19.MEZAR

4 2 0
                                    

5 ay sonra:

Mezara doğru yürüdüm.Onun mezarına doğru bir kaç adım attığımda elimle toprağına elledim.

"Aksel."dedim ruhsuzca. "Niye gittin?Beni neden bıraktın böyle.Bak halime.Bak bana.Ne kadar da ruhsuz görünüyorum değil mi? Ölmüş gibi.Sen beni bırakıp gitmiş olabilirsin ama ben seni bırakamıyorum.Senin ölünü bile bırakamıyorum.Bunu haketmedin.Hemde hiç."

Aradan koca 5 ay geçmişti ve o 5 ay onsuz geçmişti.Aksel yoktu.Artık gitmişti ve bir daha asla gelmeyecekti.

"Umarım orda yaşadığın gibi burada da o haksızlıkları yaşamıyorsundur.Eğer orada mutluysan bil ki ben de mutluyum."

Gözümden bir damla yaş düştüğünde elimle serçe sildim.

"Sen gittiğinden beri yemek yiyemiyor, uyuyamıyorum.Çünkü ben seninle uyumak seninle yemek yemek istiyorum.

"Aksel ben sensiz yaşamak istemiyorum.Lütfen yeniden doğ.O mezardan çıkıp yanıma gel.Ben seni istiyorum.Ben.Ben sadece seni istiyorum.Nolursun.Seni kimsenin üzmesine izin vermeyeceğim.Ailenin sana yaşattıklarını onlara yaşatacağım." Nefretle bakan gözlerim Aksel'in isminin yazdığı taşı görünce sevgiyle bakmaya başladı.

"Sen diğerlerinden farklısın.Sen diğerlerinden o kadar farklısın ki kime baksam ondan nefret ediyorum.Kimse senin gibi olamıyor.Kimse senin kadar iyi olamıyor.Çocukluğunu yaşayamadığın için çok özür dilerim Aksel.Keşke seninle daha önceden karşılaşsaydık." Aklıma gelen şeyle güldüm.

"Yine saçlarını yıkardım değil mi?" Gözümden düşen damlalar, Aksel'in toprağına düşüyordu.

"Sen bunları yaşamayı haketmiyorsun Aksel.Seni sevmeye bile kıyamazken şimdi soğuk toprakların altında yatıyorsun." Gözlerim dolduğunda daha fazla kendimi tutamayarak ağlamaya başladım.

O kadar derin ağlıyordum ki, bütün mezarlık benim hıçkırıklarımla çalkalanıyordu.Fakat o gün ki gibi kimse dönüp bakmıyordu bile.

Gerçekten bu dünya bu kadar kötü müydü?

O gün bunu gören insanlar ambulansı arasalardı Aksel kurtulacaktı.

"Benim suçum.Hepsi benim suçum."derken biraz daha hıçkırdım. "Sana dışarı çıkalım dememeliydim.Aksel özür dilerim." Gözlerimdeki yaşları ellerimle silerken gözlerimi kapattım.

Fakat duyduğum nefes sesleri gözlerimi açmamı sağladı.Arkamda biri vardı.

Hızla arkama döndüğümde kalbime giren bıçakla nefesim kesildi.Bu Aksel'di.Beni bıçaklamıştı.Aynı babası gibi beni öldürüyordu.

Ağzımdan tek bir kelime döküldü.

"Yaşıyorsun."

Ölüyorken bile düşündüğüm tek şey buydu.

Acıyla bağırdığımda hızla yerimden kalktım.

Hızlı hızlı nefes alıp veriyorken alnımdaki terleri sildim.

Elimin üstüne baktığımda gördüğüm iğne, öğürmeme sebep ölüyorken duyduğum hastane kokusu beni rahatsız ediyordu.

Öksürdüğümde içeri hemşire girdi.

Aklıma gelen şeyle göğsüm hızla inip kalkarken hemşireye o soruyu sordum.

"B-benim yanımda bir çocuk da geldi mi hastaneye?"

Hemşire bana baktı.

Gördüğüm rüya aklımın onun ölmüş olması ihtimaline kayarken, ölmemiş olmasını diledim.

"Aksel adında bir çocuk mu?"

Yutkunduğumda korkuyordum.Ben korktuğumu anlıyordum.Çok korkuyordum.Onun ölmüş olmasından ölümüne korkuyordum.

Hemşire biraz daha suratıma baktıktan sonra gülümseyerek "merak etme, yaşıyor.Sadece ağır yaralıydı.Kan lazımdı.Onu da sen mışıl mışıl uyurken hallettiler." Dediğinde rahat bir nefes verdim.

O, ölümle savaşmış ve hayata tutunmayı başarmıştı.

Yerimden kalkmaya yeltendiğimde hemşire kolumdan tutarak beni durdurdu.

"Başın tekrar dönebilir.Kalkmamalısın."

Üzüntümü ondan çıkardığımı bile bile sinirle hemşireye baktım.

"Benim başım dönse ne olacak? Aksel orada acı çekerken benim başım dönüyor diye ölecek değilim!" Ayağa kalktığımda hiçbir şey yapmadı.

"202. Odada." Ona dönerek baktığımda kafamı salladım aynı zamanda ise gülümsedim.

"Teşekkür ederim."

202. Odanın kapısının önüne geldiğimde yutkunarak adımlarımı durdurdum.

Aksel'i görmek istiyordum fakat bir yandan da görmek istemiyordum.

Onun bıçaklanmasının en büyük sebeplerindendim ben.Ya beni istemezse? O zaman ne olacaktı?

Kendimi cesaretlendirerek kapı kolunu kavradım ve hızla açtığımda yatakta yatan Aksel'i görmemle gözlerim doldu.

Yavaşça bakışları bana döndüğünde, gözlerinde sevgi gördüm.Bu beni bir nebze de olsa rahatlatıyorken yanına doğru ilerledim.

"Aksel.."

Bakışları hüzünlüydü fakat bana sevgi dolu bakıyordu.

"Seni.." dedim gözlerim dolarken "Aksel seni çok özledim." Ona sarıldığımda elleri havada kalmıştı.Şaşırdığını biliyordum.

Sonrasında ise elleri yavaşça belimi sardı.

"Bı gün gideceğimi söyledin.Seni bırakacağımı söyledin değil mi?" Ses gelmediğinde devam ettim.

"Ama ben burdayım.Gitmeyeceğim Aksel.Ben seni bırakamam.Bunu istesem de yapamam.Çünkü.." sustuğumda geriye çekildim ve gözlerinin içine baktım.

"Çünkü seni çok seviyorum.Ben seni çok seviyorum.Yemin ederim ki böyle.Buna şüphen olabilir.Hayat sana hiç gülmedi.Hemde hiç.Ama bak hayat sana bir güneş ışığı tutmuş.Yolunu bulman için." Kendimi gösterdiğimde gözlerinin dolduğunu gördüm.

İlk defa oluyordu bu.Onun dolmuş gözlerini ilk defa görüyordum ve bundan nefret ettim.Onun üzüntüsünü görmekten nefret ettim.

Eli yavaşça yüzüme doğru ilerlediğinde gözyaşlarımı başparmağıyla sildi.

"Ağlamanı sevmiyorum.Ağlamak sana hiç yakışmıyor.Gülen yüzünün solmasından nefret ediyorum." Söylediği tek şey bunlardı.Bunca şey yaşamıştı fakat o hala benim gözyaşlarımı düşünüyordu.O benim üzülmemden nefret ediyordu.Tıpkı onun gözlerinde gördüğüm acı gibiydi.

Acı çekiyordu.O bunu belli etmiyordu.Herkes gibi benimde anlamayacağımı düşünüyordu fakat onu en iyi ben anlıyordum.

"Seni anlamayacağımı düşünüyorsun.Hep de böyle düşünüyordun.Bana belli etmediğini sanıyorsun ama ben gözlerindeki o acıyı bile farkedecek kadar seni çok seviyorum!" Söylediklerim beni kendisine çekerek öpmesiyle sonlandığında şaşkınca ona bakıyordum.

"Güneş.." dedi fısıltıyla.

Şok içinde dediğim "hım?" Aksel'e benzemeye başladığımın göstergesiydi.

"Ben sanırım sana aşık oldum." Söyledikleri şaşkınlığımı ikiye katlarken konuşmaya devam etti.

"Annemden sonra kimseyi sevememişken sen tam buradasın.Seni tam burama koydum Güneş." Kalbini gösteriyordu.O benim için kalbini gösteriyordu.Ben onun tam kalbindeydim..

"Aksel.."

"İsmim bile ağzından çıktığında, kalbimin ne kadar hızlı attığını biliyor musun? Acaba kalbimin bu kadar hızlı attığını duyuyor mudur? diyerek kafayı yedim ben.Duygularımı saklamaya çalıştığım her an, biraz daha aşık oldum sana.."

Duyduğum şeyler gözlerimin dolmasını sağlıyorken yüzümdeki gülümsemeyi silemiyordum.

Silmek de istemiyordum..

NÖTRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin