HELLOO!
Bölüm başı çok konuşmayacağım sadece peçetelerinizi yanınızda tutun.
Bu bölümcük ihtiyacınız olacak.😉Amaa;
Ufak bir uyarı vereyim, bu tarz konularda hassas olanlar ara vererek okusun.
Üzülmenizi istememm💗BÖLÜM SONU GÖRÜŞÜRÜZZZ!
Keyifli okumalar ballar🍁🤍
"Kahramanlar can verir, yurdu yaşatmak için..."
"🫀🔥"
-Ankara
-Patlamadan kırk iki gün sonra...
Ankara'nın en renksiz sokağı bile art arda giden sekiz ambulansın yaydığı ışıklar ile renklenmişti. Sağır diye sokağa atılan yavru köpek bile hiç susmayan siren sesleri ile kulaklarını havaya dikmişti.
Ankara'da bu gün yas vardı.
(-Konya)
Gamzenin dağıttığı çaylardan birtane alıp önüne bıraktı Serap. Şiş ve mor gözler ile hayata uyum sağlamaya çalışıyordu. Bu hayatta en sevdiğini toprağa vermişti. Daha büyük bir acı düşünemüyordu.
Önündeki halıdan bakışlarını kaldırıp televizyondaki haber programına çevirdi.
"-böylelikle üretim artacak ve ülkemiz dışa bağlı kalmayacaktır." Muhabir kadın sağ elini kulaklığını götürüp kısa süre içinde konuğunun sözünü kesti.
"Çok özür diliyorum Refik Bey, sevgili seyirciler az önce aldığımız bir son dakika haberi ile sizlere güzel haberleri vermek istiyorum. Efendim haftalar önce esir düşen askerlerimiz hakkında çok büyük bir gelişme var. Durumu size daha iyi anlayabilmesi için arkadaşım Sevil'e bağlanıyoruz."
Çıt çıkmayan ortamda herkes gözlerini ekrana dikti.
Daha bir hafta önce kuru bir nikah ile Cemre ile evlenen Gökhan, "Cemre sesi aç!" dedi.
Onlar da, tüm Türkiye de bu haberi bekliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
09
General Fiction' Oydu. Etiyle, kemiğiyle, boyuyla, sesiyle her şeyiyle oydu. Yavuz Bozkurt onbir yıl sonra karşısındaydı. Beyni ortamda dönen konuşmayı algılayamadı. Onun yerine zihni onu en derinlere götürdü. Onbir yıl önceye... "Bende senin gibi asker olurmuyum...