Barış'tan
Yarın Semih ve takımının final maçı vardı. Normalde başka okula gitmeleri gerekiyordu fakat teknik arızalar yüzünden bizim okulda yapılmasına karar vermişlerdi. Vicdanım içten içe sızlarken o çocuğa gerçekten çok büyük borcum olduğunu hissediyordum.
Zilin çalması ile sıranın altında titrettiğim bacağımın hareketine son vererek sınıftan ayrıldım. Sadece Arif hocayı bulmak istiyordum. Adımlarımı öğretmenler odasına yönlendirirken kapıyı tıkladım hızlıca. Cam kenarında Gökçe hocayla konuşan Arif hocayla gergin bir nefes aldım. Tüm hocaların bakışı beni bulurken Arif hocaya döndüm.
'Arif hocam hepsi benim suçumdu. Semih'in hiçbir suçu yok.'
•••
Semih'ten
Ders o kadar sıkıcıydı ki neden sayısal seçtiğimi düşünmekten kafayı yiyecektim. Derslerim iyiydi,hatta bir sporcuya göre aşırı iyiydi. 90'nın altına düşmezdi notlarım ama bazen sayısal seçtiğim için pişman oluyordum. Yine babamın kararına itiraz edememiştim çünkü.
Beynim artık hocanın hiçbir sözünü algılamazken fizik terimlerden kusacak gibi hissetmeye başlamıştım. Kafamı Arda'nın koluna yaslandığımda o da gülerek saçlarımla oynamaya başladı.
Gözlerimi kapatacakken birden açılan kapı ile kafamı ufakça kaldırıp oraya baktım.Nöbetçi öğrenci içeri adımladı sonra ise sınıfa göz gezdirdi ve öğretmene döndü. 'Semih Kılıçsoy burda mı acaba? Arif hoca çağırıyor öğretmenler odasına.'
Sınıfta ki gözler bana dönerken hoca kafasını salladı bende ayağa kalkıp bana anlamaz bakışlarla bakan Arda'ya döndüm. Kaşlarımı kaldırıp sağa yatırdım,bu sonra anlatacağım anlamındaydı. Kafasını salladığında bolca gerginlikle dışarı çıktım.
Öğretmenler odasının önünde Barış ve Altay'ı gördüğümde adımlarımı geri geri atmak istedim ama çoktan kapının önüne gelmiştik. İçeri girdiğim an bana sarılan Arif hoca ile ellerim havada kaldığında şaşkınlıkla kaşlarımı çattım. Ne oluyordu?
Geri çekildiğinde Barış ve Altay'da içeri girdi ve kapıyı kapattılar. Diğer öğretmenler burada değildi sanırım ondan dolayı Arif hoca bu kadar rahattı. 'Özür dilerim. Suçluyu aramadan, olayın aslını bile bilmeden kaptanlığını aldığım için. Barış gelip anlatmasa suçlunun o olduğundan bile haberim olmayacaktı, kızmakta haklısın o an sana konuşma hakkı vermeliydim. Biliyorsun Gökçe hocanı dediği olmayınca insanı hayattan bezdiriyor. Herneyse, bu salak hocanı affedebilecek misin?'
Cebinden çıkartıp uzattığı kaptanlık bandını gördüğüm an gözlerim dolmuştu,elinden hızlıca alıp ona sarıldım. Kafam göğsüne yaslıyken o da saçlarımı karıştırdı. 'Takımının kaptanlığına ihtiyacı var. Hoş geldin sarı fırtına.'
Bi anda öksürüp geri çekildi ve kendini toparladı. 'Zil çalacak hadi sınıflarınıza,' dışarı çıktığımda bandı güzelce katlayıp ceketimin cebine attım. Sınıfa adımlayacakken kolumdan geriye çekildim. Arkamda dikilen Barış ve Altay'a sabır dileyerek baktım. Barış Altay'a kaş göz yaptığında Altay üst kata adımladı.
Koridorun ortasında sadece ikimiz dikiliyorduk. Elini kolumdan çekti ve derin bir nefes aldı. Sonrada sırıttı. 'Bi teşekkür öpücüğü hakettiğimi düşünüyorum sarı?' Gözlerini kapatıp yanağını yaklaştırdığında sabır dilercesine dudağımda dilimi gezdirdim.
'Biliyor musun Barış,hep bu anı beklemiştim.' Kaşlarını çatıp gözlerini açınca anlayamadığım bir beklentiyle baktı gözlerimin içine. 'Nasıl yani sen beni öpmeyi mi bekliyordun? Sarı söylesen öptürürd-'
Cümlesini kesen şey yanağına attığım sert tokattı. Şokla bana bakarken sırıtma sırası bendeydi. Tek kaşımı kaldırdım ve kollarımı göğsümde birleştirdim. 'Seni gerçekten öpeceğimi düşündün mü mankafa?'
Dediğimle kaşlarını çattı ve gülmeye başladı. Bipolar gerizekalı. 'Olsun be Semih öpersin elbet bir gün.' Gevşekçe konuşması daha da sinirimi bozmuştu, 'aynen Barış uyu belki rüyanda görebilirsin. Gerçi orda da göremezsinde neyse.'
'Görmediğimi mi sanıyorsun?' Fısıldarcasına dediği şeyi duymamla yüzümü buruşturdum. 'Iy ıslak rüyalarından uzak tut beni.' dediğim şey ile göz devirdi,son bir şey hatırlamış gibi oldu. Elini cebine atıp bana en sevdiğim çikolatayı uzatması ile gözlerine çıkardım bakışlarımı.
'Sen seviyorsun bunu o yüzden aldım. Hem tatlı yiyelim tatlı konuşalım dimi?' Derken bi yandan da çikolatayı elime sıkıştırmaya çalışıyordu. Lavivaya aşık olan tarafım al beleş çikolata derken gururum hayır mal alırsan affetmiş olursun diyordu.
Gururumdan ölecek biri olduğum için çikolatayı ona geri fırlattım. 'Ağzınla kuş tutsan yanlış kuş Barış derim,öyle bi mevzusun bende. Bu yüzden siktir git başkasına ver çikolatanı. Senden gelecek hiçbir şeye elimi sürmem, sürmeyeceğimde.'
Arkamı dönerek sınıfıma ilerleyeceğim sırada zil çaldı. Hemen yanında durduğumuz 12-B'den çıkan Emirhan abiyle gülümsedim. O ise anlamaz gözlerle yanımdaki denyoya bakıyordu. 'Hayırdır Semih işin ne bununla.' Barış'tan bu diye bahsetmesi onu kızdırmış olacak ki ileri adım attığında hemen araya girdim.
'Bir şey yok Emirhan abi hem gel sana anlatacağım biiiiir sürü şey var.' Kelimelerimi uzatarak konuştuğumda gülerek saçlarımı karıştırdı ve elini omzuma atarak göğsüne çekti beni. 'Gel sarı laviva ısmarlayayım sana sonra Arda'nın yanına gideriz anlatırsın.'
Gülerek kafamı arkaya çevirdim ve nispet yapar gibi Emirhan abiyi öptüm. O ise Emirhan'a öldürecek gibi bakıyordu. Arkadan orta parmak çekip merdivenlere adımlarken o da elindeki çikolatayı yanından geçen bir dokuzuncu sınıfın eline verdi ve adımları resmen yeri döverken merdivenlere adımladı.Memnuniyetle gülümsedim.
Barış Alper'i çıldırtmaya bayılıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bal
FanfictionOkulun voleybol takım kaptanı Semih,okulun futbol takım kaptanı Barış ile saha kavgasına girer.