Melanie
Alarmın sesiyle uyandım.Dersin başlamasına iki saat vardı ve Luke bu kadar erken uyandığımı görseydi eminin gözleri dolardı.Duş aldım ve Greenday li tişörtümü giyip altıma siyah şortumu giydim.Gözüme eyeliner çektim ve saçlarımı saldım.Ardından telefonum çalmaya başladı.Arayan Calum'du.Açtım:
Ben:
Alo
Calum:
Günaydın cadı.Hadi aşağı in geldim.
Ben:
Niye bu kadar erken geldin yaa!Okul Los Angeles'ın içinde hatırlatırım!
Calum:
Sana hemen okula gideceğimizi kim söylediki.Kahvaltını yapmadığını umuyorum.Seni gizli yerime götürücem.
Ben:
Yaa dün bir bugün iki!Yeni tanışıyoruz yaa!Tabii buldun bakire kızı faydalan demi!İnmiyorum ben aşağıya yaa!
Calum:
Ha ha ha!Senden faydalanacağımı nerden çıkardın?Hem ben gündüzdense gece zevk alıyorum.
Ben:
Pis sapık!Tamam iniyom!Kapa şu telefonu!Ve kapattı.Hemen koyu yeşil vanslarımı giydim ve dışarı çıktım.Arabasıyla dışarda beni bekliyordu.Beyaz,üzerinde grubunun simgesi ve kendi imzası olan bir arabaydı.KENDİNİ BEĞENMİŞ!
"Günaydın cadı." Dedi ve gülümsedi.Hemen öne bimdim ve "Sanada günaydın bay kendini beğenmiş." Diye karşılık verdim."Ne alaka?" Dedi "Baksana arabana!Sonra birde aynaya bakarsan anlarsın.Neyse nereye gidiyoruz?".Kalın dudakları kıvrıldı ve yüzünde eşsiz güzellikte bir gülümseme oluştu."Süprizlerle dolu bi insanım.Ondan dolayı bu bi süpriz!"dedi ve arabayı çalıştırdı.Çok hızlı sürüyordu.Sonunda "GİZLİ" yerine vardık.Deniz kenarında beyaz büyük bir evdi."Hadi cadı in arabadan daha kahvaltı hazırlıcaz"dedi.Çantamı bahçedeki masanın üstüne bıraktım ve Calum'la beraber mutfağa geçtik.Mutfağı çok güzel ve büyüktü.Pankek yapmaya başladım."Nutella,marmelat,bal!çıkar bunları.Kahve yapmaya başla.Bana şekerli kahve yap ama lütfen yumuşak olsun.HADİİİ"diye bağırdım Calum'a.Nutellayı,marmelatı ve balı çıkardı.Sonra bangoya oturdu ve nutellayı kaşıklamaya başladı."Şunları bahçe masasına çıkar!Yemeği bırak pankekleri getiriyorum."dedim.Masaya bıraktı.Fincanlarda masadaydı.Normalde kahvaltıda çay içerdim ama Calum'da çay olmayacağını düşünerek kahve demiştim.Ama fincanların içinde çay vardı."Seninde benim gibi çay sevdiğini öğrendim.Ondan dolayı çay yaptım".Nerden biliyoduki bu!Aah doğru.Luke söylemişti dimi!Telefonumu çantamdan aldım.Luke'tan ve July'dan mesaj vardı.
Lukeycik:
July ile kafeteryada kahve içiyoruz!July:
Mel senle bişi konuşmalıyım.:)Merak etmiştim doğrusu.Nasılsa okulda anlatırdı.Masaya oturduk.Calum"Sana bişi sorabilirmiyim?" Dedi."Sorabilirsin.Bende seni tanımak isterim."dedim."Şey...Eski sevgilinden...Neden ayrıldın?"Vay bee!Güzel soruydu doğrusu.
"Bu biraz...Anlaşılmaz...Hatırlıyorsan sana demiştim'elimi bile tutmamıştı'...Onunla sevgili oluğumuzun 6.ayıydı ve bizim sevgili olduğumuzu ifade eden tek somut örnek bana MESAJLARINDA(Sadece mesajlarında)Aşkım demesiydi.Neyse konferans salonundaydık sınıfça.Öğretmen flaşını almak için gitmişti.Konferans salonunun Bilgisayar odasında flaş belleğim vardı ve onu almalıydım.Bilgisayar odasına girdim ve gördüklerimle dengeyi kaybedip yere düştüm.Sevgilim benim elimi tutmazken sınıftan bi kızın boğazına dilini sokuyordu.Gördüklerimle sarsılmıştım.Luke hemen yetişti ve beni kaldırıp bi kenara oturttu.Sonra Luke kalkıp suratına yumruğu geçirdi ve sonra hemen beni lavaboya götürdü.Daha sonra Luke ile beraber okul değiştirdik.Aslında okul değiştirmek onun fikriydi.Daha sonra telefonla rahatsız etmeye başladık.Bu seferde Luke ile beraber telefon numaramızıda değiştirdik.Liseli olunca Luke Sydney Northwest Lisesine gitti bende Adelaide Liselerinden birine gittim.Her hafta Luke bana geliyordu.Daha sonra Luke liseyi bıraktı sizle beraber.O bırakınca bende liseyi bıraktım ama sonra Luke bi gün hep üniversite okumak istediğini söyleyince sizinle aynı üniversiteye başladık."
Vay be...Sadece eski sevgilimi anlatıyım derken hayat hikayemi anlatmıştım.
"Demekki her güzel gülün bir şerefsiz tarafından soldurulduğu doğruymuş."dedi Calum.Az önce bana gül demişti...Ah be...Bu çocuğu kapan çok şanslı dedim içimden..."Vay be...Bide bana 'Benden yararlanamazsın'diyordun.Baksana birilerinin gözü bende kalmış"
Yok artık yaaa!Bir şeyi ağzımın içinde tutamazdım."Yok yaa şey...Çay çok güzel... çok güzel olmuş.Burası çok güzelmiş."durumu kurtaramamıştım galiba.Arabaya bindik ve okula gittik.Luke ile kafeteryada buluştuk.Yanında July vardı.Luke göz kırptı ve 'sonra anlatırım' bakışı attı ve sınıflarımıza dağıldık.Calumla beraber aynı sıraya oturduk.Dersin başlamasına 10 dakika kalmıştı.Sınıfın kapısından sarı saçlı,kahverengi gözlü uzun boylu biri girdi.Bu...Bu oydu...