Bölüm 15

62 21 0
                                    

"Abi beni alırsın dimi takımına?" Sorduğu soruyla bir kez daha göz devirdim. Sanırsın 9-10 halı saha maçından bahsediyordu. Bugünkü antrenman için takım kaptanları Merih abi ve Mert olarak belirlenince, Semih de Mert'in Kenan'ı takımına alacağı söylentisini çıkarınca Arda odadan çıkar çıkmaz Mert'in peşine takılmıştı. Canım sevgilim büyük ihtimalle beraber kahvaltıya inebileceğimiz düşüncesi ile buraya gelmiş, Arda'nın radarına takılı kalmıştı. İki gün önceki kahvaltı date'imiz çok iyi gitmiş, her boşlukta görüşür olmuştuk. Hayatımın en mutlu dönemindeydim.

"Bilmiyorum dedim ya Arda. Kenan'ı da alırım diye söz vermedim zaten, Merih'in kimi aldığına bağlı. Anlık karar yani." Diyerek önüne gelen ilk boş sandalyeye oturdu Mert. Ben de karşı çaprazına, Kaan'ın yanına oturdum. Arda hemen öteki yanıma yerleşti, çünkü Semih ve Kenan da Mert abinin yanında kalmışlardı tesadüf eseri. Mert etrafına şöyle bir bakınca kısık bir küfür etti. Kaçmaya çalıştığı ekip tarafından ablukaya alınmıştı.

"Ne? Ben kesin değil?" Kenan'ın çıkışıyla ona baktım. "Semih dedi söz!" Semih kenardan hepimize piç gülüşü atıyordu. Mert bir sabır çekip onlara doğru döndü.

"Yok öyle bir şey kardeşim, Semih rüyasında görmüş her halde." Dediği şeye güldüm çünkü Kenan yüzünü asmış, masanın altından Semih'in bacağına tekme atmıştı. Semih acıyla inleyip bir eli bacağında, diğeriyle Kenan'a vurmaya çalışırken gözlerim ortama giriş yapan ekibe takıldı. Bertuğ, Barış Alper, Yunus, Kerem, İrfan Can ve Mert Müldür. Birbirlerini itekleye itekleye Barış'ın telefonunda bir şeye bakıyorlar deli gibi kahkaha atıyorlardı. Kim bilir yine nasıl bir editleri yapılmıştı da onları bu kadar keyiflendirmişti. İrfan Can abi kafasını bizim bu tarafa çevirince hemen geri dönüp diğerlerine de açık açık bu tarafı işaret etti. Kaşlarımı çattım, edit bizden biriyle mi ilgiliydi? 

"Yine ne oluyor acaba?" Kaan kafasını iki yana sallarken kahkaha ekibi bize doğru olan yolu yarılamıştı bile. Barış Alper telefonunu Yunus'un eline tutuşturduktan sonra adımlarını hızlandırıp Mert'in dibinde bitti. Kollarından birini arkadan Mert'in omzuna sarıp yüzüne bakmak için öne doğru eğilince hem Mert hem de benim kaşımız aynı anda kalkmıştı.

"Sen ne çıktın be abi! Valla ruhumuz duymamış!" Barış Alper sırıtarak Mert'e bakınca Mert tek eliyle kafasını iterek uzaklaştırdı onu. 

"Ne diyorsun be oğlum sabah sabah?" 

"Mert abin eski hızlılardan, Barış'cığım, siz bilmezsiniz böylelerini." İrfan abi de gülerek Mert'in omzunu pat patlayınca iyice meraklanmıştım. Sandalyemde biraz öne kayarak hepsine bir daha baktım. Mert de onlara doğru dönmüştü. 

"Helal olsun be abi!"

"Yakışır valla," Kerem ve Bertuğ da konuşunca Mert Müldür sırıtarak kafa sallamıştı. Bu hallerine ben de salak salak sırıtmaya başlamıştım. Konuyu bilmiyordum ama neşeleri bulaşıcıydı. Göz ucuyla Arda, Kenan ve Semih'in de tepişmeyi bırakıp buraya odaklandığını gördüm, Kaan'ın gözleri zaten en başından beri onlardaydı. Mert'in şaşkın yüzüne kahkahayı patlatan İrfan abi Yunus'a bir işaret yapınca Yunus, Barış Alper'in telefonuna bakarak konuşmaya başladı. 

"Türkiye Milli Takım'ının gözde kalecisi Mert Günok Almanya'da gizemli sevgilisiyle görüntülendi. Kim olduğunu anlayamadığımız koyu saçlı güzel, Mert'i tamamen etkisi altına almış gibi görünüyor. Birbirine yakın oturan ikili koyu bir sohbet içerisindeydiler. Acaba bu sevgili Alman mı? Yoksa Mert için ta Türkiye'den mi geldi buraya. Şimdilik detaylar kesin olmasa da mutluluklar dileriz." Yunus'un neşeli sesiyle okuduğu haberle sırıtışım yüzümde donarken Kaan 'Oha valla mı?' diye bağırmış, Arda'nın saz arkadaşları 'oouu'lamaya başlamıştı. 

'Mert Günok Almanya'da gizemli sevgilisiyle görüntülendi.' 

Dünyanın insanın başına yıkılması böyle mi hissettiriyordu? Göğsüm birden sıkışırken nefes almam çok zor hale gelmişti. Kendimi gözlerimi kırpıştırarak diğerlerine bakmaya zorladım. Fotoğraf net değildi, kim olduğunu anlamadık diyordu haberde ama onlar beni tanımıyordu. Bizimkiler, ya da beni tanıyan başka birisi ben olduğumu anlar mıydı? Almanya'da bile bir rahat yok muydu bize? Dikkatsiz miydik acaba? Kendimize çok mu güvenmiştik kimse tanımaz diye? Kahvaltıdan sonraki gün, akşamüstü bir de kahve içmeye çıkmış ama çabuk geri dönmemiz gerekecek diye çok uzaklaşmamıştık otelden. Fotoğraf o sıra çekilmişti büyük ihtimalle. 

"Yengemiz var haberimiz yok abi, aşk olsun cidden." Kaan alınmış bir şekilde omuz silkip sandalyesinde geri yaslanınca boğazımdaki yumruyu yutkunarak bastırdım. Sıkıntı yoktu, o fotoğrafı Arda dahil 11 kişi görmüş, hiç biri ben olduğumu anlamamıştı. Mert'e baktığımda onun da hafifçe yutkunarak aralanmış dudaklarını diliyle ıslattığını gördüm. Sadece bir saniyeliğine benimle göz göze gelse de o kadar çabuk gözleri üzerimden çekilince ne hissettiğini anlayamamıştım. 

"Öyle değil be oğlum! Dedim ya size daha önce var diye zaten." Mert olayı normalleştirmeye çalışıyor gibi duruyordu ama Barış Alper uzanıp masadan bir zeytini ağzına atarken kafasını iki yana sallayıp onaylamaz bir ses çıkarmıştı. 

"O zaman kızın Almanya'da olduğunu bilmiyorduk. Yengem hasretine dayanamayıp mı geldi?" Barış keyifli sesiyle sorgularken Yunus da ona yaklaşmış, dirseğiyle dürtmüştü hafiften. 

"Yoksa direk Alman mı kendisi?" Mert kafasını iki yana sallayarak reddetti. 

"Alman falan değil kardeşim. Geldi görüştük, magazine düşmüşüz işte. Yok burada zaten, gitti bile geriye." Mert'in soğukkanlılığına bayılıyordum. Ben burada donuk bir şekilde bir şey çaktırmamak adına düzenli nefes alışımı korumaya çalışırken o açıklama yapabiliyordu. Bu kadar kolay yalan söyleyebilmesi beni tedirgin etmeli miydi bilmiyordum ama şimdilik rahatlattığı kesindi. Bertuğ ve Arda'nın ekibinin ilgisi bu açıklamadan sonra dağılıp, onların kendi işlerine döndüklerini gördüğümde ben de sandalyeme geri yaslanıp normal davranmaya çalıştım. "Uzatmayalım, lütfen." Diğerleri de bir şeyler mırıldanıp salak salak sırıtarak uzaklaşınca geriye bir tek İrfan abi kalmıştı. 

"Ama bir şey diyeceğim, kardeşim." İrfan abi elini Mert'in omzuna koyup öne doğru eğilirken bir kez de kalbimin deli gibi atmasına sebep olacak şekilde bana bakmıştı. Bakışlarımı kaçırarak tabağıma baktım hemen, kulağım onlardaydı. "Ne yapıyorsan, dikkatli yap. Kendi başına da, kızın başına da gereksiz iş açma." Baskılı baskılı konuşunca dayanamayıp kafamı kaldırmış, kaldırır kaldırmaz da İrfan abiyle göz göze gelmiştim. "Yanmayın durduk yere."

Biliyordu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: 11 hours ago ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Hedef / Mert GünokHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin