Eddie ve Sophia, evin kapısını kapatıp içeri girdiğinde, geceyi beklemeye başlamışlardı. Bugün oldukça uzun geçmişti ve Eddie'nin kafasında bir sürü soru vardı. Çocuk için bir anne bulmak, aslında beklediğinden çok daha zor görünüyordu. Düşünceleriyle baş başa kalmıştı. Bir annem yok... Ama baba olabilmek için gereken her şeye sahibim, değil mi? diye geçiriyordu aklından.Sophia, Eddie'nin sessizliğini fark etti. Ama babasının düşüncelerine her zaman olduğu gibi kayıtsız kalamayacak kadar dikkatliydi. Baba, sadece biraz sakinleş. Bir çözüm bulacağız, diye düşündü. Seninle her şeyin üstesinden gelebiliriz.
Eddie'nin gözleri, evin köşesinde televizyon izleyen Sophia'yı bir an izledi, sonra tekrar aklındaki sorulara daldı. Bir anne bulabilir miyim? Yoksa bu kadarını da yapamayacak mıyım?
Saatler geçtikçe, Eddie'nin içinde bu sorularla savaşmak daha da zorlaşıyordu. Bir kadına güvenmek... İşte zor olan bu, diye düşündü. Beni anlayacak birini bulmak, Sophia'yı koruyacak birini... Bir kadının anne olabilmesi için gerçekten doğru kişi olup olmayacağını nasıl bilebilirim ki?
Tam bu sırada telefonunun çaldığı duyuldu. Eddie, hızla cebinden telefonunu çıkardı. Görünen o ki, Dustin gelmişti.
Birkaç dakika sonra, Dustin elinde bir sürü dosyayla içeri girdi. Eddie'nin önceki kaygıları, yerini yeniden bir çözüm arayışına bırakmıştı. Çalışkan arkadaşı Dustin, çantalarını yere bırakıp, "İşte, ihtiyacın olan her şey." dedi. Dosyaların kalınlığı, Eddie'nin ne kadar ciddi bir araştırma yaptığını gösteriyordu.
"Teşekkürler," dedi Eddie, dosyaların birine göz gezdirerek. Ama çok geçmeden yüzündeki karamsar ifade belirginleşti. "Bunların hiçbirine bakma. Bir şey bulamayacağım. Ne kadar bekar kadın varsa, hepsi zaten ya aşırı kıskanç, ya dengesiz, ya da tamamen tutarsız."
Eddie, sinirli bir şekilde masaya dosyaları serdi. Her bir kadının geçmişi, çocuk yetiştirme konusundaki deneyimlerinden, psikolojik durumlarına kadar her şey detaylı bir şekilde yazılmıştı. Ama Eddie, bir noktada artık buna dayanamayacak kadar yorulmuştu. "Anne bulunmaz ki, Dustin! Ne kadar bakarsak bakalım, hiçbirini Sophia için doğru kişi olarak görmüyorum. Bunu da başaramayacağım galiba."
Dustin, Eddie'nin duygusal patlamasına şaşırmıştı. Ama bir yandan da onu anlayabiliyordu. "Bunlar yalnızca dosyalar, Eddie. İnsanlar da yalnızca dosyalar gibi değil. Birini seçmek, güvenmek, bazen içgüdülerinle ilgili bir şey... Bunu unutma."
Eddie derin bir nefes aldı ve Dustin'in sözleri üzerine bir an sustu. Sophia'yı evlat edinme kararı, kolay bir karar değildi. Hem onu hem de kendini tehlikeye atmıştı. Ama bir an önce çözüm bulması gerekiyordu. Çözüm... çözüm...
O sırada, odanın köşesinde çizgi film izleyen Sophia'yı tekrar fark etti. Genç kız, sessizce ekrandaki karakterlere odaklanmıştı. Kafasında hâlâ pek çok soru vardı, ancak hiçbiri ona karşı duyduğu bu güveni bozamamıştı. Baba... Biz her zaman her şeyi birlikte başarabiliriz. Sadece seni izliyorum ve gerçekten sana güveniyorum, diye düşündü Sophia. Fakat Eddie bunun farkında değildi.
Dustin, bu sessizliği bozan kişi oldu. "Eddie," dedi, "Görmüyor musun? Bazı şeyler, düşündüğünden daha basit olabilir." Eddie, hala dosyaların karmaşasında kaybolmuşken, Dustin'in söylediklerine biraz şaşkınlıkla döndü.
"Ne demek istiyorsun?" diye sordu, yüzünde bir ifade belirmeye başladı.
Dustin, gülümseyerek ona doğru birkaç adım attı. "Bazen en yakın çözüm, en beklenmedik yerden gelir. Bu kadar düşünme, olaya biraz da başka bir açıdan bak. Şu anda bu kadar kaygılı olmanın anlamı yok. Senin ve Sophia'nın ihtiyaç duyduğu anne, belki de bir dosyada yazan biri değil."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mission&Love||Are You Falling Love?
FanfictionSevgi mi? Aşk mı? Aile mi? Ben bunları uzun süre önce kimliğimle birlikte atıp gittim,gereksiz bağlara gerek yok.