başlangıncı { ilk rüya)

63 24 20
                                    


Fatih yatmaya yatak odasına girmişti. Çok uykusu vardı, gün boyunca yorulmuş ve sıkılmıştı. Annesi ile babası ayrı olduğu için her gün birinin evinde kalıyordu. Bugün babasının evindeydi. Yastığa başını koyup uyumak istiyordu sadece. Birden en çok sevdiği *İmparator* adlı kitabı eline alıp okumaya başladı. Kitap, Fatih Sultan Mehmet’i anlatıyordu, o da zaten bu kitabı çok seviyordu. Bir sahnesi aklına geliyordu hep; Fatih Sultan Mehmet’in tahta çıkışını anlatan o sahne. Kitabı okurken, birden uyuyakaldı. Başka hiçbir şey yoktu ama sonradan rüya görmeye başladı. İlk önce mavi gökyüzünü, sonra da arkadaşlarını gördü. Dediği ilk kelime: "Biz burada ne yapıyoruz?" Arkadaşları ona bakarak gülümsüyordu. Yanlarında üç Yeniçeri, on tane de Akıncı vardı. Fatih bunları tanıyordu. En baştaki Akıncı, Bali Bey’di, Akıncıların başıydı. Gözlerini yumdu ama yine onu görüyordu. Bali Bey birden konuşmaya başladı:

“Sizi buraya çağırmamızın sebebi, kutlu bir vazifedir. Sultan Mehmet Hazretleri, sen ve arkadaşlarını ben, Yeniçeri ve Akıncılarla beklemektedir. Tez yola koyulalım. Ferman bekletilmeye gelmez.”

Birden ürperdi Fatih ama ağzından kelimeler dökülmedi. "Neden, neden biz?" diyecekti. Sadece Hasan Can’a döndü. Hasan Can gülümsüyor ve tek kelime söylüyordu:

“Başardık, dostum, başardık.”

Neyi başarmışlardı? Hasan Can’ın dediği neydi? Aklına bir şey geliyordu ama bunda Fatih Sultan Mehmet’in ne alakası vardı? Ve onlara ne görev verecekti?

Birden Bali Bey konuştu:

“Hava kararmak üzere. Tez yola koyulalım. Yolumuz çoktur. Edirne’den İstanbul’a gitmek zordur.”

Uzun uzun yürümeye başladılar. Hava kararmış, yıldızlar havaya süs vermeye başlamıştı. Ayın kızıl hali kararmaya başlamış, ay yok olmaya başlamıştı. Bugünü hatırlıyordu Fatih. Ay tutulmasının olduğu gündü. Hep okuyordu o günü, ama ne demekti bu şimdi? Fatih Sultan Mehmet niye bugün onları görevlendirecekti?

Uzun yol bitmiş, Fatih Sultan Mehmet'in huzuruna gelmişlerdi. Fatih Sultan Mehmet'in iki yanında iki Yeniçeri, tam karşısında ise Fatih ve arkadaşları vardı. Gülümseyerek şöyle dedi:

“Size kutlu bir vazife vermek için sizi buraya çağıralım. O vazife ki, Atam Osman, Atam Orhan'dan bana kalmıştır. Onlara ise Ulu Hakan Mehmed’den miras kalmıştır. Bu vazife size, zamanı gelince söylenecek ve sadece bir ses ile emir verilecektir. O yüzden göklere bakıp yeryüzünü görmeye çalışmayın; yeryüzüne bakıp Rabbinizi görmeye çalışın. Size verilen görev, vatani, İslami, vicdani ve adaleti temsil eder. Göreviniz tam…”

Bunu dedikten sonra Fatih uyandı. Sağa sola bakındı, korku içinde kaldı. Görev neydi? Onu öğrenmem lazım! Görev neydi? Kendi kendine konuşmaya başladı. Korkmaya başlamıştı ama sükunete erdi. Çünkü atası Fatih Sultan Mehmet’i görmüştü, hayran olduğu Bali Bey’i görmüştü. Başka ne isterdi? Ama görev neydi? Bu önemliydi ve bunu öğrenmek zorundaydı.

İşte böyle başlamıştı bir Fatih'in, bir Fatih’e nasihat etmesi. Bu, bir Fatih'in efsanevi hikayesidir.

Fatih'in rüyası Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin