Merhaba arkadaşlar. Bölüm biraz geç oldu, kusura bakmayın. Kitap hakkındaki düşüncelerinizi yazıp votelerseniz sevinirim, seviliyorsunuuz :)
Yolun sonuna gelmiş bulunmaktaydım. Ne yapacağım diye düşündüğüm şehirde ne yapacağıma bile karar verememiştim. Canlı müzik olmasaydı o gün, Görkem de olmayacaktı. Arda olmasaydı, Görkem gene olmayacaktı. Mimar olmasaydım, Görkem gene olmayacaktı. Ama en önemlisi ona taviz vermeseydim Görkem kesinlikle olmayacaktı. Tüm şu yaşadıklarım da en tuhaf olan da pişman değildim. Ne Ardadan, ne mimarlıktan, ne Istanbuldan ne de Görkemden.
Ben onun iyi yönü olduğunu beni yurda bıraktığı gün anlamıştım. O yalnız, savunmasız bir çocuktu. Sevilmeye muhtaç bir çocuk. Gözlerin de kimsenin ona uygulamadığı ilgiyi uygulamamı istiyordu. Hayatında kim olduğu, ne olduğu ya da ailesi hakkında hiçbir şey bilmiyordum. Ama onu biliyordum. İçinin güzelliğini biliyordum. Şuan onun yüzünden kaçırılıyordum, nedenini bilmeden. Beni kurtarır mı, umursar mı? Bilmeden..
Kaç saattir kesintisiz ağlıyordum bilmiyorum ama gözlerimin kızardığına yemin edebilirdim. Etrafı bir sürü ağaçlık olan bir yazlık evdeydim. Karşımda sakalı ve bıyığı birleşmiş esmer tenli bir adam. Yan koltuklarımda oturan iki genç ve elimdeki ipler..
Burda da yalnızdım,güçsüz ve savunmasız. Trabzonluydum, tek derdim annemi ve babamı mutlu bir aile tablosuna sokmaktı. Çünkü biz hiç o anlatılacak ailelerden olmamıştık ama olmalıydık. Tek eğlencem Trabzondan denizi seyrettiğim özel yerimdi. Tek aşkım Galatasaraydı. Ilk sevgilim Arda..
Açık uzun kahverengi saçlarım ve yeşil gözlerimle normal derece güzel olan biriydim. Basittim, sıradan.."Anlat bakalım Asiye.. Görkemle ne kadar yakınsınız?" Kaçıncı sorusu ve gene cevap vermiyordum. Gene ağlıyordum.
"Asiye! Buraya gelmezse sana zarar vereceğimizi biliyorsun değil mi?" Hıçkırıklarımın ardı arkası kesilmezken artık konuşmam gerektiğine karar verdim.
"Hiçbir şey bilmiyorum." Adam seslice oflarken artık sıkılmış olmalıydı.
"Asiye sekreterisin! Nasıl bilmem! " nefes verdi. " Tamam soru cevap yapıyoruz, cevap vermediğin her soru başına seni öperim."
Duyduklarımla ağlamam artarken bana dokunmasını istemiyordum. Ama Görkem gelmezse sonum buydu, kirlenmek.
"Evet şimdi ilk sorumu soruyorum. Direk cevap istiyorum yoksa ne olacağını söyledim. " Düşünür gibi yaparak devam etti. " Ihaleden haberin var mı?"
"Hayır." Kafasını aşağı yukarı salladı.
"Ne zamandır iştesin?"
" 2 gündür." Adam duyduğuyla ellerini sıkarken sinirle konuştu. " Lan biz iki günlük kızla mı ihaleden geri çekeceğiz Görkem'i ! Iyi bok yemişiz !" Sandalyeye hızla vurarken ağlamalarım şiddetlenmişti. Iki günlük kızım sonuçta , herkes bunu biliyordu.
Karşımdaki adam sinirle kalkarak yukarı kata çıktı. Sağ yanımdaki oturan sarışın genç sanki hiçbir şey olmuyormuş gibi kahvesini yudumluyordu. Bana acıyarak bakan biri yoktu. Yardım edecek biriside. Sol yanımda oturan çocuk karşıma oturmuştu bu seferde. Kısık sesle konuşuyordu.
"Sana zarar vermeyeceğim, lütfen korkma. Biz kötü biri değiliz ya da psikopat falan." Nefes aldı. " Ama yanında çalıştığın Görkem.. İşte o senin için en kötü kişilerden."
O öyle biri değildi. Her ne kadar başıma kötü şeyleri o açsa da o iyiydi. Beni korurdu.
Bağırarak konuşuyordum. " O kötü biri değil, lanet olasıca.. o kötü biri değil.." Ağlamalarım git gide artarken karşımdaki adam iyice üstüme gelmeye çalışmıştı. O kötü biri olamazdı ki, kötü olan birisi bana bunca kötülüğü yaptıktan sonra yine kötülük yapardı, o gibi yardım etmezdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜNEŞİM #Wattys2015
Ficção AdolescenteTrabzondan Istanbul'a gelişim üniversite heyecanıyla doluydu. Peki ya burdan gidişim niye bu kadar acıtıyordu canımı? Ondan zorunlu olarak ayrıldığım için miydi? Yoksa bir daha göremem korkusu muydu? Son kez bakıyordum belki de ona bu yüzden yüzünün...