Bölüm 2

770 60 18
                                    


Bölüm şarkısı: chase atlantic - friends

İyi okumalar🎀

Kapının açılması ile bana öncelik verdi, şu an çok saçma bir şekilde hiç tanımadığım sadece adını yaşının bildiğim adamın evine giriyordum. İçeri girdiğim anda devasa bahçe ile dilim tutuldu. Bahçenin her yerinde heykeller vardı. Bahçe dediğim yer ormanda farksızdı. Tam orta yerde filmlerdeki gibi bir fışkiye vardı.

Ben etrafa şaşkın şaşkın bakarken, Yavuz iki elini omuzlarımda tutarak sıktı. "Açsan bir şeyler yapıyım." Kafamı iki yana salladım. Biraz açtım ama Berat'ın yaptığı yemeği yemek istiyorumdum. Çok uğraştığına emindim. "Hayır çok teşekkür ederim. Aç değilim" dedim.

Yavuz gülümseyerek bana etrafı gezdirdi. Eve giremeye teklif etsene reddettim. Hava soğuktu evet ama ben Ardahanlıyım, Antalya soğu benim için yaz sıcağı gibiydi. Elimdeki çantayı ve sırt çantasını bir yere koydum. "Buradaki bütün heykelleri ben yaptım." Dedi zevkle. Gözlerimi şokla açıldı "siz mi? Hepsinini mi?" Ağzım açık kalmıştı. Alt dudağını ısırıp kafasını salladı.

"Şimdi sana fikrimi söyleyim. Otur şöyle." Bahçedeki en büyük ve en güzel heykelin önündeki çimenlere oturduk. Heyecanla heykelde gezdirdim gözlerimi. Elindeki eskiz defterinden temiz bir sayfa açıp çok mükemmel bir yuvarlak çizdi. "Sana bir sanat eserini yorumla demiş. Heykellerde soyut sanattır." Dediğini anlamadığımı belirten bakışlar atıyordum. Bana dönüp bakışlarımı fark edince, "soyut sanat ile moden sanatı birleştirmen gerekiyor. Mesela bu karşındaki heykelle, van Gogh resmini birleştirmek gibi" gerçekten yaklaşık bir haftadır akışına gelmesi gereken şey buydu. Aydınlanmış gözlerimi sonuna kadar açtım. Yavuz büyük bir zevkle eskiz defterine çizgiler attı. O kadar profesyonel bir şekilde yapıyordu ki bunu.

"Siz heykel traş mı yapıyorsunuz?" Dedim saçma bir şekilde, adam modacı olduğunu söylemişti zaten. "Hayır. Heykellere ilgim var sadece o kadar" kafasını çizimden kaldırmadan hızlı hızlı bir şeyler çiziyordu. Dakikalara sonra defteri alıp önüme koydu. Karalama çizim bile olsa o kadar simetrik ve düzgün duruyordu ki hayran kaldım. Defterde bir kaç yeri işaretledi ve kalemle işaretlediği yerlere göstererek "heykeli tabloyla özdeşleştir. Böylelikle hem hoş bir görüntü hemde yorum katmış olursun" yapmak istediği şeyi hemen anladım ve yüzümde kocaman bir gülümseme oluştu. "Evet doğru" dedim hevesle. Adam keyifle ayağa kalktı.

"Sen tasarımını oluştur ben ihtiyaç duyuncağın şeyleri getiricem sana" dedi ve ayağa kalkıp hızla uzaklaştı. O gittikten uzunca karşımdaki devasa heykelli inceledim. İnce bir kadın heykeli idi. Saçlarının arkadan yuvarlaklar oluşturarak model verilmişti, iki eli karnın üzerinde duruyordu. Heykelin yüzü acı çektiğinin göstergesiydi. Detaylı bir şekilde incelediğim zaman heykelin karnın biraz şişmiş olduğunu fark ettim. Hamile bir heykel mi bu? Neden acı çekiyor karnı daha büyümemiş ki? Kurşunu kalemi göz ve çene hizama tutarak kafa ölçüsü aldım. Gerçekten heykel o kadar detaylıydı ki. Heykelin yüzünü biraz daha incelediğim zaman bunu Yunan heykelleri ile benzemediğini o alıştığım heykel formunda çok daha farklı olduğunu fark ettim.

Bahçedeki diğer heykeller göz gezdirdim. Bir tek bu büyüktü. Diğerleri çocuk heykelleri gibiydi, ama heykeller benim boylarımda bazıları ise ayaktaki bir bebek boyunda. Sanki burda gerçek insanlar varmışta medusa onları taşa çevirimiş gibiydi. Ürkünç.

Kafam çok çabuk dağıldığı için geri toplayıp ölçülerime devam ettim. Bir tablodan örnek alarak çizimi yapılandırdım. Taslak çizsem yeterdi yarın ödev teslimi akşam 6 olduğu için akşam rahat bir şekilde çizer sabaha detay eklerdim. Çizimin taslağını yapmaya başladığımda evin sahibi yavuz elinde bir tepsiyle geldi. "Nasıl gidiyor?" Dedi naif bir tonda, gözlerimi ayırmadan "mükemmel gidiyor" dedim heyecanla. Bana gülümsedi ve yanıma oturdu. "Sevindim" dedi ve tepsideki sıcak çayı bana uzattı. Kupayı tutup çimenlere bıraktım.

ŞİZOFREN//BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin