Alarm sesinden nefret ediyordum. Kaç saattir ertelediğim halde niye çalıyorsun ki? Iyice kafayı yemiştim heralde, o alarmı ben kurmuyomuşum gibi söylenmeye başladım. Dün çocuğun pis ukalağına dayanamayıp direk kızları gitmeye zorlamıştım.
Öğrenmesemde olurdu neden sorduğunu. Yurttan hemen çıkmam benim adıma daha iyiydi çünkü odadaki kızların ders saatine daha vardı ve uyanırlarsa beni linç edebilirlerdi. Kot pantolon üstüne tişörtümü giyip çıkmıştım. Saçlarım dünden maşalıydı makyaj yapmayada bence gerek yoktu.
***
Sınıfa oturmuş kızları bekliyordum. Bir kere erken gelseler şaşardım doğrusu. En iyisi kantine gidip kahve almak. Koridordan ilerlerken gözlerim Arda'yı arıyordu ama oda ortalarda yoktu.
"Bir kahve alabilir miyim lütfen?"
Kantine ikinci veya üçüncü uğrayışımdı herhalde, kadının garip garip bakması normal."Banada ordan bir kahve."
Bu ses. Tabikide Arda.
" Napıyorsun bakalım Asiye Hanım?"
Ben onu ararken o karşıma çıkıyordu." Kahve içiyorum Arda Bey siz?" Onu taklit etmem sonucu ikimizde birbirimize bakıp güldük. Gözlerinin içi gülen bir adam görüyordum ben, babam ve dünkü çocuğa nazaran. Bu çok güzel bir şeydi.
" Bende kahve içiyorum ama bak bu olmadı böyle. Bu akşam dışarıda içelim kahvelerimizi ha ne dersin?"
"Şey.. Bilemedim ki olur mu?"
" Olur niye olmasın. Akşam nerden alayım seni? "
Bana biri akşam dışarı çıkmayı teklif edecek dese ona ne tarafımla gülceğimi iyi biliyordum ama şu an gerçekten de onunla akşam çıkacaktım. Belli etme Asiye belli etme.
"Kampüsün giriş kapısından alabilirsin. Kampüsteki yurtta kalıyorumda."
" Anladım. Akşam 7'de o zaman. Hadi kaçtım ben."
***
" Nee? Asiye sen o çocuktan hoşlanıyorsun ha inanmam."
Ada'ya bunu söylediğimden beri her dakika tekrar bana soruyordu. Beni hazırlamaları gerekiyordu ama ikiside olayın şokuyla kımıldamıyorlardı bile.
" Evet Adacım ama acele etseniz diyorum saat 5 oldu. 7'de randevum. Hadi artık başlayın hazırlamaya."
" Tamam tamam. Iş bizde şimdi sen kendini bize bırak ve sonra aynaların çatlamasını gör."
***
Iki saat boyunca Melek saçımı Ada makyajımı ve sonundada ikisi bir elbise seçimi yapmışlardı. Elbise giymem diye tuttursamda Ardayla ilk dışarı çıkışımızdı ve ben çok güzel olmak istiyordum. Beyaz dizimin üstünde tek omuzlu elbise ve altınada elbisenin kemerindeki altın sarısı hafif topuklu. Aynada kendime baktığımda kesinlikle bunun ben olmadığını biliyordum ama bugünlük katlanacaktım.
Hah işte Arda da arabasıyla gelmişti.
Arabadan inişi bile ayrı bir güzeldi." Aa-siye, bu sen misin? " Saç ve makyajın insanı çok değiştirdiğini hepimiz biliyorduk zaten.
Ona tatlı sandığım gülümsememi gönderdikten sonra arabanın kapısını açarak " Buyrun majesteleri. " dedi.
Bende sürücü koltuğunun yanındaki yerimi aldım.***
Ben düzgün bir cafe gibi bir yer beklerken Arda beni bara getirmişti. Daha önce bilmediğim, görmediğim mekanda napmam gerektiğini bilmiyordum ama bildigim bir şey vardı oda ağzıma içki koymamak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜNEŞİM #Wattys2015
Teen FictionTrabzondan Istanbul'a gelişim üniversite heyecanıyla doluydu. Peki ya burdan gidişim niye bu kadar acıtıyordu canımı? Ondan zorunlu olarak ayrıldığım için miydi? Yoksa bir daha göremem korkusu muydu? Son kez bakıyordum belki de ona bu yüzden yüzünün...