Bölüm 7

249 17 5
                                    

Gözlerimi bana hiç tanıdık olmayan bir odada aralamıştım. Akşam saatleri olduğundan dolayı tam tepemdeki avize yanıyordu bu yüzden de araladığım gözlerimi tekrar kapamam gerekmişti. Neredeydim? Hiçbir fikrim yok. Ne olmuştu peki? Mert. 

Mert bana her şeyim demişti, kalbim senin de demişti. 

Mert bana aşık mıydı? 

Aşıktı.

Günlerdir düşünmeye korktuğum bu fikir birden karşıma çıkınca önce rüyada olduğumu sanıp kendimi bir güzel rezil etmiş, sonra Mert rüyada olmadığımı çok açık bir şekilde ifade edince de bayılıvermiştim. Bayılmak zorunda mıydım sanki? Yanaklarımın kızardığını hissettiğimde içimde keşke hiç uyanmasaydım diyen yanım baskın gelmeye başlamıştı. Ya Mert buradaysa? 

Onunla yüzleşmeye hazır mıydım bilmiyorum. İtirafı o kadar beklenmedikti ki, o anı defalarca, muhtemelen yüzden fazla kez, hayal etmiş olmama rağmen bütün cevap senaryolarım aklımdan uçmuş, planladığımın tam tersi bir cevap vermiştim. Uyanıp onunla yüzleşmek zorunda olduğumu biliyordum, bayılmadan önceki abartı tepkimi açıklamak zorunda olduğumu da. Gerçekten kendimi kucağına atıp kedi gibi boynuna sırnaşmış mıydım? Cevap beni domatese çevirmişti bile. 

Muhtemelen Mert'in uyandığımı anlaması da alev alev yanan yüzüm sayesinde olmuştu. "Derya," dediğinde hiç kıpırdamadım, belki hala baygın olduğumu düşünüp pes ederdi. Yatağın sol tarafı hafifçe çökünce hayallerim suya düşmüş bulundular. "uyanık olduğunu biliyorum. Gözlerini ilk araladığında gördüm seni." 

Sesi yumuşaktı ama sanki bu çocuksu davranışıma gülmek istiyormuş gibi bir tını taşıyordu. Er ya da geç bu oyunu kesmem gerektiğini bilerek gözlerimi tekrar açtım. Bu sefer başımı dümdüz tavana değil de sola, onun bulunduğu tarafa çevirdim. Göz göze geldik. "Bayıldığıma inanamıyorum." kısık sesle fısıldadığımda başını salladı. 

"Ben de," sanki utanıyormuş gibi bakışlarını kaçırdı birkaç saniyeliğine. Vay be, bunu ben mi yapmıştım şimdi? "özür dilerim." 

Yüzümde oluşmaya başlayan gülümsemem donarken kendimi dirseklerimden destek alarak kaldırdım. Tek kaşım havaya kalkmıştı şimdi. Pişman mıydı? Söylediklerini kastetmemiş miydi? Bana aramızda asla öyle bir şey olmayacağını mı söyleyecekti? Gerçekten hayal mi kurmuştum? "Ne için?" demeye zorladım kendimi.

Mert tekrar bana baktı, "Korkunç bir insan olduğum için." Bakışlarını bir kez daha kaçırıp oturduğu yerden kalkmaya çalıştığında, onun daha önce bana yaptığı gibi, bileğine yapışmıştım. 

"Neyden bahsediyorsun?" Yatakta tamamen oturur pozisyona geldim, şimdi kaşlarım çatıktı. Neden böyle konuşuyordu. "Korkunç biri değilsin." 

"Öyleyim," bana bakmadı, yere bakıyordu. "bakmaya bile hakkım olmayan birini seviyorum. Benden nefret falan etmelisin. Eğer bunu öğrenirlerse herkes edecek, sana hiç söylememeliydim. Sinirlenince kendine hayır işi demene dayanamadım, Derya. Benim için böylesine değerliyken kendini küçük görmeni kaldıramazdım. Hataydı sanırım." 

"Değildi." kafamı salladığımı görmemişti. "Bana bak," dediğimi yapmayınca uzanarak kafasını kendime çevirdim. "Belki kimilerine göre yanlıştır," dediğimde yutkundu. "ama hata değil." 

"Beni teselli falan etmek zorunda değilsin." kısık sesle konuşmuştu, bu şekilde davranarak kalbimi kırdığını görmüyor muydu? "İtirafımdan sonra yaptığın bütün hareketleri ve söylediklerini şokta olduğun için yaptığını anlayabiliyorum. Bana beni sevdiğini falan söylemek zorunda değilsin. Ben zaten senden bir şey beklemiyorum, kendi kendime seviyorum öylece. Sen unutabilirsin." 

"Sen cidden ne dediğinin farkında değilsin, Mert." dedim, gözlerime şaşkınlıkla bakınca benim onu sevebileceğimi ya da yanında kim ne derse desin kalacağımı hiç düşünmediğini fark ettim. Şaşkın halleri bana çok tatlı geldiği için gülmek istesem de kendimi tuttum. Bu muhtemelen temelini şuan attığımız ilişkimizin temeli olacak olan konuşmaydı. "Ben seni unutamam, unutabileceğimi nasıl düşündün, ya da ben baygınken kafanda ne kurdun bilmiyorum ama bütün kötü düşüncelerini silebilirsin. Hiç biri doğru değil çünkü. Ben, tanıştığımız ilk günden beri senden başka bir şey düşünmedim." ani, çok daha önceden gelmesini beklediğim, bir farkındalık yerleşti yüzüne. "Beni kendi kendine sevmiyorsun. Biz." dedim ve bileğindeki elimi elinin üzerine kapattım. "Birbirimizi seviyoruz. Ben seni seviyorum. Önemli olan tek şey bu." 

"Derya," dediğinde itiraz etmek istediğini yüzündeki ifadeden biliyordum, bu yüzden kafamı iki yana salladım. 

"Mert. Kalbinin benim olduğunu söyledin, benimki de senin." 

"Çok yargılarlar." dediğinde ileri uzanarak anlımı onunkine yasladım, bunun için dizlerimin üzerine çıkmam gerekmişti ama bu şekilde hiç olmadığımız kadar yakındık. "Derya, ben kaldırabilirim, yemin ederim senin için bütün dünyanın bana karşı olmasını kaldırabilirim. Ama eğer sen benim yüzümden tek bir damla göz yaşı dökersen," başını hafifçe iki yana sallayarak gözlerini kapattı. "mahvolurum." 

"Umrumda değil. Ne diyecekleri, ne yapacakları, ne düşünecekleri benim için hiçbir şey ifade etmiyor. Mert," derin bir nefes alarak elimi de yanağına koydum. "eğer sen yanımdaysan, diğer herkesin karşımda durabilir. Ama eğer sen beni bırakırsan, özellikle de şu andan sonra, beni sevdiğini bildiğim halde beni terk edersen asla kendime gelemem. Sensiz yaşayamam." 

"Ben de yaşayamam," dediğinde gözlerini açmış, tam benimkine dikmişti bakışlarını. "seni görmediğim anlarda nefes aldığımı bile hissetmiyorum ben. Nasıl sensiz yaşarım." 

"O zaman kaçma," dedikten sonra gülümsedim. "bir şansı hak etmiyor muyum?" 

"Her şeyi hak ediyorsun." dedikten sonra bana doğru eğilerek, sonsuza kadar hatırlayacağım üzere, ilk defa öptü beni.

***

mertgunok, ardaguler ve 3476 kişi beğendi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

mertgunok, ardaguler ve 3476 kişi beğendi

@drya.guler:Bayıldığım için bana kahve aldı @mertgunok

ardaguler: yine ne işler karıştırıyorsun acaba?
drya.guler: öğrenmen gerekince öğrenirsin bebişim

mertgunok: Bir daha olmasın :)
drya.guler: Bakarız.

Hedef / Mert GünokHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin