-4-

171 16 1
                                    

(Evros Kızıl Akar) gerçekten okunası bir kitap tavsiye ederim.

Voteler çok az artarsa daha uzun yazmaya çalışıcağız.

Kendine ait hiçbir hayali olmayanlar sizinkileri göremezler...


Ben daha alo diyemeden telefon kapandı. Telefona aldırmadan uyuyacaktım ama kim aradı diye beynimi yiyen düşüncelerden uyuyamadım. Kalkıp bir film açtım saçma bir filmdi ama sonunu merak ettiğim için izledim. Karnım hafiften acıkma sinyalleri verince mutfağa gittim. Çabuk hazırlama listesinin baş taçı olan makarna ve yanında meyve suyuyla gayet iyi bir menüydü, tabi ben doysaydım. Telefonumu çıkarıp ezbere bildiğim numarayı aradım kim diye sormayın tabi ki pizzacı kendime büyük boy ve yanına da sufle isterken hepsini bitirebileceğimden emindim ama gerçekte hiç de öyle değilmiş daha ilk dilimi yerken doyduğumu hissettim ve gerisini dolaba yerleştirdim. Tam salona doğru ilerlerken telefonum çaldı. Beni uykumdan eden kişidir ona iyi bir söylenirim diye umarak telefona baktığımda annemin aradığını gördüm. Telefonu ''annem sen evde yalnız mı kalıyon yanlız mı bıraktı seni o yağız hayırsızı'' diye bağırarak açtığında yalnız kaldığım için her ne kadar sinir olsamda onu korumaya çalıştım ''yok anne olur mu öyle şey gelecek abim az sonra yalnız bırakmaz beni'' ''uydurma o söyledi arkadaşında mı ne işi varmış gece yalnız kalacakmışsın'' abimin niye kendini ele verdiğini düşünürken aklıma berilin sözleri geldi (aklı sarışın) yağız abim gerçekten de sarışındı ''kapa telefonu kapıyı aç'' aldığım emiri algılayamazken telefon kapandı ve zil çalmaya başladı. kapıyı açtığımda elinde iki bavulla gelen annemi gördüm. Ben daha şaşkınlığımı atlatamadan beni itekleyerek içeri girdi ve annemden beklenen bir edayla ''burasıda çok havasız hiç mi havalandırmıyorsunuz siz burayı'' diyerek salonun bütün pencerelerini açtı. ''Annem benim ne ara geldin sen''diyerek sarıldım. ''Hiç özlemedin demi anneni unutun ben aramasam hatırlayacağın yok'' ''abartma anne altı üstü üç gün görüşmedik'' dedim sakince ''öyle olsun bakalım sen daha uyumuyor musun bak saat kaç olmuş'' dedi saati gösterirken. ''Hayır aslında yeni uyandım hem ben uyursam sen ne yapacaksın?'' diye sordum. ''Madem yeni uyandın ve uykun yok o zaman sen kaşındın deniz hanım hadi kanepeyi kaldırmama yardım et kim bilir ne kadar zamandır temizlemiyordur yağız bunu'' dedi annem'in toza alerjisi vardı ama temizlikçi kabul etmiyordu.''Sen dur benim güzel annem yorulmuşsundur yarın temizlikçi çağırırız.'' dedim ''Çok da düşünürmüş annesini temizliği duyunca hemen güzel annem olduk, iyi bir şirket varsa burada çağıralım hem ben çok yoruldum yolculuktan'' dedi kanepeye otururken. ''uçakla gelmedin mi yol mu tuttu'' dedim ''yok arabayla geldim onun için hemen buradayım''dedi dalga geçerek ''ama ben sana ne dedim hadi çabuk yatağa bak yoksa yarın okul var falan demem her tarafı bir güzel süpürtürürüm'' dedi sinirli gibi görünmeye çalışarak gerçekten sinirli değilse hiç bir zaman başaramazdı. ''tamam tamam yatıyorum'' dedim odama gidip yattım.

Aras'dan-


Sabah, sabah Emre'nin cırt sesiyle uyandım. ''Kalksana be geri zekalı'' diye başımda bağırıyordu. Yastığım altından telefonumu çıkartım ve saate baktım saat daha altıydı Emreden başka kimse uyanmamıştı ve galiba Emre benden esaslı bir dayak yiyecekti ama kalkmaya üşendiğim için onu aldırmadan uyumaya devam edecektim ki nöbetçi öğretmen içeri daldı. Onunda uyanın artık konuşması bitince daha fazla dayanamayıp kalktım ve Emreden önce lavaboyu kaptım. Yüzümü yıkayıp, üstümü giyindikten sonra Emreyi beklemeden aşağıya inmeyi planlıyordum ama Emre beni dururdu ''kahvaltı yapılmadan okula gidilmez kafan basmaz'' dedi sabah ki geri zekalı lafını da hatırlayarak iyi bir dövmem gerekti ama o işi yine erteleyerek yemekhaneye doğru gittik. arada bir poğaça, simit tarzı bir şeyler çıkıyordu ama bu gün şansızdım. Ben sadece kahveyle yetinirken Emre tabağını doldurmuştu bile bir masaya oturduk ben daha kahvemi bitirmeden o her şeyi silip süpürmüştü çünkü Emre olmak bunu gerektirirdi.Ben kahvemi bitirdikten sonra okula doğru yola çıktık. Okul çok yakın değildi ama çok da uzak sayılmazdı. Emre benim hızlı adımlarıma uyum sağlamaya çalışırken hiç konuşmuyordu bu da onun ya uykusunu iyi alamadığını ya da Beril'i düşündüğünü gösterirdi aslında Emre'nin susması demek kıyamet alameti bile olabilirdi ''Beril '' diye söze başlayınca birinci seçeneği hemen eledim ''ne olmuş Beril'e '' diyerek onu dinlediğimi belli ettirdim. ''Beni hiç sevmiyor demi'' dedi ağlamaklı Emre gerçekten çok duygusal bir çocuktu Beril onu sevmiyordu ama bunu ona söylemekten bıktığım için ''nereden çıktı o '' diyerek lafı sürüklemeye çalıştım ama bu konuda hiç iyi değilimdir. ''Öyle işte'' dediğinde okulun önüne gelmiştik. ''Seni duyarsa bi daha tartaklamasını istemem'' diyerek onu susturdum yoksa yanımda ağlayacaktı. Sınıfa girdiğimizde Deniz erken gelmişti normalde abisi getirmesine rağmen kantinde falan oyalanırdı. Yanımıza geldi ve Emre'ye hitaben ''annem geldi'' dedi Emre hala Beril'i düşündüğü anlaşılır bir biçimde ''olabilir'' dedi Deniz'se onu takmadan devam etti ''Dün yalnız kalacaktım abim gitmiş anneme söylemiş o da kıyamayıp gelmiş'' dedi bu sefer Emre kafasını kaldırıp ''bu çocukta çok sarışınmış bi de Beril bana aklı sarışın diyo''dedi iki lafın arasına Beril'i karıştırmasa olmayacaktı Deniz hafifçe tebessüm ederek ''bende aynı şeyi düşünmüştüm'' dedi onun gerçekten dolu dolu güldüğünü hiç görmemiştim en fazla tebessüm ediyordu. ''bir de bir şey oldu'' diye devam etti Deniz bu sefer Emre'den önce ben atlayıp ''ne oldu '' dedim ''Beni gizli numaradan biri arayıp Deniz Hüsmen mi deyip kapattı kim olduğunu çözemedim '' deyince olduğum yerde kaldım ya benim aradığımı anlarsa Emre'nin saçma sapan laflar etmesinden sonra beni yanlış anlamasını istemezdim.

SON KEZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin