Ben daha şaşkınlığımı atamadan bir adam kolumdan tuttu ve "hadi yayın başladı" dedi. Beni Yağız abimin girdiği odaya soktu. Ben de Yağız abimin yayına oturdum. Kendini o kadar kaptırmış ki yanına birinin oturduğunu farketmedi bile. Allahım rezil olduk ya cidden böyle saçma sapan bir programda rezil olduk yani... şurada ölsem valla çok iyi olacak ya... Yağız abim konuşmaya başladı "bence çok uyumlu bir çift oldu ama bir de kıza sormak lazım tabi ki " ben kafamı orada ki koltuklara sokmak isterken bu hala konuşuyordu. Susunca bana döndü ve "senin burada ne işin var" dedi "ne işim mi var, ben bu programı çok severim bilmiyor musun" dedim alayla. "Aa bende çok severim" dedi bu saf mıydı ya "ne diyon ya kalk daha fazla rezil olmadan gidiyoruz" dedim zaten yeteri kadar kötü duruma düşmüştüm."hiç bir yere gitmiyoruz daha sen konuşacaksın " dedi ve mikrofonu bana uzattı. Bense keşke karınca falan olsam diye dua etmeye başladım. Mikrofon giderek yaklaşıyordu bense ecel terleri dökmeye başlamıştım. Allahım bu mu olacak sonum böyle mi öleceğim. Mikrofon bana daha fazla yaklaştı. Kendimi geri çektim ama kurtulamamıştım. "Şey bence iyi tabi konuşmak bana düşmez" diye saçmaladım o kadar kötü olmuştu ki bu yayınlanırsa intihar falan ederdim galiba. Ben niye böyle saçma bir yerdeyim ya allahım ne olur bu bir rüya olsun ve uyanayım. "Ya sen ne yapıyorsun off" dedim sessizce Yağıza "ne mi yapıyorum ünlü oldun işte kızım daha ne istiyon ki" dedi bir anda elektirikler gitti ve ben bir kez daha şansıma kızdım. Bir insan bu kadar mı şansız olurdu ya da bir dakika şanslı evet şans bana güldü sonunda elektirikler gitti. Yayın yok ohh. Hemen buradan çıkmalıydım. Tam merdivenleri çıktım giderken bir ışık sadece bana odaklandı. Demin sunucu olan adam bana bakıp "işte doğum günü kızı " dedi ve ışıklar açıldı çevremde ki insanlar parti şapkası giymiş. Neşeyle "iyi ki doğdun Deniz" diye bağırıyorlardı. Ne yapacağımı bilemedim. Ben bile unutmuştum doğum günümü...tamam.tamam unutmamıştım ama bu kadarını beklemiyordum ve bu kadar fazla insanla. Şaşkınca beni sürükledikleri yere gittim. Sahne dekoru değişmişti ve kocaman bir pasta vardı. Pastaya atlamamak için kendimi zor tuttum. Emre olsa kesin atlardı ama o pastaya doğru koşan kişi Emre mi ? Evet Emre sınıf arkadaşlarım. Tek kelimeyle rezalet insanlar yani hiç sevmediğim yaratık topluluğu onun yerine uzaylı olsaydı keşke. Ve ben bir kez daha öğrendim ki şansızım ve bu böyle sürüp gidecek allahım benimle beraber böyle şansız,şansız off bana doğru geliyorlardı. Bir an kaçmakla kaçmamak arasında kaldım. Kapı en az on metre uzağımda ve merdivenler var sahne kapısı üç gibi gözüküyor evet güzel bir kaçış yolu şimdi üç deyince bir... "en sevdiğim kankam bu gün mü doğmuşmuş" Emrenin konuşmasıyla bütün motivasyonum bozuldu. Hemen james bond havasından çıkıp Denize döndüm"evett ne güzel " dedim yükselen müziğin eşliğin de . Tanıdığım tanımadığım herkes teker, teker tebrik etmeye başladı. Ama benim göremediğim şey annem ve babamdı. İlginç şekilde onlar gelmemişti galiba diyodum ki kapıdan annem göründü o zaman babam gelmezdi. Ben de tekrar kaçma eylemini düşündüm. uygun zamanı kola uygun zaman uygun zaman ve şimdi herkes kapıya bakarken kaç. Koşarak sahne kapısına olduğu yere gittim çok zamanım yoktu hata hiç yoktu. Ben ki okul da ki koşu yarışların da bile bu kadar hızlı koşmamış olan kişi işim olunca en iyi koşucuya bile taş çıkarırdım. Sahne kapısından geçtiğim de karşıma bir kulis çıktı.
Rhat gözüküyordu burası, koltuklar falan da epey lükstü. Onlardan birine oturduğum da arkamdan ses geldi. Dönüp baktığım da gördüğüm kişi Arastı "Burada ne yapıyorsun sen" diye sordum. "Emrenin yanına gelmiştim ama sen ne arıyorsun". "Sıkıcı doğum gününden kaçtım neydi o öyle ya ". "Kusura bakma diye söylemedim ama bence de neydi o öyle saçma sapan bir yer, içinden Emre çıkacak kadar büyük pasta falan misafirleri hiç saymıyorum."." Bencede ya" derken şehzade kılıklı biri çıktı geldi ve kendi kendine "des dur sultan Emre han geliyor" deyince Emre olduğunu anladım "Oynama onları Emre küçük çocuk gibisin git çıkart hemen" dedi Aras çocuk azarlar gibi "ama ya ben çok sevdim bunu hem bak bir sürü var sizde giysenize bir şeyler" dediği anda içimde ki çocuk dışarı çıktı ve orada ki prenses kostümünü gözüme kestirdim. Hemen giyinme kabinlerine gidip elbiseyi giymeye başladım aslında her kızın küçükken hayalinde olan şey değil miydi prenses olmak. Ben de elbiseyi görünce dayanamamıştım normal de yapmazdım ama niye şimdi böyle oldu bilmiyorum. Sadece insanların düşüncelerine göre yaşamaya başlamıştım galiba.
Tam giyindim çıktım diğer kulisten aras çıkınca şaşırdım garib bir kıyafet giymişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON KEZ
HumorDeğişim için siyah olmak gerekmiyordu aslında rengarenk de olunabilirdi. İnsanların düşünceleri, sürekli değişen fikirleri arasında kalmış bir o kadar da yıpranmış, kendi sularında boğulmuş Deniz tekrar fısıldadı hayatın da ki inancına "SON KEZ" diy...