Hay senin içinde ki heyecana tüküreyim Felix.
Yazardan
Felix'in karşısında Hyunjin hayal kırıklığı ve sinirle duruyordu. Sert bir şekilde yutkunarak Hannah'a bakarak çıkmasını işaret etmişti Felix. Bir kaç saniye sonra kapı kapanmış ve odada sessizlik oluşmuştu. Nasıl bir açıklama yapacaktı bilmiyordu fakat suçluluk duygusu bütün bedenini sarmıştı çoktan. Hyunjin nefesini burnundan soluyarak konuşmuştu. "Doğruymuş." Ses tonu fazlasıyla kırgın hissettiğini belli ediyordu. "Hyunjin ben-" Felix konuştuğunda Hyunjin eliyle susmasını söylemişti. "Açıklama beklemiyorum, sadece bir müddet görüşmeyelim." Dediğinde Felix'in yüzüne korku yerleşmişti. Biraz durduktan sonra bir adım atarak hızlıca konuşmaya çalıştı. "Hyunjin gerçekten söyleyecektim, lütfen beni dinler misin?" Ellerini uzattığında bir adım geri atmıştı Hyunjin. Hatası çok büyüktü kabul ediyordu Felix ama konuşmasına da izin verilmiyordu. Hyunjin konuşmadıkça daha fazla korkuyordu Felix, onu kaybetmek üzereydi. "Dediğim gibi biraz görüşmeyelim, yoksa kalbini kurabilirim." Net bir şekilde konuştuktan sonra hızlıca çıkmıştı odadan. Bir kaç dakika boyunca olduğu yerde donup kalmıştı Felix. Şoku üstünden atarak hızlıca odadan çıkmıştı. Merdivenlerin sonuna geldiğinde Hannah'ın sesini duymuştu. "Felix, iyi misin?" Kafasını hayır anlamında salladıktan sonra açıklamıştı. "Benim gitmem gerek, üzgünüm." Karşıdan cevap gelmesini beklemeden koşar adımlarla çıkmıştı. Hyunjin çoktan gitmişti, ne yapmalıydı bilmiyordu.
Düşünmeye devam ederken Jeongin'in arabayla yaklaştığını görmüştü. Biraz sonra Jeongin arabayı durdurarak inmişti. "Hyung, iyi misin?" Felix'e sarılarak teselli etmeye başlamıştı. "Çok ağır konuştuysa söyle bak, gerekirse döverim." Demişti kıkırdayarak. Felix hızlıca kollarından ayrılarak sormuştu. "Sen nerden biliyorsun?" Jeongin sırıtarak cevap vermişti. "Nasıl olacak, Changbin'den." Şaşırmamıştı bu cevaba. Oflayarak arabaya doğru ilerlemişti. "Ne yapmam lazım Jeongin, bir şey söyle?" Dokunsalar ağlayacak bir moddaydı Felix. Sorulan soru karşısında ne cevap vermeliydi bilmiyordu Jeongin. "Önce bir eve gidelim sonra düşünürüz." Diyerek arabaya doğru ilerlemişti. Felix'te istemsiz bir şekilde kapıyı açarak yolcu koltuğuna oturmuştu. Jeongin "Hyung ne konuştuysanız aynısını anlat bana, bir çözüm bulacağım." dediğinde Felix yavaş yavaş anlatmıştı olanları. Fakat Jeongin'in aklına bir fikir gelmemişti. Yaklaşık on dakika sonra eve ulaştıklarında Jeongin mutfakta, Felix ise salonda düşüncelere dalmış bir şekilde oturuyordu. "Hyung, hyung buldum!" Jeongin mutfaktan koşarak geldiğinde Felix şaşkın bir ifadeyle yüzüne bakıyordu. "Buldum, ne yapman gerektiğini buldum!" Duyduklarıyla beraber gülümsemişti Felix. "Gerçekten mi?" Jeongin hızlı hızlı başını salladığında Felix biraz daha umutlanmıştı. "Anlat çabuk anlat ne yapacağım?" Jeongin sırıtarak yanındaki boş yere oturmuştu. Öksürerek başlamıştı anlatmaya. "Evine gideceksin." Bir anda yüzündeki gülümse geri düşmüştü sarışının. "Bu muydu muhteşem planın?" Dediğinde Jeongin yan bir şekilde sırıtarak devam etti. "Evet ama devamı va-" sözünü Felix hızlıca bölmüştü. "Görüşmeyelim diyen adam beni eve alır mı sence?" Kollarını birbirine bağlayarak dönmüştü önüne Felix. "Haklısın ama unuttuğun bir şey var, anahtar." Jeongin'in bu dediklerinden bir şey anlamamıştı. "Açık konuş Jeon anlamıyorum." Dediğinde Jeongin oflayarak cevap vermişti. "Of hyung ya her şeyi ben mi söyleyeceğim, evin anahtarı hani sana vermişti ya?" Jeongin lafını bitirir bitirmez gözleri mutlulukla parlamıştı Felix'in. "Doğru evin anahtarı bende var, şimdi anladım ne yapmam gerektiğini." Sevinç ile konuştuğunda Jeongin de gülümseyerek karşılık vermişti. "E hadi ne duruyorsun?" Gitmesini söylediğinde Felix hızlıca ayağa kalkarak odasına çıkmıştı. Anahtarı bulduktan sonra aynı hızla aşağı indi. "Jeongin iyi duruyor muyum?" Çekinerek sormuştu sorusunu. "Taş gibisin, kesin affeder." Cümleisni bitirdikten sonra kahkaha atmayıda unutmamıştı. Bu hali ne göz devirerek karşılık vermişti Felix. "Çıkıyorum ben, şans dile." Jeongin kafasını salladığında araba anahtarlarını alarak dışarı çıkmıştı. Hızlı adımlarla hareket ediyordu. Yol boyunca ise nasıl davranacağını düşünmüştü. Hyunjin'in yaptığı şirinliklere kanacağını düşünüyordu. Kafasına koymuştu kendini affettirecekti.
Yaklaşık iki dakikadır kapının önünde bekliyordu Felix. Kapıyı açmaya yelteniyordu fakat başka bir kuvvet elini geri ittiriyordu. Derin bir nefes alarak kendini toparlamıştı, hazırdı. Anahtarı yavaşça kapı deliğine sokarak çevirmişti. Kapıyı açarak içeri göz gezdirdiğinde Hyunjin'in arkası dönük bir şekilde oturduğunu görmüştü. İçeri bir adım attıktan sonra Kapıyı biraz sert bir şekilde kapatmıştı. "Sana görüşmeyelim demiştim, Felix." İşte istediği ses, her türlü davranışı yapacaktı kendini affettirmek için. "Bende beni dinle demiştim." Dediğinde yavaşça dudaklarına vurmuştu. Çünkü buraya arsız bir şekilde cevap vermeye değil kendini affettirmeye gelmişti. "Hyunjin." Diye seslendiğinde yanıt gelmemişti, arkasını dönüp bakmamıştı bile. "Lütfen anlatmama izin ver." Yavaş adımlarla yanına doğru ilerlerken konuşmaya devam etti. "Gerçekten söyleyecektim, ama istemediğin için anlatmak zor geldi." Normalde olsa kendini çok iyi savunur iyi bir şekilde üste çıkmayı başarırdı. Fakat şuan bunu yapması doğru olmazdı. "Hem sana anlatamamın başka sebepleride var." Hyunjin elindeki bardağı sehpaya bırakarak konuşmuştu. "Mesela, üniversite arkadaşın olan fakat sana yanaşmaya çalışan adamın da orda çalışması bu sebeplerden, değil mi?" Felix unutarak kafasını salladığında hemen toparlamaya çalışmıştı. "Hayır yani evet ama başka şeylerde var." Hyunjin biraz durduktan sonra devam etmişti. "Her neyse." Daha sonra bardağını alarak içmeye devam etmişti. Felix çaresizce tekrar sormuştu. "Konuşmayacak mısın benimle?" Cevap gelmeyince düşünmeye başlamıştı, ne yapmalıydı. Yoldaki planlarının içinde bu durum yoktu. "Peki bende benimle konuşana kadar burda beklerim." Yavaşça Hyunjin'in yanına oturduğunda ellerini göğsünde birleştirerek Hyunjin'e dik dik bakmaya başlamıştı. O konuşana kadar bakmaya devam edecekti inat etmişti. "Özür dilesem affeder misin?" Ve yine yanıt gelmemişti. Fakat Felix yinede konuşmaya devam etti. "Özür dilerim, gerçekten." Daha sonra uzun bir sessizlik olmuştu -ki bu fazla garipti-
"Hyunjin?" Yaklaşık iki dakikadır bunu diyip duruyordu Felix, hem durmadan hemde işaret parmağıyla sevgilisinin omzuna dokunarak. Fakat Hyunjin gözünü nike kırpmıyordu. Bu durumdan fazlasıyla sıkılmıştı Felix. Artık harekete geçme zamanı gelmişti. Burnundan soluyarak Hyunjin'in çenesini kavramıştı. "Bana bakar mısın lütfen?" Bakıyordu fakat ifadesiz bir şekilde. "Hyunjin gerçekten özür dilerim, söz veriyorum bir daha kliniğe gitmeyeceğim bak benimle konuş mesleğimi bile bırak-" Sonunda planı işe yaramıştı. Sözünü kesen şey Hyunjin'in dudakları olmuştu. Bu duruma canı sıkılmıştı fakat barışmışlardı gerisi çocuk oyuncağıydı. Şuan anın tadını çıkarmalıydı. Dudaklarını aralayarak karşılık vermişti. Hyunjin'in elleri yavaşça sarışının beline gidiyordu. Felix'in elleri ise omuzlarına. Bir kaç dakika sonra Felix nefeslerini kontrol etmeyi bıraktığı için omuzlarındaki elleirni sıkılaştırmıştı. Hyunjin ise anlayınca yavaşça geri çekilmişti. "Affettin değil mi?" Diye sorduğunda Hyunjin gülerek cevap vermişti. "Sence?" İkiside gülmüştü oluşan sessizliğe. Felix yavaşça Hyunjin'in göğsüne başını koyarak devam etti. "Son kez, özür dilerim."
Seleme aşklarrr
Uzunnn bir aradan sonra tekrar geldimm. Bölüm nasıldı oy vermeyi unutmayın yorumlarınızı bekliyorum:')
Sizi çoook özledimmmm💘💝💖🎀💗💓💞💕🎀❣❤🧡💛🎀💚💙🎀💜💟💟💙💜❤🧡💛💚💕💞💓💗💘💖💝🎀
ŞİMDİ OKUDUĞUN
O Doktoru İstiyorum
Fanfictionpsikolog olan Lee Felix bakalım yeni hastasıyla başa çıkabilecek mi? Umarım okunur🤗