İyi okumalarr.
.
.
.
.
.
.
.
.
.Gözlerimi hafif araladığım da bulanık görüşümün düzelmesini bekledim.
Gözlerimi etrafta gezdirdiğim de izlenme hissiyle karşıya doğru baktım.
Camın arkasından bana bakan Cihangir ile göz göze gelince bana doğru bir dakika işareti yapıp ortadan kayboldu.
Elimle yüzümde duran nefes almamı kolaylaştıran maskeyi çıkarttım. Her şeyi yeni idrak ediyordum. En son o piçten kaçarken araba çarpmıştı galiba.
Bı kaç dakika odada gözlerimi gezdirdikten sonra kapı açma sesi geldi.
O tarafa baktığımda doktor diye tahmin ettiğim adam bir tane hemşire ve bir tane de hemşir vardı. Ah tabi arkada Cihangir vardı birde. Adam üçünün arkasında olsada uzun boyu ve ayı gibi olan vücuduyla kendini belli ediyordu.
"Nasılsınız Karan bey."diyen ve bir yandan da yanıma gelen doktora baktım. Ne kadar konuşmak istesem de boğazım da olan kuruluktan konuşamıyordum.
"Normal." En son götüme kaçmış sesimi bulup konuştum. Sesim hafif çatallaşmış çıkmıştı.
"Bir kaç kontrol yapalım."diyen doktorun göğsümde ki sargıyı kesmeye başlamasıyla daha yeni fark etmiştim sarılı olduğunu.
Kaburgalarımı kontrol ettikten sonra bacaklarımda da his kaybı var mı diye kontrol etti. Bacaklarımı hissediyordum bı sorun yoktu.
"Uyandığınız da ilk bunları söylemek istemezdim ama dikkatli olmanız gereken konular var. Bildiğim kadarıyla kaburgalarınız bir kaç hafta öncede çatlakmış zaten şimdi ise geçirdiğiniz kazada dört kırığınız oldu. Bu yüzden nefes alırken bile dikkat etmeniz lazım. Herhangi bir komplikasyon da ciddi sorunlar çıkabilir. Size bir beslenme programı hazırladım. Ne kadar sürede kemiklerin birbirine kaynar bilemeyiz. Ama sağlıklı bir şekilde beslenip düzenli egzersiz yaparsanız bu süreci hızlandırırsınız." Diyen doktora sadece başımı salladım.
"Ayrıca başınıza bir darbe almışsınız ama o kadar önemli bir durum yok ve sol kolunuzun üstüne doğru düştüğünüz için kırılmış. Diyeceklerim bu kadar birkaç gün burda misafir edeceğiz sizi. Geçmiş olsun."dedikten sonra hemşireye bir şeyler dedikten sonra gitti.
Hemşire elindeki tepsiyle yatağın yanına geldiğinde yaptığı şeyleri izlemeye başladım. Küçük ilaç kutusunda ki ilacı şırınga ile aldıktan sonra serumun içine karıştırdı.
Geçmiş olsun dedikten sonra hemşir ile birlikte odadan çıktılar. Cihangir bana dönüp konuşmaya başladı.
"İyimisin oğlum."diyen Cihangir'e kafa salladım.
"Azadeler kantinden su,kahve almaya gitmişlerdi arayıp onlara haber vereyim. Sana da su getirsinler hem."dediğinde yine kafamı salladım. Cebinde ki telefonu çıkarırken dışarı çıkmıştı.
Her bok yolunda gidiyormuş gibi birde kazanın olması eksikti.
Bana araba çarptıktan sonra o adamın gelip öldürmemesinin bir sebebi var. Çünkü işini sonraya bırakan bir adam değildi tanıdığım kadarıyla.
Hafif olduğum yerde doğrulmaya çalıştım. Ama çokta doğru bir hareket değildi galiba. Göğüs kafesime giren keskin ağrıyla inledigim de nefesimi zor aldığımı farkettim.
Bu kazadan da ölmediysem ölümsüz falan olabilir miyim acaba.
Yattığım yerde rahat nefes almaya çalışırken kaç dakika geçti bilmiyorum ama kapı çalınıp Cihangir ve sürüsü odaya girmişti.