Herkese selamlar ballarım. Öncelikle bu aralar pek aktif değildim ve çok yazmadım. Çünkü vize haftası ve bazı sorunlar üst üste geldi.
Ama şimdi geri dönüyorum. Yepyeni hikayelerle...
Yazmaya kısa bir aradan sonra tekrar başladım. Çünkü yazınca kendimi daha iyi hissediyorum. Zor bir dönemden geçiyorum ve bunun bana faydasının olacağını düşünüyorum.
Oy ve yorumlarınız beni çok mutlu ediyor. Ve çoğuna geri cevap veriyorum.
Lafı çok uzatmıyorum. İyi okumalar ballarım...
****************************
" Ne yaptığını sanıyorsun? Hemen durdur şunu. Hemen!"
Poyraz'ın öfke saçan gözlerine ve kolumu tutan eline baktım. Tek kaşımı kaldırdım ve kolumu sertçe çekip ondan kurtarıp sinirle ona baktım.
" Benim damarıma bastı. Şimdi onu sinir etmek için elimden geleni yapacağım. Ondan nefret ediyorum. Bu nefretimi de en iyi şekilde kusana kadar durmayacağım."
Anıl ise Bora'yı kurtarmak için köpeğin peşinden koşuyordu. Bora şimdiden parkı turlamıştı ve yoldan geçen insanlar bile ona gülüyordu. Bora ise ara sıra bana yalvaran sözler ara sıra ise tehdit dolu cümleler sıralamıştı. Bense hepsine kahkaha atarak cevap vermiştim.
En son Bora'nın ayağı taşa takılmış ve yere düşmüştü. Sucuk da elinden kayıp yan tarafına düşmüştü. Poyraz ellerini yüzüne siper ederek çığlıklar atarken Tüylü ise sucuğu alıp yanımıza gelmişti. Biz kahkahalarla gülerken bizimkiler videoyu sonlandırmıştı. Bizimkiler yanıma gelirken videoyu başarıyla almışlardı. Poyraz ve Anıl, Bora'yı yerden kaldırırken Bora üstündeki şoku atıp üstünü silkeledi ve nefret saçan gözlerle bize baktı.
Büyük adımlarla yanıma gelip tam önümde durdu. Aramızda santimler vardı.
" Bundan sonra kendini ruhsal anlamda ölü sayabilirsin Turunçgil. Zira bundan sonra bana durmam için yalvaracaksın."
Gözlerim faltaşı gibi açıldı. Bu tehdit iki anlamlıydı ve ben diğer anlamını düşünmek bile istemiyordum. Kayra Bora'yı ittirip konuştu.
" Hop hop. Bas geri Bora. O kadar uzun boylu değil. Sen kimi yine tehdit ediyorsun? Ödeştik bitti. Bundan sonra Cemile ile işin bitti."
Bora kahkaha attı. Bir yandan da yüzünü sıvazlıyordu. Gözleri ve yüzü sinirden kıpkırmızı olmuştu. Ve gözleri tehlikeli derecede kısılmıştı. Yavaşça gelip Kayra'ya baktı. Boyları hemen hemen aynıydı. Bir anda Kayra'ya yumruk atmıştı. Gülümsemesi ise silinmişti. Ben şok içinde kalırken Gaye Kayra'nın yanına eğilmişti. Hemen Kayra'nın yanına gittim ve ona baktım. Dudağının kenarı kanamıştı ve oldukça sinirli görünüyordu. Gaye ile birlikte ayağa kaldırdık ve biz daha ne olduğunu anlamadan Bora'nın Üstüne atlamıştı. Bora ise dengesini koruyamamış ve yere düşmüştü. Bunu fırsat bilen Kayra ise Bora'yı yumruklamaya başlamıştı. Poyraz, Kayra'yı sertçe kolundan tutup yere fırlattı ve Bora'yı yerden kaldırdı. Ben Kayra'nın yanına giderken Piraye arkadan dolanıp Poyraz'ın saçına asıldı.
" Ah! Ya bıraksana kızım. Sen ne manyak ruh hastası bir şey çıktın." Piraye saçına daha çok asılıp Poyrazla aynı boya geldi ve konuştu.
" Ben senin kızın falan değilim. Bir ismim var benim. Piraye. Zaten bundan sonra da unutmazsın."
Kayra köşede telefon ederken Gaye yanıma geldi ve tam karşıya baktı. Bora adeta beni öldürecekmiş gibi bir edayla yanıma geliyordu. Çok da sikimdeydi yani.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÖVME MESELESİ( Yarı texting)
RandomDövmeci ve motorcu bir genç... Dövmeden nefret eden bir kız... Kız gence e-mail atarsa ne olur? Yolları kesişecek midir? Merak ettiyseniz, gelin içeri. Yalnız kapıyı örtün çünkü burada soğuk rüzgarlar esecek gibi... *Kitabımda reklam istemiyorum.*