İyi okumalar☺️Gözlerim karanlığa gömülürken son duyduğum şey Yavuz'un uğursuz fısıltıları olmuştu. Ama o karanlığın ötesinde, bir yerlerde Berat ve Metin'in beni deli gibi aradıklarını biliyordum. Onlar, belki de hayal edemeyeceğim kadar endişeleniyorlardı. Kendi iç dünyamda kaybolurken, onların bana olan bağlılıklarını hissedebiliyordum.
***
2 gün sonraBerat her zamanki gibi telaşlıydı. Evde bir aşağı bir yukarı yürüyordu, elleri titriyor ve sürekli olarak cep telefonuna bakıyordu. Her denemesi boşunaydı, Yaman'ın telefonuna bir türlü ulaşamıyordu. Metin, sakin olmaya çalışsa da, gözlerinden endişeyi okuyabiliyordum. Koltuğun kenarında sessizce oturuyor, ama onun da içinde fırtınalar koptuğunu anlamamak mümkün değildi.
"Berat, sakin ol biraz," dedi Metin sonunda, ama sesi bile titriyordu. "Belki sadece dışarıdadır. Biraz daha bekleyelim."
Berat'ın gözlerinde öfke ve çaresizlik aynı anda patladı. "İki gündür mü?! Yaman bu kadar uzun süre haber vermeden durmaz! Bir şey olmuş olmalı!" dedi sertçe.
Metin'in yüzüne düşen karanlık, onu da ne kadar endişelendirdiğinin göstergesiydi. İkisi de derin bir sessizliğe gömüldü. Berat ellerini saçlarının arasından geçirip, hızla nefes alıp verdi. Sonunda dayanamadı, telefonu tekrar eline aldı. Bu sefer yapması gerekeni biliyordu. Çaresizlik içindeydi ama Yaman'ı bulmak için başka bir yolu kalmamıştı.
"Yaman'ın abisini arayacağım," dedi Berat, sesi hem kararlı hem de korkulu.
Metin ona şaşkınlıkla baktı. "Göktuğ abi mi? Berat emin misin, eğer Yamana bir şey olmadıysa Göktuğ abi eğitimleri biz üzerimizde yapar"
Berat bir an duraksadı, ama başka seçenekleri olmadığını biliyordu. Göktuğ, Yaman'ın çok sert ve mesafeli biriydi. Bir askerdi, disiplini ve sertliğiyle biliniyordu, ama kardeşi için her şeyi yapabilecek bir adamdı. Eğer Yaman gerçekten tehlikedeyse, Göktuğ onu bulabilirdi.
"Başka çaremiz yok, Metin iki gün oldu." dedi Berat, ve hızlıca Yaman'ın abisinin numarasını çevirdi.
Berat'ın telefonu elinde titreyerek Göktuğ'un numarasını çevirdi. Metin, arka planda adeta odanın içinde ileri geri yürüyordu, ellerini başına koymuş bir şekilde Yaman'ın nerede olduğuna dair endişeli tahminler savuruyordu. Yaman'ın kayboluşu ikisinin de aklını yitirme noktasına getirmişti.
Telefonun ilk sinyali çaldığında Berat derin bir nefes aldı, göğsünde kabaran korku iyice büyümüştü. Telefonun diğer ucunda beklenen ses duyuldu.
"Berat?" dedi Göktuğ, sesinde tanıdık bir kararlılık vardı.
"Abi, Göktuğ abi!" Berat'ın sesi titriyordu, ama bir yandan da acil durumun farkında olarak kelimelerini toparlamaya çalıştı. "Yaman kayboldu! Onu bulamıyoruz, günlerdir haber yok!"
Göktuğ, sessiz bir anlık duraksamadan sonra, durumu hemen kavradı. Küçüklüğünden beri arkadaş oldukları bu grubu tanıyordu; Yaman hep güçlüydü ama bir şeyler ters gitmiş olmalıydı.
"Nerede kayboldu? En son nerede gördünüz?" diye sordu Göktuğ, sesi artık daha soğukkanlı ve netti. Komutan edasıyla olayları hızla çözmeye çalışıyordu.
Berat, yaşadığı şokun etkisiyle konuşmaya devam etti. "Birkaç gün önce eve geldi ama sonra birden ortadan kayboldu! Telefonu kapalı, her yerde aradık... Abi, ne yapacağız? Başına bir şey mi geldi?"
Metin ise o sırada bir an bile durmamış, çaresizce odanın içinde dolaşıyordu. "Belki onu biri kaçırdı," diye mırıldandı kendince, ama Göktuğ'un bu durumu hemen ciddiye aldığını biliyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞİZOFREN//BXB
Não FicçãoYavuz üç çocuğunu ve eşini gözlerinin önünde kayıp eder. Şizofreni başlar ve ressam bir genç çocuğu en büyük oğluna benzetip kaçırı. Ona kendi oğlu gibi davranır