Tekrar canımı yakmasın, tekrar o acıyı çekmeyeyim diye uyumayıp kapının önünde beklediğim geceler beni bugüne getirmişti.
Gece uyurken sabah olacağını biliyor, güneşin doğacağını bilerek gözlerimi kapatıyordum. Ama o sabah uyandığımda odam kapkaranlıktı; bir daha güneş doğamadı, odamın ışığı hiç açılmadı, kapım hiç çalınmadı. Bir daha kameranın kırmızı ışığı dışında hiç renk görmedim.
Günün birinde kapım açılıp içeri aydınlık girdiğinde, aydınlıktan korkup saklandım. Bir daha hiç aydınlığa çıkamadım; hep saklandım.
Ama tekrar beni o karanlık odaya kapatmasın diye gözüme bir damla uyku girmedi. Benden sadece sağlığımı değil, çocukluğumu, rüyalarımı, aydınlığımı çalmıştı.
Şimdi karanlığın içinde oturuyor ve beni bekliyordu. Ona doğru yürüyüp karşısında durdum. Ondan o kadar nefret ediyordum ki, dünyadaki en çirkin insan oymuş gibi geliyordu gözüme.
Zaten hep böyle olmaz mıydı? Zarar veren kötü insanlar çirkin gelirdi göze.
Ama âşık olduğunuz insan, ortalamanın güzellik standartlarına uymasa bile dünya güzeli olurdu; ya da yakışıklısı, her neyse işte.
Aybars'ın arkamda olduğunu bildiğimden mi, yoksa gereksiz artan özgüvenimden mi, rahatça karşısında duruyordum. "Neden geldin?" diye sordum. Neden gelmişti sahi? Orada öylece oturup gözümü korkutmak için mi?
Bunun için geldiyse, korkmuyordum. Korkacağımı da hiç sanmıyordum. Bir kere kurtulmuştum onun elinden ve bir daha asla yaşadıklarımı tekrar yaşamayacaktım.
Bir daha o araştırma merkezine asla gitmeyecektim.
"Onun yanına mı taşındın?" dümdüz bakıyordu. Ne düşündüğünü anlayamıyordum bile. "Seni ilgilendirir mi?"
"Ah, Talia... Ona güveniyorsun ha?" Alaycılığı bütün sesine yayılmıştı. "Benim aptal kızım, seni gerçekten sevdiğini mi sandın?" Sesini duymak, yüzünü görmek midemi çalkalandırıyordu. Kusacak gibi oluyordum.
"Örgütteki herkes, Lorenzo'nun kıçının nasıl sıkıştığından haberdar. Seninle bu yüzden nişanlandı... İşi bitince seni bir kenara atacak."
Atsın.
Atsın, çünkü o bana istediklerimi verip bir kenara atmazsa, yıllardır yaşadığım bu cehenneme onu sürükleyeceğim.
"Nereden tanıyordun onu? Nasıl tanıştınız?"
"Orada tanıştık işte."
"Beni mi kandırıyorsun?" Elimdeki çantanın saplarını sıktım. "Sana açıklama yapmayacağım," dedim ve arkamı dönüp kapıya doğru gittim.
"Nereye gidersen git, kiminle olursan ol, kaçabildiğin kadar uzağa kaç, Talia. Nefesim her zaman ensende olacak."
Adımlarım hızlanmış, evden çıkıp arabaya binmiştim. Başar arkasını dönüp yüzüme baktı.
"Bir şey mi oldu yenge? Betin benzin atmış." Kafamı sallayıp, "Hayır, hayır. Gidelim buradan, hadi," dedim. Üstelemeden arabayı çalıştırdı.Peşimi asla bırakmayacaktı ne o ne de asla peşimi bırakmayan şeytanlarım.
𓇢𓆸🂱𓃠
ŞİMDİ OKUDUĞUN
-ÖRTÜLÜ NİYETLER- +18
Romance-Gece uyurken sabah olacağını, güneşin doğacağını bilerek gözlerimi kapatıyordum. Ama o sabah uyandığımda odam kapkaranlıktı. Bir daha güneş doğmadı, odamın ışığı hiç açılmadı, kapım hiç çalınmadı...-