Bölüm 7: Düşünceler ve Mesaj

34 3 2
                                    

Kerem eve vardığında başını kapının hemen yanındaki duvara yasladı. Bugün olanlar zihninde dönüp duruyordu. Altay’la aralarındaki o tehlikeli yakınlaşma, neredeyse öpüşmeleri... Hâlâ kalbi hızla çarpıyordu. Altay’ın baskın tavrı her zaman Kerem’i etkiliyordu, ama bugün… Bugün her şey çok daha farklıydı.

Kendini kanepenin üzerine attı ve derin bir nefes aldı. Altay’ın kokusu, sıcaklığı, yakınlığı hâlâ zihninden çıkmıyordu. O an o kadar yakınlaşmışlardı ki, sanki dünya bir an için durmuştu. Ama aynı zamanda Altay’ın ona hep oyun oynadığını düşünmeden edemiyordu. Onunla uğraşmayı, sınırlarını zorlamayı seviyordu, bu çok belliydi. Ama ya bu bir oyunsa? Ya Altay, onun hissettiklerini hiç anlamıyorsa?

Kerem, gözlerini tavana dikerek düşünmeye başladı. "Altay ne yapmaya çalışıyor?" diye mırıldandı kendi kendine. Bugünkü olaylar kafasını iyice karıştırmıştı. Altay, onu zorlamaktan ve utandırmaktan keyif alıyor gibi görünüyordu, ama bir yandan da o anki ciddiyet… Sanki gerçekten öpüşecekmiş gibiydiler. Kerem, Altay’ın kendisiyle oynamasından rahatsız oluyordu, ama bir yandan da onun ilgisini çektiğini bilmek hoşuna gidiyordu.

Bir an kendi hislerine baktı. Gerçekten ne istiyordu? Altay’la arkadaş olmak yetiyor muydu? Hayır, kesinlikle daha fazlasını istiyordu. Ancak Altay’ın ona nasıl hissettiği belirsizdi. Bazen sadece eğlendiğini düşünüyordu, bazen de Altay’ın gözlerinde bir şeyler yakalıyordu — gerçek bir ilgi, belki de daha fazlası. Ama bu anlar o kadar kısa ve bulanıktı ki, Kerem neye inanacağını bilemiyordu.

"Bu böyle devam edemez," diye düşündü Kerem, kendi kendine. İçinde bir şeylerin çözülmesi gerekiyordu. Altay’la ne olduklarını bilmemek, belirsizlik onu yiyip bitiriyordu.

Telefonunu eline aldı, bir süre Altay’ın ismine bakarak düşündü. Mesaj atmalı mıydı? Attığı mesajı nasıl algılayacaktı? Altay, her zamanki gibi şakaya vurur muydu, yoksa bu sefer biraz daha ciddi bir şeyler mi söylerdi? Kalbi hızla atarken parmakları tereddütle klavyeye gitti.

Sonunda cesaretini toplayıp birkaç kelime yazmaya başladı. Çok derin bir şey olmasındansa, hafif ama düşündürücü bir mesaj atmaya karar verdi.

Kerem: Az kalsın öpüşüyorduk… Bugün gerçekten ciddiydin, değil mi?

Bu mesaj, içinde ne hissettiğini tam olarak anlatmıyordu ama Altay’ı zorlayacak kadar açıktı. Göndermeden önce bir an duraksadı. Altay ne diyecekti? Birkaç saniye bile Kerem için sonsuzluk gibi geldi. Derin bir nefes aldı ve göndermeye karar verdi. Mesaj gitmişti.

Ellerini saçlarının arasına geçirip, rahatlamaya çalıştı ama kalbindeki gerilim yerini daha da büyük bir meraka bırakmıştı. Altay’dan gelecek cevabı düşünürken, aklı sürekli onların bowling salonundaki o anına dönüyordu. Altay’ın gözlerinin içinde gördüğü o ani ciddiyet, sonra bir anda geri çekilip tekrar alaycı tavırlarına dönmesi... Bu kadar yakın olup da hiç öpüşmemeleri daha da kafa karıştırıcıydı.

Telefonu titredi. Altay mesaj atmıştı. Kalbi yerinden fırlayacak gibi atarken ekrana baktı.

Altay: Az mı kalsın? Bence bunu sen istedin ama geri çekildin, ufaklık. Cesaretin yoktu sanırım 😉

Kerem bir an dona kaldı. Altay, her zamanki gibi olayı hafife almıştı, ama içinde sanki bir meydan okuma vardı. "Sen istedin ama yapmadın," diyordu Altay, yani topu tamamen Kerem’in sahasına atıyordu. Kerem’in içini bir sıcaklık kapladı, ama aynı zamanda biraz da sinirlendi. Altay hep böyleydi; onu zorlardı ama aynı zamanda sınırı aşmak için hep bir adım geri dururdu.

Kerem, dişlerini sıktı ve derin bir nefes alarak Altay’a cevap yazmaya karar verdi.

Kerem: Ben mi istedim? Sanki sen başlatmadın mı?

Gönderdikten sonra ekrana kilitlendi, Altay’ın bu sefer ne diyeceğini merak ediyordu. Bir yandan bu oyunun içinde olmaktan hoşlanıyordu, bir yandan da Altay’ın ne kadar ciddi olduğunu anlamak istiyordu.

Telefon bir kez daha titredi. Mesaj gelmişti.

Altay: Belki de ikimiz de istedik. Ama o kadar kolay değil, anladın mı? Biraz daha uğraşman gerek…

Bu mesajı okuduğunda Kerem’in yüzü hafifçe kızardı. Altay, her zamanki gibi yine baskındı ve ona meydan okuyordu. "Biraz daha uğraşman gerek." Bu sözlerin altında çok şey gizliydi. Altay, Kerem’in duygularını anlıyor gibiydi ama aynı zamanda onun sınırlarını zorluyor, onu oyunun içine çekiyordu.

Kerem, telefonu bir kenara bıraktı ve başını yastığa yaslayarak derin bir nefes aldı. Altay’la ilişkisi giderek daha karmaşık bir hale geliyordu. Ne arkadaş ne de sevgiliydiler, ama her geçen gün birbirlerine daha da yakınlaşıyorlardı. Altay’ın onu zorlaması, bu oyunun bir parçasıydı ve Kerem farkında olmadan bu oyunun içinde kayboluyordu.

Ama bir şeyden emindi: Altay’la olan bu gerilimli yakınlık onu heyecanlandırıyordu. Ne olursa olsun, Altay’la olan bu ilişkiyi nereye götüreceğini görmek istiyordu.

Ve belki… bir dahaki sefer geri çekilmeyecekti.

Alker🎀Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin