26. KASVET

656 61 18
                                    

~Bölüm Şarkıları~
Sezen Aksu~Biliyorsun
Dedublüman~Bunca Yıl

Yeni bir bölümden herkese merhabalar efenim!!

Şu aralar okuldur carttır curttur bölümler biraz aksayabiliyor, TikTok kanalımdan genelde duyuru yapıyorum. Takip ederseniz sevinirim :)

Yorum ve beğenileri de unutmayalım lütfen!!

"Yaprak gibi dökül kadehe, uyku gibi dökül gözümden... Su gibi yaşa, kar gibi yağ, dağ gibi kaç benden..." diyerek sizi bölüme uğurluyorum.

İyi okumalar.
Seviliyorsunuzzzz
🦢☁️

~~~~~~~~

Ölüm.

Dört harften oluşan lanet bir kelime ve hayatı sonlandıran o sözcük. Nasıl da böylesine insanları yerle bir edebilirdi ki? Ruhunu yakıp kavurabilir, kendinden geçirebilirdi? Yüreğini yayılan acı tüm bedenini ateş misali yakarken çaresizce nefes almaya çalışırdınız. Ölüm, herkes için zor zanaatti.

Üzerimize dehşetin kasveti çökerken insanların kaçışırken çıkardığı çığlıklar bile bana ulaşmadan hava da yok oluyorlardı. Bedenimi sarsan güçlü kolları hissedebiliyordum, her ne kadar adımı haykıran sesi kulağıma uğultu olarak ulaşsa da beni uyandırmaya çalıştığının farkındaydım. Ölümün ruhundan kurtulmam için uğraşıyordu.

Gelinliği kana bulanmış kardeşim hemen karşımda yerde yatarken sesim yok olmuştu sanki, zihnim bana lanet bir oyun oynarcasına kardeşimin yüzüyle annemin yüzünü değiştirirken dolan gözlerime inat bakmaya devam ettim. Annem onu son hatırladığım gibi boşluğa bakan gözleriyle bana bakıyordu, kızmış mıydı bana? Kardeşimi de onun gibi koruyamadığım için çok öfkeli miydi?

"Nüha'm kendine gel!" diye haykıran sesle derince bir nefes aldığımda aslında Leyla'ya değil de onun gri gözlerine baktığımı fark etmiştim. Az önceki annemin yüzü ise sadece zihnimin bana bir oyunuydu.

"Han..." diye mırıldanırken gözlerimden tutmaya çalıştığım yaşlar ardı ardına dökülmeye başlamıştı. "Benim suçum." Yanaklarımda ki elleri yaşları silerken kafasını hızlıca olumsuz anlamda salladı.

"Senin hiçbir suçun yok, bilemezdin. Hem bak, ambulans da birazdan gelmek üzere. O kurtulacak, sadece küçük bir kurşun."

Bazı küçük yaralar bile ölümcül olurdu, kurşun hiçbir zaman küçük olmamıştı.

"Benim suçum." diye tekrardan mırıldandığımda duyulan ambulans sirenleriyle başımı hızlıca göğsüne yasladı.

"Siktiğimin yerinde tek bir suçlu var, o da yürek yiyen o orospu çocuğu." dediğinde başımı geriye çekmeye çalışmıştım ki buna izin vermeyerek daha sıkı tutmuştu. "Merak etme, sırf senin sorgulatabilmen için öldürmedim." dediği sırada bedenimi gizleyen bedeninin ardından gelinliği seçebilmiştim. Tam önümden geçerken kanlı eli yana düştüğünde parmağında ki alyansı yere yuvarlanarak kulakları sağır edecek bir sesle dönmeye başladı.

Heyacandan yemek yiyemediği için şu aralar oldukça zayıflamıştı, bu yüzden yüzüğü artık bol gelmeye başlamıştı. Hemen ardından koşan Mecnun yüzüğün üstüne basarak ilerlemişti ama benim bakışlarım sadece o kanlı alyanstaydı.

***

"Buranın insanını çok seviyorum ya." diyen Leyla'yla elimde ki simiti kemirmeye bırakıp ona dönmüştüm. Simitçi amca ona gülümsedi diye az önceden net sırıtıyordu.

"İyi, sana ilerde bir Laz uşağı buluruz artık." diyerek güldüğümde omzunu omzuma çarpıp o da gülmüştü.

"Olur valla, bağa uyar. Şöyle sarışun, yiğit mi yiğit bir dalikanlu bulayum, hemen koşacağum ona." diye ağız yapmaya başlayan Leyla'yla daha çok gülmeye başladığımda omzundan hafifçe ittirmiştim.

İNFİRATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin