12.Bölüm

244 84 58
                                    

Multimedia; Görkem Arslan.

Annemin kokusu her zaman dertlerime deva olmuştur. Ilkokulda düşük not aldığımda ağlayıp eve gelen o inek öğrencilerdendim, bu yüzden eve geldiğimde annemin kokusunu içime çekip ağlardım. Şimdide yaptığım tek şey buydu. Birnevi gökyüzünü seyretmekti bu koku. Sonsuzluğu kokluyordun, huzuru..

Melek iki gün kalmış ve Istanbul'a geri dönmüştü. Trabzon'a geldiğimden beri evden misafir eksik olmuyordu. Bana geçmiş olsun ziyaretleri bitmiyordu yani. Hastalık herkesi değiştirirmiş herhalde babamı bile değiştirdiğine göre. Çünkü geldiğimden beri ne yemek seviyorsam onları eve getiriyor, halimi hatrımı soruyor, başımı okşuyor, ben yanındayım diyordu. Babam bana hiç tek evlat muamelesi yapıp şımartmamıştı, pek sevdiğinide düşünmemiştim beni. Bu yüzden bir gün okulda babana şiir yaz dediklerinde pek sevgi dolu sözcükler kullanamamıştım. Ama ben onun bu sert tavrını Karadenizli olmasına bağlıyordum. Sonuçta onların bir kuralı vardı. Karadeniz erkeği güçlüdür..

Geleli bir hafta olmuş ve bu süre zarfında sadece evde durmuştum. Evden çıkmaya pek halim yoktu. Ama bugün Adaların ayarladığı özel doktorumun yanına gidecektim. Ve iyileşmek için elimden geleni yapacaktım!

Özel bir hastanenin önüne gelmiş annemle içeriye giriyorduk. Kapının önüne geldiğimde, isminin yazılı olduğu kartta kapının üzerinde asılıydı. Cenk Oğuz. Kapıyı tıklayarak içeriye geçtik. Ben şahsen yaşlı birini beklerken oldukça genç bir doktor karşımda belirmişti. Açıkçası şaşkınlığımızı annemle gizleyememiştik. Kahverengi gözlü, uzun boylu ve esmer teniyle kusursuz görünüyordu.

"Hoşgeldiniz Asiyecim ben Cenk Oğuz, özel muayene doktorun. Gereken tetkikleri,iyileşme sürecini birlikte geçireceğiz." Olduğunca içten gülümsemeyle konuşuyordu. Annem ise odanın içindeki sandalyenin orda oturuyordu. Doktorum ise masasının başında ayakta bende onun tam karşısında ayaktaydım.

"Memnun oldum. Bende Asiye Yıldırım."

"Ne zaman benim dediğim oldu ki şimdi olsun Görkem Arslan."

"Aferin öğrenmişsin Asiye Yıldırım." Konuşma resmen kulağımda yankılanıyordu. Unutmaya çalıştıkça aklıma gelip, kalbimi esir alıyordu. Doktorun karşısında yüzüm düşmüş vaziyette Görkem'i düşünüyordum. Hadi ama söz vermiştim kendime, iyileşme evresinde onu düşünmek, onla konuşmak yoktu.

"Asiye duyuyor musun beni?" Kolumdan dürtülmemle kendime geldim. Doktor bir şeyler soruyordu.

"Efendim, anlayamadım?" Sessiz bir gülümsemeyle karşılık verdi ve yanağındaki o küçük gamze belirdi. Gamzesi olan insanlar hep gülmeliydi, sanırım doktorda bunu bilip bunu uyguluyordu.

"Oturabilirsin dedim Asiyecim, bu gün tedaviye başlamayacağım, yarın olsun diye düşündüm." Içimde burukluk vardı ama bunu daha hiç kimseye hissettirmemiştim. Anne ve babamın yanındaydım bu bir sevinçti peki kalbimin yarısı neredeydi. Işte onu bilmiyordum. Bu yüzden sahte gülümsememden taktım yine suratıma ve öyle konuştum doktorla. Her şey onun içindi, Görkem Arslan için.

2 ay sonra

"Nasılsın bakalım Karadenizli Asim." Ada her gün arayıp halimi hatrımı soruyordu ve bıkmadan Karadenizliyi de başına ekliyordu.

"Iyiyim Kara Ada'm sen nasılsın, konuşmayalı ne kadarda uzun olmuş değil mi?" Hoparlöre attığı kahkahayla telefonu kendimden uzaklaşırmıştım. Sanki espri yapmışım gibi kahkahalar atıyordu.

"Ay-ay ko-nuşa-mıcam sanı-rım." Bir adet kahkaha daha attı. "Sen ne dedin biraz önce ay dur." Bir adet daha attı. "Sen Karadenizli ben Kara ha ay çok iyiymiş ben bunu niye önceden düşünmedim ki." Anlaşılan Ada'nın saçmalama zamanı gelmişti.

GÜNEŞİM  #Wattys2015Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin