Bölüm şarkısı: j.Cole- No Role ModelzHadi bakalım inşallah aklımdakileri aktarabilirim... ben aşırı aceleci bir insanım bölümü bir an önce atmak istediğim için hep böyle kontrol etmeden bir anda atıyorum.
Sonrada kontrol ediyorum lütfen yazım hatalarımı söylemeyinnnn:,) Türkçesiz gibi hissediyorum.
Neyse iyi okumalar...
"Yaman, ödevi ne yapacaksınız?" Önümdeki kara kalem çalışmasına attığım ters bakışlarımı çekip yanımdaki bedene çevirdim. "Yerim herhalde." Dedim bıkkın bir şekilde, grafik tasarım seçen aklımı sikim dercesine kafamı kağıda gömdüm. "Berat sıçtık amına koyam 1 hafta boyunca bir bok yapamadık, son gün götümüzü yırtıyoruz" Berat'ta benim gibi kafasını kağıda gömdü. "Kardeşim ne yapalım, 124 tane kağıt harcadık olmuyor. Ben profesöre götümü vermeyi düşünüyorum belki geçirir" kafamı kağıttan kaldırıp, eşyalarımı toplamaya başladım, Berat kafasını kaldırıp "yine mi tepeye gidiyon?" Kafamı sallayıp onayladım.
"Belki fikir gelir. Hadi akşama görüşürüz evde" dedim Berat ellerini önünde badaş kurarak gülümsedi. "Yemek yapıcam erken gel" son olarak eskiz defterimi çantama koyarak gülümsedim.
"Çok iyi fikir Berat." Dedim heyecanla, Berat doğrulup tek kaşını kaldırdı. "Ne iyi fikir?" Çantamı sırtıma atıp, büyük resim çantasını elime aldım. "Zehirlenmek! Sen yemek yap büyük bir ihtimalle zehirlenip okulla gidemeyiz" dedim alayla. Berat kaşlanırı çatıp önündeki kalemlemliği bana fırlattı. Elimle yüzümü kapattım, gelen darbeyi hafifletmek için. "Sikitir git. Yemek falan yok sana. Bok ye" dedi tripli bir tonda. Gülümseyerek dolgun yanaklarından makas aldım "şaka yaptım böceğim. Senin elinden zehir bile olsa yerim ben" dedim bu dediğim onu keyiflendirmiş olacak ki Gülümsedi.
"Dikkat et"
"Ederim, sende et" dedim ve kampüsün atölyesinde koridora çıktım. Koridorda elimde kocaman bir çanta sırtımda bir o kadar ağır bir çantayla kendimi dışarı attım. Soğuk havanın esintisi yüzüme vurduğunda içim titredi. Elimdeki siyah resim çantasını yere bırakıp çantayı önüme aldım, içini biraz kurcalayıp siyah beremi ve eldivenlerimi çıkarttım. Uzun parmaklarıma uçları olmayan sadece avuç içimi kaplayan eldivenimi geçirdim. Kumral saçlarımdan beremi takıp ya Allah, bismillah diyerek durağa yürüdüm.
Saat daha erken olduğu için durakta kimse yoktu. Bu benim için rahat bir otobüs yolculuğu olacağanın habercisiydi. Gideceğim yer evime çok uzak değildi. Ama okula uzaktı. Antalya'nın en güzel manzarasını bana sunan sessiz sakin bir yer bulmuştum tesadüfen. Aklıma fikir gelmediğinde oraya giderdim.
15 dakika gibi sürede otobüs geldiğinde çok vakit kayıp etmeden binidim. Akbilli bastığımda otobüsün tamamen boş olması ile sırttım. En arkaya oturup çantamdan eskiz defterimi çıkardım, yol boyu bir şeyler karaladım.
Otobüs yavaş yavaş doluyordu ama ben kulaklığımı takmış deli gibi bir şeyler karalıyordum. Hala fikirim yoktu deliricektim. Bir sanat eserini kendime göre nasıl yorumlaya bilirdim? Hepsi aynı görünüyordu...
Kafamı kaldırdığımda geleceğim yere az kaldığını gördüğümde kalemi ve defteri çantaya atıp ayağa kalktım. Düğüme bastığımda otobüs durağın önünde durdu, beremi düzeltip açılan kapıdan dışarı çıktım. Sıcaktan, soğuka geçince yine titredim. Durağa uzak olmayan yere doğru yavaş bir şekilde yürümeye başaladım.
Tepe şehirden uzakta kalıyordu, evler yoktun yanında ama tam arkasında kocaman bir ev vardı. Hatta ev bile değil malikane. Ev o kadar büyüktü ki ben Berat ve başka bir arkadaşımız olan Metin'in aile evlerini ve ortak kaldığımız evi bir araya getirsek bu kadar büyük olmaz. Kocaman, lüks ve evin etrafını kaplayan 2 metrelik belki daha fazla olan uçları elektrikli tellerle kaplı duvarları ile çok gizemli bir hava sunuyordu. Uzun zamandır o bölgeden bulunsam bile giren çıkan hiç görmedim. Belki bana denk gelmiyor diye düşünüyorum çünkü evde birinin yaşadığına eminim, çünkü evin bacasından şömine dumanı çıkıyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞİZOFREN//BXB
Non-FictionYavuz üç çocuğunu ve eşini gözlerinin önünde kayıp eder. Şizofreni başlar ve ressam bir genç çocuğu en büyük oğluna benzetip kaçırı. Ona kendi oğlu gibi davranır