KARADENİZ RÜZGARI

TANITIM

Bismillahirrahmanirrahim

Selamün Aleykum güzel Mü'min kardeşlerim

Acizane yazmaya çalıştığım bu hikayemin herkese yararlı olmasını Allah(c.c) dan ümit ediyor, sizlerin de yorumlarını bekliyorum. Yanlış gördüğünüz veya beğendiğiniz noktalar varsa lütfen bildirin.

Hayırlı okumalar *_*

Sahi hayaller ve dünya bu kadar birbirine zıt olabilir miydi? Ya da benim hayallerim mi dünyaya bu kadar aykırıydı?

Kulluk için geldiğimiz bu diyarda hayal kurmak fazla mıydı bana? Belki de ben boyumdan büyük düşler peşindeydim. Yine de ümitvar olmak Mü'min'in vazifesiydi.

Havf ve reca arasında olmak. Birbirine zıt iki kelime... Korku ve ümit. Amellerini yetersiz görüp yine de Allah(c.c)'ın rahmetine sığınmak. İşte bu! Tam da yapmamız gereken şey!..

Haramlar belli bir sınır içerisindeydi, geri kalan herşey bize helal kılınmıştı. Bir söz var ya hani "Helal dairesi geniştir, keyfe kâfi" .

Peki birkaç saniyede içime işleyen, kalbimin Yaratan'dan ötürü yaratılan olarak baş köşesine yerleşmesine neden olan o ela gözler... Onlar helal miydi?...

Böyle masumdu işte Hilal. 20 yaşında o pak kalbiyle ne de güzel hisler içerisindeydi. Ama insanlar onun kadar masum değildi ne yazık ki.. Bazı insanlar, bazen insanlardı !

Karadeniz'in incisi Rize'de başlayıp İstanbul'da nihayet bulan masum sevda..

Sizce de okunmayı haketmiyor mu?