''Asiye kalk kızım, hadi uyan sadece rüyaydı. ''
Kaç saattir annem tarafından dürtüldüğümü bilmiyorum ama kolumun acımasından anlaşılıyor ki baya olmuş. Kabuslarım arttıkça annemin üniversite yollarına tek başıma göndermesi hiç içine sinmeyen bir durumdu.
" Annecim, iyiyim ben. " kabuslarıma neden olan şey neydi bilmiyorum ama her seferinde elinde tuttuğu gitarla gözlerimin içine bakan bir çift göz ve hep aynı kelime 'bana aittin' .. Yüzünü bile seçemediğim birinin beni bu denli kabuslara itmesi bana saçma geliyordu. "Gene mi aynı rüya Asiyem." Ah.. annemin endişesi beni rüyadan daha çok korkutuyordu.
" Anne bir şeyim yok cidden. Aynı rüya ama beni korkutmuyor ki sadece sayıklatıyor.""Ne bileyim be kızım sen rüyanda o sesleri çıkartınca ben korkuyorum. Gitme bir hafta daha kal Trabzon da ha olmaz mı? " Annem İstanbulda üniversiteyi kazandığımdan beri yanında olmadığım için ayrı bir üzgündü. Babam ise klasik bir Karadeniz erkeği olarak bana hiçbir zaman duygularını belli etmezdi. Kurban bayramı tatiline gelmiştim ve 1 hafta sonra vizelerim başlayacaktı. Geç gitmem olanaksızdı.
" Anne sınavlarım başlayacak biliyorsun. Hem bak ben iyiyim." deyip var gücümle anneme sarıldım. Aslında buruk olan kalbimin içini annemin bilmesine gerek yoktu. O beni hep güçlü bilmeliydi..
* * *
Kalkalı iki saate yakın olmasına rağmen hala aşağıya inememiştim. Ilk gidişimde 2 hafta sonra tekrar Trabzon'a geleceğim diye küçük çanta hazırlamıştım ama şimdi koca bavulu hazırlıyordum.
Açıkçası çok süslü biri olduğum söylenemezdi ama üniversitede kendine bakmak birazda şart gibi duruyordu. Yaşadığım şeylerden, çevremden oldukça farklıydı Istanbul. Bende farklıydım üstelik. Alışmam uzun sürebilirdi Ada ve Melekle tanışmasaydım. Ama ikisi birbirinden iyi Istanbul'un gelirli ailelerin kızlarıydı. Bunu sonradan öğrenmiştim ve şaşırmıştım çünkü hiçte öyle varlıklı şımarık ,sevimsiz insanlar değillerdi.
" Kızım hazırlandın mı baban bekliyor arabada?"
Ah bir de babamın beni otobüslere bırakmayıp Istanbul'a kendi arabamızla götürmesi vardı.
"Geldim anne, hazırım."
***
Yolculuk boyunca babamla pek konuşmadık. Babam sinirli ,agresif ama bir o kadarda yumuşak kalpli bir adamdır. Ve bir o kadarda disiplinli. Universite de bile ev de kalmama izin vermemişti. Devlet yurduna kayıt yaptırmıştı. Gerçi ben Trabzonda çok gezen biri değildim zaten bu koca şehiri bir yurdada sığdırabilirdim. Ah şehir demişken kızlara haber versem iyi olacaktı. Ada'yı aramak şu an için daha mantıklı geldi. Melek kesin dışardadır çünkü.
" Alo Ada?"
" Asimm benim napıyorsun hiç aramadın bayramda mesajda attım ama geri dönmedin." Bu kadar sıcak olan kişilere bile soğuk tavırlarımdan beter bir şey var mıydı acaba?
Bu huyumdan nefret ediyordum." Biliyorsun orası burdaki hayatım gibi değil Ada. Babam çok telefonla oynamama falan pek sıcak bakmıyor hem misafir falanda çoktu bayram telaşı anlayacağın."
" Anlıyorum Asim ama bu burda öyle olacağın anlamına gelmiyor yarın okuldan sonra hazırlanıp canlı müziğe gideceğiz. Itiraz istemem hadi öptüm yarın görüşürüzz."
Benim gibi birinin arkadaşlarının bu denli gezgin olması komiğime gitmiyor değildi.
***
Yurdum kampüse yakın olduğu için ben geleli çok olmuştu ama kızlar hala ortalarda yoktu. Kolumdan dürtülmemle tam anlamıyla feleğim döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜNEŞİM #Wattys2015
Teen FictionTrabzondan Istanbul'a gelişim üniversite heyecanıyla doluydu. Peki ya burdan gidişim niye bu kadar acıtıyordu canımı? Ondan zorunlu olarak ayrıldığım için miydi? Yoksa bir daha göremem korkusu muydu? Son kez bakıyordum belki de ona bu yüzden yüzünün...