"Bugünlük bu kadar yeterli. İyi iş çıkardınız."
Dans hocasının kalabalık gruba dersin sonunun geldiğini söylediğinde pratik odasını yorgun sesler doldurdu. Kimisi kendini zemine bırakırken eşyalarını toplamaya yetecek gücü olanlar dolaplara yöneldi. Seonghwa aynaya yaslanıp oturmuştu. Bacaklarını uzatıp bir süre nefeslenmek istedi. Günün son dersi olduğu için acelesi yoktu. Direk yurda dönüp uyumak istiyordu.
"Seonghwa, Dans Kültürü dersine girdin mi bu hafta?" Seonghwa başını çevirip yanında oturan San'a baktı. O da kendisi gibi nefes nefeseydi.
"Evet, sen gelmedin, neden?"
San bıkkın bir ses çıkardı. "Oda arkadaşım yüzünden! Sabah dersim var dememe rağmen bütün gece oyun oynadı. Alarmı bile duymamışım. Her neyse, notları bana atabilir misin diye soracaktım. Bayan Jung'ın tekrar anlatacağını sanmıyorum."
Seonghwa başını salladı. "Olur, yurda dönünce atarım." San'la yakın arkadaş olduğu için onunla derslerde çok yardımlaşıyorlardı. San gülümseyip başını onun omzuna yasladı.
Çıkırt!
Seonghwa kamera sesi duyduğunda başını çevirdi. Pratik odasında o, San ve eşyalarını toplayan birkaç kişi dışında kimse yoktu ve hiçbiri onlara bakmıyordu. Kendisine öyle geldiğini sanıp San'a artık çıkmaları gerektiğini söyledi. Onunla kalkıp toparlandılar ve yurtların yolunu tuttular.
"Chris'le nasıl gidiyor? Hala ilgisiz mi sana karşı?"
Seonghwa yüksek sesle iç çekti. Yorgun olduğu için zaten düşük olan omuzları yeri öpmek üzereydi şimdi. "İki haftadır öncekinden de beter. Ders saatlerimiz çakışmıyor bile ama dışarı çıkalım, bana gel, ben geleyim gibi şeyler dediğimde arkadaşlarıyla olduğunu söylüyor. Benim sevgilisi olduğumu unuttuğunu sanıyorum."
"Bunu onunla konuşacağını söylemiştin?" Dedi San üzgün bir sesle. Arkadaşının birinci sınıftan beri devam eden ilişkisi sallantıdaydı. Halbuki kıskanılacak türden bir ilişkileri vardı bu dönem başına kadar.
"Telefonda yapmak istemiyorum ama yan yana zor geliyoruz. Bu gidişle kavga edeceğiz."
"Hwa neden böyle oldu? Sana deli oluyordu."
Seonghwa hah sesi çıkardı dudaklarından gülerek. "Sanırım son kavgamızla alakalı."
"Ha? Kavga mı etmiştiniz? Neden ki?" Dedi San şaşırarak. Onları hiç tartışırken görmemişti. Çok iyi anlaşan çifte bir anda ne oluyordu?
Seonghwa yüzünü buruşturdu hatırladığı kavgayla. "Buna gülmek isteyeceksin. O kadar saçma bir şeyi büyüttü ki sinirimden kavga ettim onunla. Benden bir kadın gibi dans etmeyi kesmemi istedi."
San adımlarını durdurdu. Yüzünde koca bir şaşkınlık vardı. "Sen bunun okulunu okuyorsun?" Dedi saçmalığa gülerek. "Kadın gibi dans etmek de ne demek hem?"
"Dans edeceksem kadın gibi bedenimi kıvırıp sallamamalıymışım."
San kendini tutamadı ve gülmeye başladı tekrar yürürken. Duyduğu en saçma şeydi. "Bale derslerin olduğunu bilmiyor mu?"
"Biliyor!" Dedi Hwa da gülerek. "Neymiş, eşcinsel olmak feminen olmayı gerektirmiyormuş. Bir sanat icra etmek feminenlik oldu."
"Vay be, bu kadar dar görüşlü biri değildi. Ona ne oldu?"
"İnan ben de merak ediyorum."
Çıkırt!
Seonghwa hızlıca arkasını döndü yine duyduğu sesle. Kesinlikle kamera sesiydi. "San duydun mu?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CAMERA FLASH
FanfictionModern Sanat öğrencisi olan Park Seonghwa sevgilisiyle sıkıntılar yaşadığı dönemde izlendiğini hissetmeye başlar. Kendisinin bile bilmediği bir yanının ortaya çıkacağını hiç düşünmez. *** "Seonghwa~" Gözleri parlayarak izledi onu. Nasıl da güzeld...