✐50✐

150 22 0
                                    

Jungkook:
Neden bahsediyorsunuz?

Yoongi Hyung:
Anlamaman şaşırtıcı

Taehyung:
Kanka..
Çok belli oluyordu
:/

Namjoon Hyung:
Bak
Aşık olmama olayını bir kenara bırak
Hoşlanman,
Sevmen gayet doğal
Jimin sevilmeyecek bir çocuk değil
Görüldü
Bak kardeşim
Bu ne senin nede onun suçu değil

Jungkook:
Yazıyor...
Yazıyor...

Taehyung:
Bro Jimin hayatına girdiğinden beri
Sürekli onu konuşuyorsun

Yoongi Hyung:
Başka bir şey konuşmuyorsun
Şuan bu kadar kudurmanın sebebi de
Kıskanman

Taehyung:
Yok niye böyle yaptı
Yok şu şekilde davrandı
Sürekli Jimin Jimin Jimin!

Namjoon Hyung:
Bunu sana sadece kabullenmen için söylüyoruz
Karşılıklı olmayabilir
Önüne bakmaya devam edeceksin
Yazıyor...

Jungkook:
Ben
Yazıyor...
Yazıyor...
Gay değilim

Yoongi Hyung:
Ben bu çocuğu
Sikicem
Çok fazla gerizekalı

Namjoon Hyung:
Yoongi üstüne gitme
Kendini keşfetmesi gerekiyor

Taehyung:
Jungkook Jungkook!
Şöyle düşün
Kkkkkkkkkkkkkkkk
O kadar kızla yatıp
Bir erkekle yattığında dakikasında aşık olman..
Çok komik
Kkkkkkkkkkkkkkkkkkk
Görüldü

Jungkook:
-Çevrimdışı-

Taehyung:
Komik değil miydi anlamadım

Yoongi Hyung:
Ben uyuyorum
Mukayit olun ona
-Çevrimdışı-

Namjoon Hyung:
Bırakın yalnız kalsın
Karışmayalım
Direk kabullenemeyecektir

-

Birasından bir yudum daha aldı, esmer çocuk. Kolundaki saate baktı. Gece dört sularıydı. Hava soğuktu ve bir an önce eve gitmesi lazımdı.

Sokaklarda gezdi, evin yolunu tutarak. İçkisinden bir yudum daha aldı. Düşüncelerden kurtulmak için içmişti fakat pek bir faydası olmamıştı. Sarı... Ah, her şey onunla başlamıştı. Hala saçma buluyordu. Hadi ama, ona aşık olması imkansız gibi bir şeydi!

Fakat koltuğunda uyurken veya yanında kestirirken ne kadar masum durduğu aklına gelmişti. Yatağa sarkan etli dudakları, minik burnu ve yanakları...

İçkisinden bir yudum daha aldı. Evine geldiğini fark ettiği an cebinden anahtarı çıkarttı. Deliğini bulduğu an çevirdi. Biraz kafası güzeldi. İçeri girdiği an gördüğü manzara ile duraksadı. Fakat buna çok alıştığından ifadesizce merdivene yönelmişti.

Yabancı adam ve annesi çıplak vücutlarını kapatmak için kıyafetlerini panikle alırken, koltuktan kalkmaya çalışıyorlardı. Jungkook ise annesinin başka adamlarla yatmasına çoktan alışmıştı. Bir şey hissetmiyordu.

Merdivenlerden çıkan çocuk kolundan tutulması ile arkasına döndü. Yabancı adam çoktan giyinmiş olmalıydı.

"Nereden geliyorsun? Eve gelmeyeceksin sandık."

Jungkook bir kolundaki ele, bir tutan kişiye baktı. Bu kim olduğunu sanıyordu? İfadesizce cevap verdi soğukkanlıkla.

"Neyim olarak bunu soruyorsun?"

Adam kendini toparlamaya çalışarak kolunu bıraktı.

"Bak Jungkook, seni anlıyorum. Fakat annenle birbirimize aşı-"

"Ne aşkı? Annemin birlikte olduğu onuncu erkek falansın. Kendini bir yere konumlandırma."

Adam duyduğu cümle ile üzerine yürürken annesi çoktan ileri atılmış, adamın önüne geçmişti.

"Jungkook, seni bir daha uyarmayacağım!"

Annesinin dağılmış kırmızı rujuna baktı. Ondan iğreniyordu dese yalan olmazdı.

"Umursuyor muyum sence? Anne, seni ne zaman umursamamaya başladım biliyor musun?"

Annesi ve adam soğukkanlı çocuğa garip bakışlarla süzüyordu. Korkunç bir tipti.

"Biri bana 'Orospu Çocuğu' dediğinde hakaret olarak algılamadığımda..."

Bu cümle üzerine yanağına yediği tokatın sıcaklığını hissetmişti Jungkook. Annesi öfkeyle kapıyı gösterdi.

"Siktir git bu evden! Ne bok yersen ye!"

Jungkook umursamayarak bir annesine, bir adama bakmıştı çıkışa yönelirken. Kapıyı açıp soğuk sokakla yeniden buluştuğunda aklında sadece iki kişi vardı. Çok özlediği ölmüş babası ve aşık olduğunu kabullendiği biricik Jimin'iydi.

ÇAPKINKOLİK - TEXTİNGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin