Eddie, Jason'dan gelen randevunun verdiği içsel zaferle keyiflenmişti.
Uzun zamandır bu kadar heyecan verici bir gelişme olmamıştı.
Bu özel durumu kutlamak için spontane bir fikirle Syrene ve Sophia'yla akşam yemeğine çıkmayı teklif etti.
Gün içinde artan gerilim ve yoğun düşünceler, ailece bir yemekte dağıtılabilirdi.Syrene bu teklifi kabul etti, yüzünde hafif bir tebessüm vardı.
Sophia ise heyecanla odasına koşarak en sevdiği elbiseyi giymek için hazırlıklara başladı.
Eddie de, bir süreliğine aile hayatının huzurunu yaşayacak olmanın verdiği rahatlıkla, hızlıca hazırlandı. Syrene'in yanına giderken gözleri onun zarif görünümüne takıldı; Syrene her zamanki gibi etkileyiciydi.Aile, akşamın ılık havasında birlikte restorana doğru yola çıktı.
Eddie, çevresindeki her detayı fark eden tetikte ama rahatlamış bir modda arabayı kullanırken, Syrene ona dönüp, "Bu ani yemek davetinin sebebi ne?" diye sordu, yüzünde meraklı bir gülümsemeyle.Eddie hafif bir sırıtışla, "Bugün iyi bir haber aldım diyelim. Bunu kutlamaya değer," dedi.
Syrene kaşlarını kaldırarak ona bir bakış attı, ama daha fazla sorgulamadı. Eddie'nin yüzünde, hem tatmin hem de gizli bir planın heyecanını taşıyan bakışı gördü.Restorana varıp masaya oturduklarında, Eddie, Syrene ve Sophia ile geçirdiği bu anın tadını çıkardı. Görevler, sırlar ve gizli planlar arasında saklı hayatında böyle sade, huzurlu bir akşamın ne kadar nadir olduğunu hissetti.
Güzel bir akşam yemeğinden sonra caddeye çıkan aile, şehrin parlak ışıkları altında yürümeye başladı.
Eddie ve Syrene, yan yana yürürken birbirleriyle hoş sohbetler ediyor, ara sıra Sophia'nın elini tutarak etrafa bakıyordu.
Şehrin enerjisi ve canlılığı ikisini de iyi hissettiriyordu; ancak Sophia giderek huzursuzlanmaya başlamıştı.Kalabalık caddede yürüdükçe Sophia, çevredeki insanların düşüncelerini keskin bir şekilde duymaya başladı.
Düşünceler, fısıltılar gibi zihnine akıyordu: endişeler, sevinçler, planlar... Kafasının içinde yankılanan bu sesler, onu zorlamaya başlamıştı.
Adımlarını yavaşlattı ve elini başına götürdü. Eddie ve Syrene, Sophia'nın duraksadığını fark edince hemen dönüp ona baktılar."Sophia, iyi misin?" diye sordu Syrene endişeyle, kızının yüzündeki solgun ifadeyi fark ederek.
Sophia başını sallayarak, "Sadece biraz başım döndü sanırım," dedi, ama bir anda burnundan birkaç damla kanın süzüldüğünü hissetti.
Eddie, hemen Sophia'nın elini tutarak onun göz hizasına eğildi, sesindeki yumuşaklık ve korumacılık belirgindi."Merak etme, buradayız," dedi Eddie, Sophia'nın yüzünü temizlerken. "Sanırım bu kadar kalabalık seni biraz yordu. Hadi, eve dönelim."
Sophia, babasının bakışlarındaki güvenle biraz rahatladı ve onaylayarak başını salladı. Syrene ise hem Eddie'ye hem de Sophia'ya bakarak endişeli bir ifadeyle, "Evet, en iyisi dönelim," dedi.
Kalabalıktan uzaklaşıp daha sessiz bir sokağa geldiklerinde, Sophia biraz kendine gelmişti.
Ancak sokakta yürümeye devam ederken zihnine bir düşünce yankılandı: Acı çeken, korku içinde bir kadının feryadı... Sophia bu sesi babasına söylemek üzereydi fakat içgüdüsel olarak, Eddie'nin hemen bu durumu fark edebileceğini düşündü ve bir an için duraksadı.Dikkatlerini başka yöne çekmek için "Anne, baba, şu köpeğe bakın, ne kadar tatlı!" dedi Sophia.
Eddie ve Syrene, kızlarının işaret ettiği yöne döndüler.
Ancak o sırada başka bir ses duyuldu; bir kadının yardım çığlığı, çaresizlik dolu bir sesle yankılandı.Kadının acı dolu çığlığı yankılanırken, Eddie ve Syrene hızla harekete geçti.
Eddie kararlı bir şekilde kadına doğru yöneldi, kolundan destek alarak, "Sizi arabamıza bindireceğiz, hemen hastaneye yetiştireceğiz," dedi.
Syrene de kadının diğer kolundan tutarak ona güven verdi. Kadını dikkatlice arka koltuğa yerleştirirlerken Syrene, nazik ve sakin bir sesle, "Merak etmeyin, her şey yoluna girecek," diyerek kadını teselli etmeye çalışıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mission&Love||Are You Falling Love?
FanfictionSevgi mi? Aşk mı? Aile mi? Ben bunları uzun süre önce kimliğimle birlikte atıp gittim,gereksiz bağlara gerek yok.