Yazarın anlatımıyla:
Aksel, Güneş'in evine geldiğinde hızla kapıya vurdu.
Kapıyı açan kişiyle yutkunmuştu.
"Güneş, iyi misin?" Elinde tuttuğu kağıda baktı.Dna testiydi ve Güneş, ona dağılmış bir şekilde bakıyordu.
Aksel'in babasının ismini biliyordu.Ta ki, onun kendi babası olduğunu öğrenene kadar.
Tuğran'dı.Onun adı, Güneş'in babasının ve Aksel'in yıllardır büyük abi dediği adamın adı, Tuğran'dı.
"Babam.." dedi gözlerinden yaşlar süzülürken.Aksel dayanamayıp Güneş'i kendine doğru çekti ve sarıldı.
Aksel'in cebinden hızla aldığı içki şişesini kafasına dikti.
"Dur." demişti ki, yetişemedi.İçti ve bitirdi.
"Sağlam kafa olmak istemiyorum.Bu gerçekle yüzleşmek istemiyorum.Rn azından şimdilik." Alkolün etkisiyle sendelediğinde Aksel kolunu tuttu.
"İçki içmemeliydin.Hayatında daha önce içtin mi?" Şuan çok saçma bir soru soruyor olabilirdi fakat en azından kafası dağılsın.Düşüncelerini ertelesin istiyordu.Belki de şuan içmesi, onun için en iyisiydi.
Kalbinin ne kadar kırık olduğunu görebiliyordu.
"Bana sinirli misin?" Kahkaha attı.Onun sarhoş hâli Aksel'e çok güzel geliyordu çünkü gülüşü içini ısıtıyordu.Bunu daha önce Güneş'e itiraf edememiş olsa da, o kalbini ısıtıyordu.Annesi onu yetimhaneye bıraktığında sevmemeye yemin etmiş bir kalbi ısırıyordu ve bu Aksel açısından hiç iyi degildi.
Kalbine birini alabileceğini daha önce hiç düşünmemişti fakat Güneş istisnası olacaktı.
"Sana neden kızayım?"
"Belki de gerçek babanla büyüsen, bu kadar üzülmezdin." Onun iyiliği için yaptığı şeye üzülüyordu da fakat en doğrusunun da bu olduğunu biliyordu.
"Burada senin ne suçun var?" Gözleri dolu dolu baktı.Alkolden dolayı ruh hali çabucacık değişiyordu.
"Git!" diyerek Aksel'i ittirdi ve bağırdı.Daha demin sana neden kızayım derken.
Aksel, büyük abiden duyduğu şeyleri Güneş'ten de duymayı bekledi fakat öyle olmadı.
"Sen beni yalnız bıraktın!"
"Yalnız mı bıraktım?" dedi ne dediğini anlamaya çalışıyorken.
"Ben bir aile istemiyordum!" Sanırım bazı şeyleri yavaş yavaş hatırlıyordu.
"Ben seni istiyordum! Gerçek ailemi veya başka bir aileyi istemiyordum! Ben seni istiyordum! Ailem olmanı istiyordum ama sen beni bıraktın!" Aksel yavaşça gözlerini kapattı.
Onun iyiliği için yapmıştı daha küçük bir çocukken ona verilen iki seçeneği seçmekle hükümlüydü.Başka ne yapabilirdi?
Gözünden bir damla yaş düştünde Güneş'in gözü yaşına kaydı.Elini uzatarak gözyaşını sildi ve güldü.
Daha demin ağlıyordu.
"Ama ben sana kıyamam ki?" dedi Aksel'e bir adım daha yaklaşırken. "Beni bıraktığın için sana kızmış olabilirim ama ben seni nasıl üzebilirim ki?" Eli, Aksel'in yüzünde gezindi.
"Küçüktüm.." diye fısıldadı. "Bana sadece iki seçenek sunuldu.Bunlardan birini seçmesem, istediklerini yapacaklardı.Benim yerime sen mutlu ol istedim."
"Hayır Aksel." Gözünden bir damla yaş da ondan döküldü.
"Bunu yapmamalıydın.Benim mutluluğum için kendi mutluluğunu erteleyemezsin."
"Hayır." diyerek kestirip attı. "Anlamsız hayatımdaki tek anlamlı şeydin sen.Kendimi bile sevemiyorken aşk çok anlamlı geldi.O an anladım sana yenildiğimi." Ayıldığında belki bunları hatırlamaz diye böyle konuşuyordu.
"Tabi ki seni düşüneceğim.Başka kimsenin mutluluğu umrumda değil."
Tebessüm etti. "Senin mutluluğunu sağlamak bana düştü o halde."
Aksel'i tutup kendine çekti.
Aksel şaşkınca ona bakarken napacağını anlamış gözlerini kapamıştı fakat o sırada Güneş arkasını dönerek kusmaya başlayınca gözlerini açtı ve yanına giderek saç tutumlarını arkasına çekti.
Kusması bittiğinde Aksel onu eve doğru ilerletti ve banyoya soktu.Ağzını yıkayan Güneş'i öylece seyretti.
Güneş kendini iyi hissedince oturma odasına doğru gidip oturdular.
"Evde kimse yok mu?"
"Hayır."
"Daha iyi misin?"
"Hayır." Derin bir nefes verdi.
Güneş'in öğrendiği şeyler Aksel'in sessizliğe bürünmesini sağlıyordu.
Ona diyecek birşey bulamıyor gibi hissediyor, kendini suçluyordu.
Güneş anlamış olacak ki Aksel'e baktı. "Düşünme." dedi aklından geçenleri anlıyor gibi.
"Böyle şeyler düşünme.Sana kızmıyorum.Nasıl bir hayat yaşadığını biliyorum.Sırf benim iyiliğim için yaptığın şeyler yüzünden sana kızmayacağım.İstesem de bunu yapamam çünkü.-"
Aksel konuşmasına izin vermeden devam etti.Hatırlıyor olabilirdi fakat ona anlatacağı şeyler vardı.
"Annem ve babamla gitmeden önce sana sarılmak istedim." diyerek elini saçlarına götürdü ve aralarından nazikçe geçirdi.
"Kollarımı sana doğru açtığımda bana doğru koştun.İlk defa birinin beni bu denli sevdiğini hissetmiştim fakat bana sarılmadan düştün.Başını çarptın.Benim yüzümdendi.Düşmen benim yüzündendi.Bu yüzden aileni hatırlamıyordun.Yurtta olduğunu hatırlamıyordun.Özür dilerim Güneş iyiliğini istediğim her an, sana zarar verdiğim için."
Kaşlarını çattı Güneş.Aksel ise ona kızacak sandı fakat öyle olmadı.
"Böyle şeyler söylemeye devam etme.Küçükken ne olduğu umrumda değil.Ben o zamanda seni istiyordum.Şimdi de öyle.Sen hariç benim için herşey önemsiz."
Duyduğu şeyler Aksel'in içini rahatlatmaya yetmedi.O hatasını biliyordu.Güneş'e hep zararının dokunduğunu biliyordu bu yüzden sustu.
O, yurttayken verdiği o seçenek yüzünden hep susmuştu.
Güneş'i üzdüğü için hep susmuştu.
Güneş düşündüğü şeyleri tahmin eder gibi elini Aksel'in elinin üstüne koydu.
"Vicdanı olmayanlar asıl kimsesizlerdir Aksel.Ailelerimiz bizi değersiz birşeymişiz gibi yetimhaneye bıraksa da biz hiçbir zaman kimsesiz olduğumuzu hissetmedik.Çünkü birbirimiz için vardık.Kimsesiz olan asıl onlardı.Şu kadar vicdanı olmayan insanlar bizi kimsesiz görmeye hüküm bıraktı.Buna inanmayan sadece ikimizdik.Birbirimizin yanında olan sadece ikimizdik.Bu yüzden kendini suçlamadan önce bir daha düşün."
Sustu ve sonrasında devam etti.
"Bana kimsesiz olmadığımı öğreten sensin Aksel.Ailem beni sevmemiş olsa da, sen beni sevmeyi bildin.Daha önce hiç görmediğin birini sevdin.Kalbinin ne denli güzel olduğunu bilmek istemiyorsun.Kızılacak olan sen değilsin.Onlar.Kendimi bir hiçmişim gibi hissettiğim hayatımda bana umut olduğun için teşekkür ederim." Söylediği şeyler Aksel'in buz tutmuş kalbini eritti.İşte o an, kendini suçlamayı bıraktı.
Güneş onu suçlamıyorken, o da kendini suçlamayı bıraktı.
Çünkü Güneş'le aralarındaki tek mesafe buydu..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NÖTR
Teen FictionGüneş, sınıfa yeni gelen sessiz sakin bir çocuğun hakkında dedikodular duyar. Onun daha önce hiç sevilmediğini duyan Güneş, bunu kabul etmek istemez çünkü bu dünyada sevilmeyecek kimsenin olmadığına inanır. Yanına giderek onunla konuşmaya çalıştığın...