AGAGAGGWWGWGWGGWGAGAGWGWGWGWGGAGAHWHWHHWHWHW FEELS GECİRİDM OKURKEN😻😻🎀😻🎀😻🎀😻🎀😻🎀😻🎀😻🎀😻🎀😻🎀😻🎀🎀😻🎀😻🎀😻
(bu arada smut istiyonuz mu yazdirim mi😈😈)Altay ve Kerem’in pikniği, birbirlerine duydukları hislerin açığa çıkmasıyla çok daha eğlenceli bir hâl almıştı. Göz göze geldiklerinde, içten içe hissettikleri çekim daha da güçlenmişti. Altay, her zamanki gibi kendine güvenli duruşunu sürdürürken, Kerem ise biraz daha tedirgin hissediyordu. Şimdi, aralarındaki ilişkiyi bir üst seviyeye taşımak için doğru zaman mıydı?
Piknik alanında, güneş hafifçe batmaya yüz tutarken, Altay ve Kerem yerleşmiş oldukları örtünün üzerinde çeşitli atıştırmalıklarla sohbet ediyorlardı. Altay, Kerem’in en sevdiği çikolatalı atıştırmalıkları çıkardığında, Kerem’in yüzündeki gülümseme daha da genişledi. "Her zaman bunu düşünüyorsun, değil mi?" dedi Kerem, o an kendini çok şanslı hissetti.
"Senin yüzünden!" dedi Altay, şaka yaparak. "Bilmiyor musun, senin için her şeyi yaparım." Bir an duraksayıp Kerem’e daha ciddiyetle baktı. "Bunu biliyorsun, değil mi?"
Kerem, Altay’ın ona böyle derin bir şekilde yaklaşmasına şaşırarak, gözlerini kaçırdı. "Biliyorum," dedi nazik bir sesle, ama içindeki heyecanı saklayamıyordu. Altay’ın ona olan ilgisi, Kalbini ısıtıyordu ama aynı zamanda tedirgin ediyordu.
"Bak," dedi Altay, aniden daha ciddi bir tona geçerek. "Aramızda bir şeyler var, bunu biliyoruz. Ama seni zorlamak istemiyorum. Ne zaman hazır hissedersen, o zaman..." Altay, cümlesini yarım bıraktı. O an, gözlerinin içine bakarken içinde hissettiği sıcaklığı biraz daha artırmak istiyordu.
Kerem, bir an ne diyeceğini düşündü. Altay’ın bu kadar açık ve samimi olması, onunla daha da yakınlaşma arzusunu uyandırıyordu. "Seni anlıyorum," dedi Kerem, içindeki cesareti bulmaya çalışarak. "Ama biliyorsun, bu benim için de zor. Hem seni seviyorum hem de ne yapacağımı bilmiyorum."
Altay, gözlerinde beliren bir ışıkla Kerem’e gülümsedi. "O zaman, birlikte gidelim. Yavaş yavaş ilerleyelim. Seninle bu yolculuğu paylaşmak istiyorum. Ama şunu bil: Seni kaybetmek istemiyorum."
Kerem, Altay’ın ciddiyetini görünce kalbinde bir sıcaklık hissetti. "Bunu istemiyorum, Altay. Ama ben de biraz korkuyorum. Bütün bunların nasıl olacağı hakkında hiçbir fikrim yok."
Altay, ona doğru eğildi ve elini Kerem’in elinin üzerine koydu. "Korkma, Kerem. İkimiz de bu yolda yürüyorsak, birlikte yapabiliriz. Unutma, senin yanında olmaktan mutluyum."
Bir anda, aralarında yoğun bir sessizlik oluştu. Gözlerini birbirlerinden ayırmadılar. O an, Altay’ın elini eline almasıyla Kerem, içindeki kararsızlıkları geride bırakmaya karar verdi. Bu ilişkiyi kabullenmek, ne kadar zor olsa da, Altay’ın yanında kendini güvende hissediyordu.
"Tamam," dedi Kerem, sonunda. "O zaman birlikte deneyelim. Ama yavaş yavaş, değil mi?" dedi hafif bir gülümsemeyle.
Altay, coşkuyla başını salladı. "Kesinlikle! O zaman sevgili olmamızın da bir anlamı var, değil mi?" Gözleri parladı ve Kerem’in elini tutarak onu çekti.
"Sevgili," dedi Kerem, bu kelimenin ağırlığını hissederek. "Evet, sevgili." Bu kelime, ikisi için de yeni bir başlangıç demekti.
İlk kez kendini bu kadar açık ve özgür hissettiği için Kerem, içinde bir mutluluk patlaması hissetti. "Ama bu durumda, seninle birlikteyken seni daha fazla utandırmak zorunda kalacağım," diye ekledi Kerem, Altay’a bakarak.
Altay, kahkahayla güldü. "Zaten buna alıştım. Ama daha dikkatli olmalısın, ufaklık. Yavaşça benimle buluşma işini yapmaya çalışacaksın."
Kerem gülümsedi. "Tamam, ama senin de bana iyi davranman gerekiyor."
"Ben sana iyi davranacağım ama seninle de oynamayı bırakmayacağım," dedi Altay, gözlerini parıldatarak. "Ama şimdi, daha güzel bir şey yapalım."
Altay, hafif bir adım geri atarak, elini Kerem’in beline koydu. "Hazır mısın?" diye sordu.
Kerem, merakla ona bakarken, içindeki heyecan arttı. "Ne yapmayı planlıyorsun?"
Altay, gözlerini derinlemesine Kerem’in gözlerine dikip gülümsedi. "Seni öpeceğim."
Kerem’in kalbi aniden hızla atmaya başladı. İlk öpücüğün gerçekleşeceği bu an, tüm korkularını unutturarak onu heyecanlandırıyordu. Altay yavaşça başını eğdi ve Kerem’in dudaklarına yaklaştı. Kalp atışları ikisinin de kulaklarında yankılanırken, o an her şey durdu.
Sonunda Altay'ın dudakları Kerem’in dudaklarına değdi. Çok kısa bir süre için de olsa, zaman sanki durdu. İkisi de bu anı yaşıyor ve ilk kez o samimiyetin tadını çıkarıyorlardı.
Altay, yavaşça geri çekilirken gülümsedi. "İşte, bu kadar kolaydı."
Kerem, yüzü kıpkırmızı bir şekilde gülümseyerek, "Evet, bu çok güzel oldu," dedi. İçindeki mutluluk bir yudum daha artmıştı. Artık sevgiliydiler ve bu, her şeyin başlangıcıydı. İkisi de geleceğe dair heyecan ve umutla doluydular.
Böylece, Altay ve Kerem’in ilişkisi, yeni bir seviyeye geçmiş ve sevgi dolu bir başlangıç yapmıştı. Gelecek belirsizdi ama her ikisi de birlikte yürümek için kararlılardı. Bu, sadece bir ilişki değil; aynı zamanda birbirlerini tanıma, anlama ve sevme yolculuğuydu.