"Sen tanıştın mı çocukla?"
Dedi sarışın, yatak odasından içeri girerken. Jungkook ardından gelip tişörtünü çıkartarak sandalyeye attı.
"Yok. Niye bu kadar taktın ki? İki haftaya bizden olur o da."
Sarışın arkasını dönerek Jungkook'a baktı. Öyle birine benzemiyordu çocuk kesinlikle. Ona sorması hataydı.
"Sen ne anlarsın."
Dedi yüzünü buruşturarak. Jungkook konuyu çoktan unutmuş, Jimin'in üstüne doğru ilerlemişti. Ah, bir hafta ne zor geçmişti öyle. Bembeyaz teni fazlasıyla özlemişti. Gülümsedi çapkınca.
"Gene kucağıma alayım mı?"
Jimin saniselik düşünerek karar verip yatağa çıktı. Boylu boyunca uzanarak ayakta dikilen çocuğa baktı.
"İstemez. Konuya girelim."
Jungkook'un gülümsemesi belli belirsiz azalırken kaşlarını merakla çattı.
"Sebep?"
"'Duygusallığın üstünde' diyip dalga geçesin diye mi? Yok, almıyım."
Jungkook bu muydu dercesine başını iki yana salladı. Ah şu sarı kafa...
"Tamam, geçmeyiz dalga. Gel."
Jungkook gülerek yanına gelerek yastığa sırtını yaslayıp oturur pozisyonda oturdu. Kollarını açarak sarışının kucağına çıkmasını bekledi.
"Yok istemiyorum. Hadi sade gel~"
"Gelsene sarı! İnatlaşma, tamam dedik."
Jimin oflayarak göz devirdi. İstemiyordu işte, neyini anlamıyordu? Jungkook kolundan tutarak kendine, üstüne doğru çekti. Bu işi de artık ona bırakmıştı anlaşılan.
"Hadi diyorum! Yoksa giderim."
Jungkook üstüne çıktığında gülüşü hafifçe düşmüştü. Bu biraz garipsemesine, biraz da hayal kırıklığı oluşturmuştu. Bu sarı bundan çok zevk almamış mıydı? Hatta hala duygusal olduğunu söylemişti. Halbuki inkâr da edemezdi. O önsevişme onun da hoşuna gitmişti. Fakat moral bozmamaya çalışarak özlediği dudaklarına yaklaştı.
"Sen bilirsin sarı."
Jungkook dudaklara kapandığında direkt karşılık almıştı. Jimin ne kadar yüksek olmasa da karşılık veriyordu. Cinsellik şu an onun için ön planda değildi. Düşüncelere dalmışken kollarının tutulduğunu hissetti. Ardından Jungkook'un kendi boynuna yönlendirmesiyle boynuna, sırtında gezdirmişti ellerini.
Normalde onluk bir durum değildi bu. Anlaşılan Jungkook en son ki sevişmelerinde sarıldıkları için bunu yapmıştı. Sırtı kaslıydı. Geniş omuzluydu. Ellerini kas tepeciklerinde gezdirdi. Mingyu gibi vücudu vardı.
Mingyu... Acaba o nasıl sevişirdi? Şu an Jungkook'un öptüğü gibi mi öperdi? Ya da şu an Jungkook'a sarıldığı gibi ona da mı sarılırdı? Gözlerini kapadı. Onu hayal etmek hoşuna gitmişti. Şu an üstündekinin o olduğunu hayal etti. Onun üstünde olan, onu öpen ve sarılan... Erekte olduğunu hissederken daha da sıkıca sarıldı sarışın. Seks boyunca gözlerini açmamaya yemin etmişti.
Jin Hyung 👾:
@Jiminie
Jimin!
Jimin shiiii
Koşş!!Hoseok Hyung 🎈:
Jimiiiinnn!
Koş koş!Jiminie ✨:
Nolduuu??
Noluyor?!
Neee?!Jin Hyung 👾:
Seninki burada!
Kütüphanede!
Koooş!Jiminie ✨:
Ne?!
Bugün okulda mıydı?!Hoseok Hyung 🎈:
Koşman lazım, yoksa kızlar atağa geçecek!~Jiminie ✨:
Dur!
Aaaaa
Geliyorum!
Bir dakika!
Sarışın gözlüklü çocuğu gördüğü an, elindeki kitabın içini okurken ne kadar cool ve seksi durduğunu düşünmüştü.Soluna bakarak arkadaşlarının gülüşlerini izlerken, o da istemsizce sırıtmıştı. Garip hissediyordu. Özellikle kalbinin gereğinden fazla atması buna bir örnekti.Yanına ilerleyip sanki onu görmüyormuş gibi raflarda ellerini gezdirdi. En sonunda yanına geldiğinde ona bakarak gülümsedi. Mingyu, açık kütüphane dolabının kapağından Jimin'i görmüştü. Gördüğü an dolabının kapısını kapatırken yanlışlıkla hesap edemediği sarışının boyunu,dolabın kapağının ucunu sarışının kafasına çarpması ile sonuçlanmıştı.
"Oh, özür dilerim, özür dilerim!"
Sarışın acıyla inlerken ve suratını buruştururken, Mingyu çoktan sarı saçlara elini atmış, vurduğu yeri, yani sarı saçlarını sağa sola sallayarak ovuyor bulunmuştu.
"İyi misin? Canın acıyor mu? Refleksle oldu. Özür dilerim."
Sarışın, güzel uzun ellerin saçında sıcacık hissettirirken, çoktan acıyı unutmuş, ona endişeli bakan çocuğun yüzünü yakından inceliyordu. Ah, gerçekten güzel bir çocuktu. Telefon sesi ile çocuk elini çektiği gibi telefonuna atmıştı. Jimin o an kendini açıklama gereği hissetmişti.
"A-acımadı ki~"
Çocuk telefondan bakışlarını çekerek sarışının saçını son kez karıştırdı ve ekledi.
"Dersi unutmuşum. Gitmem gerekiyor. Özrümü sonra telafi ederim, olur mu? Görüşürüz."
Mingyu gülerek kütüphaneden çıkarken, Jimin başını tutup arkasından bakmakla kalmıştı. Ne oluyordu böyle? Duygusal hissettiği döneme tam da denk gelmesi tesadüf müydü? Doğrusu, bütün bu özellikler bu çocukta varken.
"O-ocomodo ko~~"
Jin ve Hoseok'un dalga geçme seslerini duyarken, Hoseok Jimin'in koltuk altına almış, kütüphaneden çıkmaya koyulmuşlardı.
"Susun!~"
İkili, sarışının durumuna kahkahalar atarak gülüp kütüphaneden çıkarken, arkalarında baştan beri olay anında olup gören üçlü arkadaş grubunu, Taehyung, Yoongi ve Namjoon'u arkada bıraktıklarını bilmiyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇAPKINKOLİK - TEXTİNG
Novela JuvenilAzgın bir femboy ve azgın bir playboy aynı okulda olursa.. Texting Düzyazı Semekook Ukemin