"Bir geceliğine ailemin evine gittim, kaçırdığım olaya bak." Jongho elindeki içeceği isyan eder gibi indirdi. "Erken gelmeme rağmen kaçırdım hem de!"
"İkisini üst üste görmeliydiniz. Bence yakışıyorlar."
"Evde kaldığım için pişmanım, keşke yurtta kalsaydım."
"Hepiniz çekilmez insanlarsınız." Üç kafa Seonghwa'ya döndü. "Bir şey yok dedim size hala gırgır yapıyorsunuz."
"Gırgır halıya yapılır, biz senin adına mutlu olduğumuz için böyle konuşuyoruz." Dedi San ve kolunu arkadaşının omzuna attı. "Chris'ten sonra içine kapanırsın diye korkmuştuk. Hele sapık olayı çıktığında odadan çıkmazsın diye endişeliydik. Yeni birini hayatına alman bizi mutlu etti."
"Kimseyi hayatıma aldığım yok. Hongjoong... yeni bir arkadaşım hepsi bu."
"Hwa alınma ama ben seninle o pozisyona girmezdim." Dedi Jongho ve diğer ikisinin gülmesine neden oldu. Yunho "Ben düşünebilirim." Dediğinde sesler yükseldi. Hwa dayanamayıp şakalarına katıldığında her zamanki gibi kendi aralarında eğlenip dünyadan koptular. O malum sesi duyana kadar.
Çıkırt!
Seonghwa vücudunda çakan şimşekler yüzünden yerinde sıçradı. Gözleri etrafta dolandı hızlıca. Kamera tutan kimseyi görmüyordu. Arkadaşları duymamıştı, şakalaşmaya devam ediyorlardı. O da duymamazlıktan gelmeye çalıştı ama art arda iki kere daha flaş patlayınca teni yanmaya başladı.
"Hwa iyi misin?" San ondaki durgunluğu fark etti.
"S-san kamera..."
"Duydun mu!" San hemen etrafına bakınmaya başladı. "Biz neden duymadık, siktir, daha dikkatli olmalıydık."
"Gidelim mi?" dedi Jongho, arkadaşını daha az insan olan bir yere götürmek istedi.
"Dersimiz yok zaten, bana gidelim mi?" dedi Yunho, diğerleri onayladığında kalktılar. Sürekli böyle kaçarak arkadaşlarını korumaya çalışmak hoşlarına gitmiyordu ama onu bulana kadar ya da en azından bir kere görene kadar bu şekilde idare etmek zorundalardı.
Hızlı adımlarla ilerlerken hepsinin gözü başka yerlerde olduğu içinde elindekiler yüzünden zor bela ayakta duran kişiyi görmediler. Köşeyi döndükleri anda çarptıklarında hepsi panikledi. Etrafa saçılan set malzemeleri, kağıtlar, yan düşen kutu ve geriye düşen çocuk.
"Offf! K-kalçam!"
"İyi misin?" dedi Yunho, onun kalkmasına yardım ediyordu, diğerleri onun eşyalarını toplamaya başlamıştı. Çocuk hala oflarken kalktı ve dökülen eşyalara baktı. "Tanrım hayır, kırılmamış olsun!" kutuyu San'ın elinden çekip içinde bir şey aramaya başladı. Siyah, silindir bir şeyi çıkarıp ona şokla baktı.
"B-ben bittim! T-tanrım c-canımı al!" bir anda göğe yalvarmaya başladığında diğerlerinin kafası daha da karıştı. San yanına gelip "Ö-önemli bir şey miydi?" dedi ama çocuğun ateş püskürten gözleri ona dönünce pişman oldu. "Özür-ahhhh!"
"Sizin suçunuz! Önünüze baksanıza! Dört kişi bir kişiye nasıl çarpar!" onu sarsmaya başladığında San kendinden ufak duran çocuktan korktu.
"Sakin ol!"
"Lens kırılmış görmüyor musun! Kim Hongjoong'undu bu! Öldürecek beni!"
Dördü susup kaldı. Hwa çocuğun kutuya geri bıraktığı lensi eline aldığında çok kötü bir şekilde kırıldığını gördü. Ölüm dileyecek kadar korkmasını ise pek anlamadı. "Kaza olduğunu söylersen anlayacaktır."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CAMERA FLASH
FanfictionModern Sanat öğrencisi olan Park Seonghwa sevgilisiyle sıkıntılar yaşadığı dönemde izlendiğini hissetmeye başlar. Kendisinin bile bilmediği bir yanının ortaya çıkacağını hiç düşünmez. *** "Seonghwa~" Gözleri parlayarak izledi onu. Nasıl da güzeld...