'Seni rüyamda gördüm.' geriye attığım kafamı hafiften kaldırıp gözlerimi biraz ilerde ki Barış'a değdirdim. 'Ne yapıyorduk?' Diye bir soru yönelttim sessizliğine.
'Altımdaydın.' Dediği şey ile birlikte birden gözlerimin içine baktığında öksürük krizine girmiştim. Bu halime gülerek elindeki suyu uzattı. İçip içmemek arasında kalsam da aldım ve diktim tepeme. 'Nasıl yani?'
'Altımda kıvranıyordun, sarı.' Koluna vurdum sertçe. Kulaklarıma kadar kızardığıma emindim, inanılmaz utanmıştım.
İkimizde hiç konuşmadan gökyüzünü izledik bir süre, sanırım diyecek bir şeyi yoktu. Bıkkınlıkla nefesimi verdim. 'Ee Barış? Ne diye çağırdığını öğrenebilir miyim?'
'Özür dilemek içindi. Milyonuncu kez özür dilemek içindi. Semih ben sevgi ne bilmiyorum, annem yok. Babam ve ablam beni seviyor evet ama annemin boşluğunu doldurmaya yetmiyor. Ben bilmiyorum, bu yaptığım şeylere kılıf aramak gibi oluyor ama hayır. Gerçekten ciddiyim. Annemin ölümü yüzünden mental çöküntüye düştüm, sınıfta da o yüzden kaldım. Sen ilk gün öyle dediğinde tutamadım kendimi. Ve defalarca kez özür dilerim eğer affetmiyorsan git Barış de. Gideceğim ve asla gözüne gözükmeyeceğim.'
Gözlerimin dolduğunu hissettim. Aynı yerden yaralıydık. Yaptıklarına kılıf arıyormuş gibi geliyordu,acısını duyana kadar. İnsan beklemediği ölümler yüzünden en kötüsüne dönüşebiliyordu. Gülümsedim ve yanımda ki elinin üzerine koydum elimi. Buz gibi teni yüzünden elimi aniden çekecek gibi oldum ama çekmedim. Buna ihtiyacı varmış gibi gözlerini yumdu hemen.
Ben ise onun yan profilini izliyordum. Hiç bu kadar dikkatli bakmamıştım, gerçekten çekici biriydi. Okuldaki kızların yarısı onun sevgilisi olma hayali kuruyordu zaten. Bunu düşününce karnıma giren kramplar ile kaşlarımı çattım. Barış'ı mı kıskanıyordum?
Telefonumun çalması ile hızla elimi çekip elimi cebime attım. O da ani hareketime irkilmiş olacak ki birden gözlerini açıp elalarını yüzüme çıkardı. Telefonumu sonunda cebimden çıkarıp ekranda ki yazıya baktım. Babam.
Hızlıca açtım ve kulağıma götürdüm.
'Efendim baba?
Arkadaşımlayım.
Kazandım.
Özür dilerim, geçiyorum eve iki dakikaya.'Yutkundum ve gözlerimi kırpıştırdım. 'Gitmeliyim Barış,in sende burdan. Fazla yüksek, düşersin falan.' Ayağa kalktığımda o da benim gibi ayaklandı. 'Görüşürüz Barış.' Saçlarımı karıştırdı. 'Görüşürüz Semih.'
•••
'Özür dilerim evde olacağını bilmiyordum. Maç uzayınca o yorgunlukla arkadaşımın yanındaydım.'
Histerik bir kahkaha attı. 'Sahi mi? Arkadaşın olduğuna dair bile şüphem var artık. Senin gibi bir ibnenin nasıl oğlum olduğuna inanamıyorum.''Özür dilerim baba.' Hıçkırıklarım arasında bu kadarını söyleyebilmiştim. Tir tir titreyen ellerimi birleştirip tırnağımın kenarı ile oynuyordum, yüzüme inen sert tokattan hemen önce. 'Birde ağlıyor karşımda!'
Abim kenarda telefonu ile oynarken ona bir bakış attım, kurtarması için yalvarırcasına. Görmedi bile. Yıllardır asla görmediği gibi. Çenemden sertçe tutup gözlerine bakmamı sağladı. 'Reşit olduğun an siktirip gidiyorsun evimden,' kafamı salladığımda sertçe geri iterek salondaki masaya yöneldi.
Kafası asla kaldırmadığı dosyalarına gömüldüğünde burnumdan akan sıcak sıvı ile lavaboya attım kendimi. Kanamayı sonunda durdurduğumda ellerimi iki yana koyarak aynaya çıkardım bakışlarımı. İnsan bazen dosyaları bile kıskanıyor düşüncesi ile güldüm kendi kendime.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bal
FanfictionOkulun voleybol takım kaptanı Semih,okulun futbol takım kaptanı Barış ile saha kavgasına girer.