" Onu kendime aşık edeceğim."
Ne? Ben mi aşık olacaktım yani ona? Ben? Cemile Özgül? Ben o tipsize niye aşık olayım be? Ay neyse şimdi çarpılırım falan da. Ben gösteririm sana aşık olmayı Bora Efendi. Sessizce diğer taraftan asansörlerin olduğu yere gidip asansör beklemeye başladım. Aklımdaki tilkiler ise çoktan harekete geçmişti. Sen çıktığın bu yolda bir gör de ebeninkini yolun sonunda o bana yeter. Sınıfa çıkıp Piraye'nin yanına oturdum.
" Otoparkta Boraları gördüm."
Telefonunu bırakıp kocaman gözlerle bana baktı. Dün akşam arayıp ona Bora'nın nezaretten çıkmadan önce dediklerini anlatmıştım. Bunun üstüne fikir yürütmüş ve bir saatin sonunda yufka yüreğimizle Bora'nın dediklerinde ciddi olduğu sonucuna varmıştık. Evet, enayilikte zirve yaptık.
" Eee, konuştunuz mu? Bir şey oldu mu?" Gözlerimi devirip yanına oturdum.
" Bora ve Poyraz arabalarının orada konuşuyordu. Bende durup saklandım ve dinledim. Poyraz benim inanıp inanmadığımı sordu. Bora da inandı, zaten benden kurtulmak istiyor dedi. Poyraz, Bora'ya amacını sordu o da dedi ki 'ONU KENDİME AŞIK EDECEĞİM'. İnanabiliyor musun?"
Ağzı şok içinde açık kaldı ve tıkındığı çubuk krakeri hızlıca ağzına tıkıp konuştu.
" Tamam. Belli ki oyun oynamak istiyor. Biz de bu oyunu kurallarına göre oynarız ama onlar bilmez."
Kaşlarım havalandı. Piraye göz devirip açıklamaya koyuldu.
" Yani balım, sen de ona inanmış gibi yapacaksın. Ben de bu sırada Poyraz ile ilgileneceğim."
Sırıttım. Anlamıştım ne yapmak istediğini. Eh Bora Efendi. Oyun başlasın madem.
Dersin ortasında Piraye ve benim telefonumuz aynı anda titredi. Telefonumu açıp baktım. Mesaj İlayda'dandı.
İlayda: Ders çıkışı seninle konuşmam lazım. Bahçeye çık.
Aynı mesajı Piraye'ye de atmıştı. Bugün sadece üçümüzün dersi vardı zaten. Bizimkilerin dersi yoktu. Açıkçası endişelenmiştim. Aklımda bir milyon tane şey vardı. Piraye bana doğru eğilip kısık bir sesle konuştu.
" Annesi mi bir sorun mu yaptı acaba? Ama ben dün konuştum. Bir şey demedi dedi."
Gözlerimi kıstım ve düşünmeye başladım. Derin bir nefes alıp konuştu.
" Acaba Atlasla mı ilgili?" Gözlerini büyüttü.
" Onların arasında bir şey mi var?" Göz devirip konuştum.
" Piraye gerçekten İlayda'nın Atlas'a olan hislerini göremeyecek kadar kör ve ilgisiz misin?"
Bakışlarını kaçırıp düşünmeye başladı. Sonra şok içinde bana baktı.
" Ay kıyamam ya. Gözümüzün önünde harap etmiş kız kendini. Kıyamam, kuzum ya."
Dersten sonra eşyalarımızı toplayı bahçeye çıktık ve puflarda oturan İlayda'nın yanına gidip oturduk. Aslında onu üzgün görmeyi bekliyordum ama aksine o çok mutluydu. Arkadaşımı üzgün görmek istemem ama Atlas'a da güvenmiyordum bu konularda. Çünkü Atlas ne kadar efendi gibi görünse de dışardan, içerisine girdiğinizde aslında ne kadar serseri olduğunu anlıyordunuz. Ve bunun meslekle herhangi bir alakası yoktu. İşinde ne kadar ciddiyse kendi hayatında ise tam bir hovarda.
İlayda'nın sağ ve sol yanına oturup ona baktık. İkimize de bakıp sırıttı. Uzun zaman sonra onun gözlerinin içinin güldüğünü görmek çok güzeldi ama yine de içim rahat değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÖVME MESELESİ( Yarı texting)
AlteleDövmeci ve motorcu bir genç... Dövmeden nefret eden bir kız... Kız gence e-mail atarsa ne olur? Yolları kesişecek midir? Merak ettiyseniz, gelin içeri. Yalnız kapıyı örtün çünkü burada soğuk rüzgarlar esecek gibi... *Kitabımda reklam istemiyorum.*