Eddie ve Jason, kısa ama stratejik bir tanışma sohbeti yaptıktan sonra Syrene, kucağında Sophia ile yanlarına geldi.
Jason, arkasını dönmüş, çevresindeki kişilerin pohpohlamalarına yüz vermişken, Syrene'in Eddie'ye "Hayatım" diye seslenmesiyle dikkat kesildi.
Jason, bu sesi duyunca başını hızla çevirip Syrene ile göz göze geldi.
Syrene, o an karşısındaki adama dikkatlice bakan gözleri fark edince adeta buz kesildi; yüzündeki ifade, geçmişte kapalı kalan bir kapının aniden aralanışı gibi, ciddi ve kaygılı bir hal aldı.Syrene, kontrolü elden bırakmadan, ses tonunu daha ciddileştirip Eddie'ye dönerek, "Sophia artık eve gitmek istiyor, bu olanlardan yeterince etkilendi," dedi.
Gözlerini ustalıkla Jason'dan kaçırdı, Eddie ise Syrene'in bu ani mesafesini anlamaya çalışarak ona kısa bir bakış attı.Eddie, Jason'ın gözlerindeki ince şüpheyi sezmiş, ama belli etmeden elini Syrene'in omzuna koymuştu.
Jason'a son bir bakış atarak, Sophia'yı teselli etmek üzere ailesiyle birlikte oradan uzaklaştı.Syrene, topuklularının sesi koridorda yankılanırken hızlı adımlarla yürümeye devam etti; zihninde ise bir karmaşa vardı. "Bu nasıl olabilir?" diye düşünüyordu içinden.
Belki de yanlış anlamıştı, belki de geçmişle bu anı birbirine karıştırmıştı...
Tam kafasındaki sesleri susturmaya çalışırken Eddie'nin meraklı bir sesle, "Ne oluyor?" diye sormasıyla irkildi, dikkatini toparlamaya çalıştı.Syrene, Eddie'ye döndü ve sakin bir ifadeyle, "Bir şey olmadı. Sophia'yı o tuhaf ortamdan uzaklaştırmak istedim sadece," dedi.
Bir an duraksadı, sonra hızlıca ekledi, "Bir de bu akşam Steve geliyor, aklım onda kaldı galiba." Eddie'nin bakışlarındaki sorgulamayı hissedince, konuyu daha fazla uzatmadan yumuşak bir gülümsemeyle soruyu geçiştirmeyi başardı.Eddie, Syrene'in davranışlarında bir tuhaflık olduğunu hissetse de konunun üzerine fazla gitmedi ve konuyu kapatmayı tercih etti.
Sonuçta, bu akşam Steve'in gelişi için hazırlık yapmaları gerekiyordu.
Okuldan ayrıldıktan sonra ailecek alışverişe çıktılar.
Sofrayı donatacakları yiyecekler, Steve'e iyi bir ev ortamı sunmak için gereken küçük detayları aldılar ve ardından eve döndüler.Eddie, eve geldiklerinde nikah günü çektirdikleri fotoğrafları çerçevelere yerleştirip evin birkaç köşesine koydu.
Evin havasını daha sıcak ve samimi göstermek için uğraşıyordu.
Ama evdeki oda düzeni sorun yaratıyordu: Üç oda vardı; biri Sophia'nın, biri Syrene'in, diğeri ise Eddie'nindi.
Bu durumda Steve nereye yerleşecekti?Bir süre karşılıklı bakışıp sessizce düşündükten sonra, Eddie konuyu açtı: "Belki... şey, bugünlük Steve'in benim odamda kalması iyi olur.
Yatak ve eşyalar açısından daha rahat eder." Syrene, bu fikre gergince bir şekilde onay verdi.
İkisi de bir süre cümleleri toparlayamadan konuyu geçiştirmeye çalışırken, bu geceyi idare edebilmek için başka çözüm yollarını tartışmaya başladılar.Tüm aile son hazırlıkları bitirip eve son bir göz attılar; her şey olması gerektiği gibi düzenli ve sıcak bir aile ortamı hissi veriyordu.
Bir süre sonra kapı çaldı ve Eddie ile Syrene heyecanla kapıyı açtılar.
Steve kapıdan içeri adımını atar atmaz etrafa şöyle bir göz gezdirdi, şaşkınlıkla karışık ciddi bir bakış yüzüne yerleşmişti.
Eddie ve Syrene'e bakarak, hafif alaycı ama temkinli bir ses tonuyla, "Demek aile işi tam anlamıyla yerleşmiş. Hatta koskoca bir kızınız bile var," dedi.Syrene ona hafif bir gülümsemeyle, "Evet, ve şimdi sorularını sabırla yanıtlamamız için otur, Steve," diye karşılık verdi.
Steve'in gözleri bir an daha dikkatle etrafı süzdü, salondaki çerçeveli fotoğraflara baktı ve ciddi bir yüz ifadesiyle başını onaylar gibi salladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mission&Love||Are You Falling Love?
FanfictionSevgi mi? Aşk mı? Aile mi? Ben bunları uzun süre önce kimliğimle birlikte atıp gittim,gereksiz bağlara gerek yok.