Bölüm 4

191 16 4
                                    

mertgunok sizi takip etmeye başladı. 
mertgunok fotoğrafınızı beğendi. 

Ekrandaki bildirimlere anlamaz gözlerle baktığım birkaç saniyenin sonunda, gördüklerimin gerçekliğiyle yüzleşmeyi başarabilmiştim. Tam odamdan çıkmak üzereyken aldığım bu bildirim birkaç dakikalığına yerimde kalmamı sağlasa da, bunun gayet olası bir şey olduğuna kendimi inandırarak kapıdan dışarı çıktım. Takımdan bir sürü kişi beni takip ediyordu zaten, Mert de onlardan farklı değildi. 

Kapıdan çıkar çıkmaz da tüm düşüncelerimin ve kalbimin sahibiyle karşılaşınca, kocaman gülümsemiştim ona. O da başıyla selam verdikten sonra yerimden kıpırdamadığımı görünce yanıma adımlamıştı. Aferin Derya, adamı zorladın burada durup gözüne gözüne bakarak. Ya istemiyorsa benimle yürümek de zorla geldiyse. 

"Ayağın nasıl oldu?" 

"Bir şeyi yok ya, Ömer abi hemen müdahale ettiği için az hasarla atlattık bu sefer, basarken acıyor biraz sadece. Bir dahakine de sahada düşmemeyi de başarırsam yakında hayatta kalmayı garantileyeceğim gibi duruyor." Kendi kendime bir monoloğa giriştiğimde beni dikkatle dinleyip sonunda kahkahayı basmasını beklemiyordum ama kendime durup gülüşünü izlemek için fırsat tanıdım. Kendi dudaklarımda da bir gülümseme olduğunu biliyordum. 

"Bence başarırsın, ben sana inanıyorum." dediğinde ise ona bir 'okay' işareti yapıp daha az ağıran ayağımın üstünde asansöre doğru dönmüştüm. "Derya!" ani çıkışıyla şaşırsam da vücudumu döndürmeden omzumun üzerinden baktım ona. Dudaklarını bir kez yalayarak kararsız bir kaç saniye beklese de sonunda kolunu bana doğru uzatmıştı. "Koluma gir istersen, yürürken destek almak için." 

Kalbin göğüs kafesini aşıp kendini dışarı atması mümkün müydü? Eğer öyleyse benimki tam olarak bunu yapmak üzereydi de. Boğazım birden kuruyunca Mert'e cevap vermeyi unutmamak için hemen kafamı salladım. Bu sırada ona en şirin gülümsemelerimden birini göndermeyi unutmamıştım. Umarım bunu beni kardeşi olarak görüp abilik iç güdüsüyle yapmıyordur diye düşünsem de üzerinde durmadım. "Teşekkür ederim, hep sana dert oluyorum gibi geliyor." 

"Keşke hep bana dert olsan." kısık sesle söylediği cümleyi duymuştum ama onun duymamı istediğinden emin değildim. 

"Nasıl?" diye sordum emin olmak için ama Mert saniyesinde gözlerini kaçırıp yürümeye başlayınca ben de onunla ilerledim. Tüm bu ondan yararlanma çabalarım harici, yanımda olması ayağıma da iyi gelmişti. 

"Yani... Sorun değil bana dert olman." Bir kez daha kafamı kaldırıp ona baktığımda gülümsemişti. Gergin miydi? Benimle vakit geçirmek istemediği için mi böyle davranıyordu. "Arda nerede?" 

Omuz silkerek dudaklarımı büzdüm hafifçe, asansörün önünde durmuştuk. "Onunla konuşamıyorum bile. Ferdi abi, Kenan ve Semih'le geziyor sürekli. Yemeğe de beraber inecektik ama ekildim yine. Hem..." yine çok fazla şey paylaştığımı düşünerek susunca kafasını bana doğru eydiğini fark ettim. 

"Hem?" 

Derin bir nefes aldım, sonunu düşünen kahraman olamazdı. Sonumu düşünürsem, Mert'i ikna edemezdim. "Bu akşam Inside Out 2 girecek vizyona, sinemanın sitesine baktım, İngilizce alt yazı seçeneği de var ama Arda hevesimi kursağımda bıraktı resmen!" İstemeden de olsa sinirlenmiş, sesimi yükseltmiştim tam asansörün içine binerken. Küçük Arda yılanının kafasını yakında koparacaktım ama bakalım hangi ana denk gelecekti. "Neymiş o İngilizce bilmediği için gitmesinin bir manası yokmuş, resimlere bakarak oturamazmış iki saat." 

"Başka biri yok mu seninle gelmek isteyen?" 

"Ay Mert, fark etmediysen takım testestorondan ölüyor." diyerek bir çıkış yaptığımda ne dediğimin tam farkında olduğum söylenemezdi ama yemek katında durduğumuz sırada devam etmekten alıkoyamamıştım kendimi. "Çocuk filmiymiş, izlemezlermiş." 

"Tamam." asansörden çıktığımızda sakince söylediği bu kelimeyle ona dönmüş, mavi gözlerine dikmiştim bakışlarımı. 

"Ne tamam?" 

"Ben gelirim seninle, yemekten sonra gidelim işte."  

Gözlerim kocaman olurken dudaklarım da aynı oranda genişlemişti. Hayatımın aşkı gerçekten bunları söylemiş miydi? "Gerçekten mi?" 

"Şaka yapar gibi görünmüyorum bence." dediğindeyse aklımın başımdan çoktan uçtuğunu kanıtlar şekilde adamın boynuna yapışmıştım.

"Teşekkür ederim, Mert. Teşekkür ederim!" 

Hedef / Mert GünokHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin