anda, karşıma Göktuğ çıktı.

İkimiz de bir an için duraksadık. Ancak o an, kontrolsüz bir şekilde abime çarptım ve dengemi kaybettim. O güçlü yapısı karşısında, yere düşerken, "Ulan betonamı çarptım!" diye fısıldadım.

Yere düştüğümde, kafamı kaldırdım ve karşımdaki abimi gördüm. Gözleri endişe ile açılmış, bana dikkatlice bakıyordu. Ellerini bana doğru uzandı ve "Ne yapıyorsun, Yaman?" diye sordu, sesinde hem şaka hem de kaygı vardı. Yavaşça doğrulmaya çalışırken, kafamı toparlamaya çalıştım. "Hiç, senin yüzünden yere düştümde," dedim, gülümsemeye çalışarak ama içimdeki telaşı gizleyemeden.

Göktuğ, gülümseyerek beni kaldırdı. "Deli velet, dana gibi koşturuyorsun evde" dedi. Gözlerindeki alay dolu bakış, her zaman bana moral veriyordu. Abimle böyle karşılaşmak, her zaman benim için korkunç olmuştu.

Düşüşümün panik havası, yavaş yavaş kayboldu ve onun yanındaki sıcaklık, içimi doldurdu. "Ama şimdi vaktim yok!" dedim, telaşla. "Otobüsüm kaçacak, vizem var, geç kalacağım!"

"Tamam, tamam, sakin ol," dedi Göktuğ, elini omzuma koyarak. O an, Göktuğ'un bana olan sabrı ve ilgisi, üzerimdeki stresi biraz daha hafifletti. Gözlerimdeki kaygı, onun varlığıyla birlikte azalmıştı. "kaçta sınavın?" diye sordu, gözlerim telaşla parladı.

"10:40'ta," dedim. Abim kaşlarını çatıp kol saatine baktı "ulan saat sekiz yirmi beş," dedi. Kol saatime baktığımda, "Aaaa!" diye bağırdım. "Abi, o kadar çalıştım ki dün kafam gitmiş!" dedim, içimdeki şaşkınlığı saklayamayarak.

Göktuğ'un yüzündeki gülümseme, beni rahatlatıyordu. "Ben üzerimi değiştireceğim, seni sınavına kadar bırakırım. Bir kahve içelim dışarıda," dedi.

Bu, içimdeki endişeyi tamamen alacak bir öneriydi. "Tamammm!" diyerek heyecanla yanıtladım.

Göktuğ, içeriye adım attığında hızlıca üzerini giyinmeye başladı. Ben de bir an önce hazırlanmaya çalışıyordum. Üzerime beyaz bir kazak geçirdim, ardından siyah şişme bir mont ve bol pantolon giydim. Hızlıca giyindiğim için üstümdeki kıyafetler pek uyumlu görünmüyordu, bu yüzden üzerimi değiştirmeye karar verdim.

Postacı çantamı alıp kapının önüne geçtim. Göktuğ, gözlüklerini takarken bana baktı. Abimin üzerindeki kıyafetleriyle dikkatimi çekti. boğazlı badi giymişti. Üzerinde beyaz bir gömlek vardı ve onun üstünde siyah bir süveter giymişti. Altında da siyah kumaş pantolon giymişti. Saçları, askeri tıraşa göre biraz uzun kalmıştı; sonuçta komutandı. Güneş ışığına hasret olduğu için gözlerine dinlendirici şeffaf kedi gözü bir gözlük takmıştı.

"Abicim, bu ne yakışıklı beee!" dedim hayranlıkla, onu izleyerek. Göktuğ, bu sözü duymadan kapının önündeki ayna önüne geçti. "Çok cıvıma," dedi soğuk bir ses tonuyla, biraz alaycı bir şekilde Elindeki parfümü üzerine sıkıp rafın üzerine bıraktı. "Hazır mısın?" diye sordu.

"Hazırım abicim!" dedim, heyecanla ona bakarak.

Göktuğ, siyah uzun paltosunu alıp üzerine geçirdi. Ceketinin altında hala sıcak bir hava vardı, ama dışarı çıkarken üzerini kaplamak iyiydi. Ben de botlarımı hızlıca giydim ve birlikte aşağı indik. Kapıdan çıkarken, kalbimde bir heyecan vardı; abimle yola çıkmak, benim için her zaman özel bir şeydi.

ŞİZOFREN//BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin