Sinyor'dan, IV - XXIV

106 10 42
                                    

bölüm şarkısı:
13 beaches - lana del rey

Seni sevmek acıtıyor,Yine de seni seviyorum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Seni sevmek acıtıyor,
Yine de seni seviyorum.


14 Şubat 1935
11.38, akşam.

Ben, kendimde hiçbir şeye ulaşamadığım gibi, sizdeki gizleri öğrenmeye de muvaffak olamazken; o akşam, kuvvetle muhtemel ahbabım olduğunu sandığınız şahsiyetle yan yana geldiğinizde, onun sizin canınızı sıkacak bir şey söylemiş olma ihtimaline dayanamazken taşıdığım soğuk bakışlardı beni sizin yanınıza, kitapların üstünde gezinen ellerinizin huzuruna çıkaran şey. Korkmuştum gözlerimdeki nefretin size yöneldiğini düşünmeniz fikrinden, tam aksine, kaşlarınızı çatmanıza vesile olup da ruh hâlinizi öfkeyle dalgalandıran kişiye yönelikti bütün rahatsızlığım. Gözlerimiz birbirine değdiğinde mahcubiyetin en ince ve narin hâliyle buluşan ifadenizle salondan ayrılışınız, içimde bir şeyleri kırdı ve ben, sizin nazarınızda o herifle aynı kefeye koyulma olasılığından -haddim olmamasına rağmen- çekindim, kendimi bir anda bu yanlış anlaşılmayı düzeltme arzusu içinde buldum.

Her anımda sizi görmek, sesinizi duymak, varlığınıza sarılmak için içimde büyüyen bir dürtüyle savaştığımdan mütevellit irademe hakim olamadım ve sizinle aynı kitaba, sanki bu bir tesadüfmüş gibi uzandım. Benim, o adamla aynı düşünceleri taşımadığımı ve size saygı duyduğumu bilmenize ihtiyacım vardı. Size bu maksatla yaklaşmak, gölgelerin arasından çıkıp güneşe adım atmak gibiydi.

Size böylesine yakın olmayı hak etmediğimi bilsem de, en azından dost olmayı umuyorum. Belki yaşınızın getirdiği tatlı saflık, içimdeki hisleri anlamanızı engeller; belki de bir gölge gibi yanınızda kalabilirim, sadece huzurunuzu izleyerek.

Işıkla doğanın yanında kalmak dileği...

Evet, isminize vâkıf oldum. Bayan Z.'nin birkaç gün önceki ziyaretlerinden birinde, onun dudaklarından işittim benliğinizi tanımlayan o dört harfli kelimeyi. Yalnız dört harf... Lakin anlamı ne kadar da nahif ve yüce. Küçücük bir sözcük, nasıl bu denli muvaffak olabilirdi sizi anlatmaya? Yıllar önce bir ansiklopedide gördüğüm o kelimenin ve anlamının, bir gün benim için bütün dünya manasına geleceğini bilseydim, yine öyle, harflerden kolayca geçip gider miydi ki gözlerim? Bu, mümkün değildi.

Sohbetimizin arasına sızan isminiz, daha ilk duyduğum anda gülümsetmişti beni ve sizden bir parçayı daha öğrenmek; kimsenin erişemeyeceği bir yıldıza elimi uzatmak, keşfedilmemiş diyarlara ayak basmak kadar heyecan verici ve nefes kesiciydi. Luca... Işıkla doğan... Belki de isminiz, siz henüz bir bebekken ilk defa kulağınıza fısıldandığında, o kelimenin kendisine dönüşmeye ve o şekilde büyümeye yemin etmiştiniz. Adınızın anlamı, bütün varlığınızla bütünleşmişti ve benimkine olduğu kadar sizin de kalbinize kazınmış olmalıydı ki, böylesine eşsiz birisine dönüşmüştünüz. O dakikadan sonra sadece beyefendi değildiniz; o kelimeyle birlikte daha somut, daha gerçek bir bütünlük kazanmıştınız zihnimde. Bayan Z.'ye de adınızın anlamından bahsettiğimde, dudaklarındaki tebessüm ile gözlerindeki şaşkınlık el ele vermişti. "Öyle mi?.. Işıkla doğan, demek. Ona ne kadar da çok yakışıyor! Kendisi çok nazik ve güzel yürekli bir adam," demişti, çayından bir yudum alırken.

Levanten | BxBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin