Bölüm ithafı YobazYazar kardeşime. Nedenini hikâyenin sonlarını okuyunca daha iyi anlayacaksınız.
Multimedya; gün içerisinde yaşananlar.
Keyifli okumalar..
-" Ya abi utandıymasana Hafıj ablamı.". Buket'di bu sefer konuşan.
-" Senin gibi düşünceli değil işte abin maalesef mavişim. Beni utandırmak hoşuna gidiyor. " dedim ona dönerek.
Burak meşhur kahkahasını atıp -zaten hazır olan- cevabını vermekte gecikmedi;
-" Ne yapayım sen de hemen kızarma böyle Hafız". Gülünce belirginleşen gamzesi ukalalığının yanında kendine sempatiklik katıyordu. Birçok kızın peşinde olduğuna eminim ama o beni seçmişti. Peki ama neden? Bunu en yakın fırsatta sormayı aklıma not edip konuyu değiştirmeye çalıştım;
-"Neyse onu bırakın da siz buraya neden geldiniz?". Geçiştirmek için sorduğum ses tonumdan belliydi.
-"Prensesin lunaparka gitmek istiyormuş. İlla da Hafız Ablam gelecek diye tutturdu. Benim de canıma minnet tabi, sizi almak için beraber buraya geldik." diyerek Buket'e göz kırptı. Lunaparka gitmek isteyen Buket mıydı, yoksa sen mi bu fikri sundun ona Burak Efendi ?
-" Ya ama benim iş-" cümlemi tamamlayamadan böldü beni;
-"Hep itiraz, hep itiraz. Bu sefer emir büyük yerden bak vazgeçersen Buket darılır, değil mi Buket ?" diyerek kurnazca sırıttı. Bu Burak işini biliyor.
-"Evet abim doğyu söylüyor. Sen de bijimle gelmelisin. Beni kıymak istemezsin değil mi? Kötü göyümcelik yapayım baak!" diyerek parmağını havaya kaldırdı. Yaramazlık yapan çocuğa kızıyormuş gibi bir eli belinde, havaya kaldırdığı parmağını ileri geri bana doğru sallıyordu.
-"Buket'im senin içine otuz yaşında kadın mı kaçtı yavrum. Ya sen beş yaşındasın, kötü görümceliği nerden biliyorsun?" dememle herkes halimize kahkaha attı. Göz ucuyla Hafsa'ya baktığımda onun da sesli gülmemek için eliyle ağzını kapattığını gördüm. Eve gidince iyi alay edecekti benimle biliyordum.
-"Biyincisi beş buçuk yaşındayım. İkincisi televijyonda göymüştüm. Kadın kötü göyümcelik yapıyordu." deyip bu sefer iki kolunu göğsünde birleştirdi. Ukalalığını abisinden aldı bu bıcırık kesin, bu aileyle çekeceğim var.
-"Al işte televizyon izlemenin bir zararı daha. Bundan sonra böyle şeyler izlemeyeceğine söz verirsen sizinle gelirim. Ama sözünden dönmek yok bak, Mümin verdiği sözde durur değil mi fıstık?" deyip göz kırptım. O da göz kırpmaya ama beceremediği için iki gözünü kapatıp açtı. Çok şirin bir görüntü oluştu yüzünde. Bu kız insanı büyülüyor sanki.
-"Tamam Mümin söjü veyiyoyum. Hadi gidelim. Hafsa abla sen de geysene."
-"Benim yapmam gereken işlerim var siz gidin, ben başka sefere gelirim inşaAllah. " dedi.
-"Olmaz ama ya sensiz tadı çıkmaz. İşlerini sonra beraber hallederiz." dedim istekli bir şekilde.
-"Yok ahiretim siz gidin başka zaman inşaAllah." dedi Hafsa. Israr etmedim çünkü o bir kere yok dediyse daha sözünden dönmezdi.
"-Nuh diyorsun Peygamber demiyorsun sen de Hafsa ya." deyince hızla Burak'a döndüm;
-"O nasıl söz Burak? Bir Mümin'in kullanacağı şeyler değil. İnsanların dillerine yanlış sözleri doluyorlar. Bunu çok kişiden duydum, uygun olmaz böyle söylemek öyle değil mi?" dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARADENİZ RÜZGARI
Teen FictionO da ne kafayı mı yemiştim yoksa? Çölde değilim ki serap olsun.Ruhumu okşarcasına bir ses geliyordu aşağıdan. Önce (her zamanki gibi)donup kaldım. Sonra kendime gelip sese kulak kesildim.Bu İnşirah Suresi idi. Türkçe manası geldi hemen aklıma; 1)B...