Hep birlikte yemeğe gittiklerinde ortam bir anda değişti. San ve Wooyoung hemen kaynaşmıştı, sesleri en çok çıkan onlardı. Yunho ise Mingi'ye merak salmıştı. Dans etmek hakkında konuşuyorlardı. Diğer ikili ise... öyle sakin bir sohbetin içindeydiler ki dış dünyadan arınmış gibilerdi. Yan yanalardı ve Seonghwa ona dans videolarını gösterirken Hongjoong da telefonundaki bazı güzel kareleri gösteriyordu. Birbirlerini büyüledikleri bir muhabbetin içindelerdi.
"Bu pek iyi değil ama kendi çabalarımla yaptığım bir hareket. Hocamız beğenmediği için kalmıştım."
"Bu... aslında çok zarif. Konsepti olan bir sahnede merkeze konacak bir görüntü yakalamışsın. Sanırım sizden bunu istemedikleri için kaldın."
"Evet, o zamanki hocam Bayan Lee bunun aşırı olduğunu söylemişti."
"Bence sana yakışmış. Zarafet üzerine yakışıyor."
Seonghwa hafifçe pembeleşen yanaklarını fark etmedi. Hongjoong'layken hep böyle hissediyordu. Hafifçe utanmış ve beğenilmiş. Karnını gıdıklayan tatlı bir his yayılıyordu içinde.
"Başka videolarını ne zaman izleyebilirim?"
Hongjoong bir süre düşündü. Seonghwa onun göstermekten vaz geçtiğini sandı o cevap vermedikçe. "Yenileri koyduğum bellek evde, o belleği veremem ya da direk sana atamam videoları. Bir gün yanımda getirirsem gösteririm."
"Evine de gelebilirim."
"Evime gelmek istediğine emin misin?" Hongjoong'un sesi belli bir manayı barındırırken Hwa yanaklarının yandığını hissediyordu. Öyle kastetmemişti! "S-sadece videolar için."
Hongjoong ona güldüğünde Hwa daha çok utandı. Elindeki telefonu döndürmeye başladığında Hongjoong onu bileğinden yakaladı. "Buraya ne oldu?"
"Ah, şey, alerji." Bağlanma izleri hala geçmemişti, çözmek için o kadar çekiştirirse olacağı buydu.
"Acı verici görünüyor, krem sürdün mü?" Hongjoong parmağını kızarıklığın üzerinde gezdirdiğinde Hwa irkildi. Hafif acı belinden yukarıya bir titreme gönderdiğinde şaşırdı çünkü beklediğinden bariz bir şekilde gerçekleşmişti. Hongjoong bile fark etmişti ve ona endişeli bir ifade ile bakıyordu. "Acıyor mu?"
"H-hayır, acımıyor, ka-kaşınıyor." Dedi ve elini kendine çekti. "Krem yoktu, sürmedim." Bu ufak acının ona bunu yapabileceğini hiç tahmin etmezdi. Başını yana eğdiğinde Hongjoong bu sefer parmağını boynuna dokundurdu. "Burada da var, neye alerjin var senin, ciddi duruyor?"
Hwa elini boynuna kapattı. Hayır, hayır, hayır! İz mi bırakmıştı, nasıl fark etmemişti? Hongjoong yakınında olduğu için mi görüyordu? "B-bilmiyorum, sabah kaşınarak uyandım."
"Belki de çarşaflarını yıkamalısın."
"Evet, öyle yapsam iyi olur."
"Hongjoong hepimizin resmini çek." İkili seslenen Mingi'ye döndü. "Kameran yanında değil mi? Bizi çeksene, hatıra olsun."
"Son günümüz değil aptal."
"Çek işte!" Wooyoung bağırdığında Hongjoong sıkıntıyla oflayıp kalktı. "O kamerayla selfie yapabilir misin ki?"
"Yapamam, zaten çıkmak da istemiyorum." kalkıp kamerasını çantasından çıkardı. Beşini kadraja alırken diğerleri poz verdi. "Bir kere çekeceğim, şikayet etmeyeceğiniz pozlar verin."
Seonghwa kırk yıl düşünse şimdi patlayan flaşın onun pantolonunun içine etki edeceğini düşünmezdi. Resim çekildiği anda bacaklarının içine vuran his yüzünden öne eğilmek istedi ama kendini sıktı. Hongjoong'un kamerayı tutan ellerine bakarken dudaklarını yaladı ve tamamen refleksti.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
CAMERA FLASH
Fiksi PenggemarModern Sanat öğrencisi olan Park Seonghwa sevgilisiyle sıkıntılar yaşadığı dönemde izlendiğini hissetmeye başlar. Kendisinin bile bilmediği bir yanının ortaya çıkacağını hiç düşünmez. *** "Seonghwa~" Gözleri parlayarak izledi onu. Nasıl da güzeld...