14.Bölüm

227 56 63
                                    

Multimedia; Yılbaşı günü Asiye Yıldırım.

Adımı o ses tonuyla nasıl bu kadar güzel söylediğini düşünürken gözleri hala bendeydi. Ağzımı açmış Görkem diye ona sarılacakken sesle irkildim.

"Gelen kimmiş aşkım?" Görkem gelen kişiye kafasını çevirmezken benim tüm odak noktam ondaydı. Sarışın, mavi gözleri olan Görkem'e layık o kızdaydı. Görkem'in sevgilisinde. Benim diğer yarımın diğer yarısında..

Beynim,kalbim aynı anda çıkarcasına canımı yakarken bu sefer ağlamamayı kendime emir bildim. Bu sefer karşısında acı çeken, o savunmasız kızı göremeyecekti. Istediğim şey kendime bu kadar zor gelmemeliydi. Gözlerim buna dayanabilirdi. Yıllarca kimsenin karşısında ağlamamıştım, acımı hep gizlemiştim. Yine yapabilirdim.

Görkem hala bendeyken, kızdan gözlerimi alıp ona döndüm. Gözlerim belki sulanmıştı, belkide yüzüm kızarmıştı. Ama bu ona yenileceğim anlamına gelmiyordu. Tekrar kıza dönerek o tok ve kendinden emin ses tonumla konuşmaya başladım.

"Ben Asiye, Birkan'ın sevgilisinin arkadaşı. Sorduğunuz kişiyi ben bile tanımıyorum. Onun beni tanıması imkansız yani."

Görkem'i iyi tanıdım şu zamana kadar. Sinirlenmelerini çok yaşadım. Bana sinir oldu diye yapmadığı şey kalmamıştı. O yüzdendi belkide şuan ki kasılan çenesinin, kısılmış gözlerinin, sıkılmış ellerinin anlamının sinir olduğunu bilişim..

"Tamam Asiyecim gir içeri, soğukta durma." Görkem hala sabitlenmiş karşımda dururken geçmek için bir adım attım. Ama milim kımıldamadı. Aramızda bir santim varken onu itip geçmek vardı ama o bu meydan okuyuşumu hak ediyordu.

"Çekilsene aşkım, kız geçsin içeri. Bende içeriye dönüyorum sende gel hadi, Oktaylara ayıp oldu bıraktık yalnız." diyerek Görkem'e baktı ama o kendini oynatmıyordu. Ceyda da bu harekete karşılık içeriye girmişti. Hala aramızda bir santim varken, en güçlü duran duruşumla karşısındaydım. Ne kadar kalbim paramparça olsa da. Hala kendini oynatmazken biraz daha yaklaştım ona. Gözleri dudağıma kayarken sinsice sırıttım.

"Çekilsene aşkı, yoksa bu kadar insan önünde beni mi öpeceksin?"

***

O cümlemden sonra Görkem'i itip lavaboya gitmiştim ve gözümden bir iki damla gözyaşını akıtmıştım. O benim canımı nasıl yakıyorsa benimde onu yakmam gerekiyordu. Nasıl olacağı hakkında fikrim yoktu, ben bu kadar güçsüzken..

Koskocaman salonu olan bu yerde lüks koltuklar da oturuyorduk. Birkan'ın öldürücü bakışları hala üzerimdeyken bende ona karşılık veriyordum. Melek ise aramızı düzeltmeye çalışıyordu. Ada da Oktay denen çocukla muhabbet ediyordu. Ben ise yanımda Arda ile muhabbet etmeye çalışıyordum. Daha çok zorla oluyordu çünkü ona baktıkça Görkem'i hatırlıyordum. Hatırlamamam kişiyi, ona bakınca resmen yaşıyordum. Ama Ada sağolsun münasebetsizi sinir etmek için Arda'yı çağırmış. Kesinlikle Arda böyle bir şeyi hak etmiyordu. O hep beni seven, masum olarak kalacaktı bende, kıskandırılmaya mahkum biri değil.

"Ee gençler bir şeyler yapalım? Hepimiz ayrı ayrı takılıyoruz olmuyor böyle. Yılbaşına daha üç saatimiz varken bir de." Dedi Oktay. Uzun boylu, esmer bir çocuktu. Görkem ve Birkan'ın yakın arkadaşlarındanmış. Ceyda da onların arkadaşı. Dördü birden zengin, çocukluk arkadaşları.

"Bencede ya, oyun oynayalım. Içki içe içe yılbaşına ayık giremeyeceğiz valla." Dedi onların grubundan bir çocuk.

"Görkem nerde Ceyda? Çağırda bir şeyler yapalım." Dedi Birkan. Gözlerimin içine baka baka. Bense gayet normal davranmaya çalışıyordum, şuan.

GÜNEŞİM  #Wattys2015Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin