Selamun aleyküm değerli okuyucularum :)
Çok beklettiysem mazur görün. Hastahane işleri falan vardı ilgilenmem gereken.
Media; Burak ve Hilâl'in nişanlığı..
Bu bölümde YobazYazar kardeşimin Helal Sevda adlı kitabından Esma ve Ahmed bize misafir olarak geldiler. Onları daha iyi tanımak istiyorsanız bu güzel kitabı okumalısınız.
Çok konuştum sizi bölümle başbaşa bırakıyorum. Keyifli okumalar ;)
-"Bunlari bana daha yeni mi anlatisun? Kafani kirmam lazimdi da kiyamem sana!''
Hafsa karşıma geçmiş bana sitem ederken, ben azar yiyen bir çocuk modunda parmağımdaki yüzükle oynuyordum. Haklı olduğu için sükut etmenin en doğru karar olduğunu beynim bana savunurken, cevap vermemi söyleyen çocuksu dürtüm beni gıdıklıyordu. Eğer kendimi savunmaya geçmezsem Hafsa akşama kadar susmazdı.
-''Ben bile olayları yeni yeni hazmediyorum, bana da hak vermelisin nihayetinde. Hem zaten ilk sana anlattım ahiretim.''
-''Nişandan vazgeçmişsindir artık herhalde?''
-''Sen de hep bir fırsat ara zaten Burak'tan ayrılayım diye. Geç anlatmamın sebeplerinden biri de bu işte..''
Eline bir koz geçmişti artık, Burak'ı sevmemesi için bir neden daha sunmuştum ona. En başından beri istemediğini, içinde ona karşı kötü bir his olduğunu savunup durmuştu. Önyargılı biri olmamıştı hiç ama Burak konusunda herhangi bir şey olmamasına rağmen ona karşı dikkatli olmam gerektiğini savunup durmuştu benim gönlü güzel dostum. Bal rengi gözleri maddeyi göremese de manayı görebiliyordu sanki. Bu son bir haftada yaşadıklarım da buna bir kanıt niteliğindeydi.
-''Haksız mıymışım ama ? Sen de öğrendin işte gizlediği bir şeyler olduğunu, ne manidar ama..''
-''Geçmişi değiştiremeyiz Hafsa. Tamam yaptıklarını savunmuyorum ama pişman olup tevbe edince günahtan kurtulabiliyoruz Allah (c.c) affediyor, İslam affediyor, biz aciz bir kul olarak affetmemek ne haddimize? Gözler kalbin aynasıdır, ben onun maviliğinde pişmanlığın rengini gördüm can kardeşim.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARADENİZ RÜZGARI
Novela JuvenilO da ne kafayı mı yemiştim yoksa? Çölde değilim ki serap olsun.Ruhumu okşarcasına bir ses geliyordu aşağıdan. Önce (her zamanki gibi)donup kaldım. Sonra kendime gelip sese kulak kesildim.Bu İnşirah Suresi idi. Türkçe manası geldi hemen aklıma; 1)B...