9. BÖLÜM

176 20 27
                                    

Keyifli Okumalar

Vahit'den iki gündür ses çıkmıyordu. Cüneyd bunu kötü bir emele yoruyor, durmadan düşünüyordu. Oturma odasında tesbihi ile oynarken Zeynep'in o güzel sesini duydu. Yemek hazırlarken ilahi mırıldanıyordu kendi kendine. Gülümsedi Cüneyd. Zeynep'i düşünmek ruhuna ferahlık veriyordu tesbihini masaya bıraktı ve ayağa kalkıp mutfağa doğru ilerledi. Hava iyice kararmıştı, Mutfaktan gelen kokular ile anladı, karısı güzel yemekler yapmıştı.

Tezgahın önünde durmuş taptığı salataya havuç doğrayan Zeynep'e bakıp gülümsedi ve birkaç adım atınca tamda arkasında durdu. Elindeki bıçağı daha sonra yıkamak için lavabonun içine bıraktı Zeynep. Tabağı alıp arkasını döndüğünde Cüneyd'i görmesi ile korkarak tabağı yere düşürdü.

"Hıh! Cüneyd ne yapıyorsun ya ödüm koptu üfff ya salata da gitti" diye söylenirken yere eğilmek için bir hamle yaptı ama Cüneyd'in kolundan tutması ile bu hamlesi başarısız oldu. "Dur, özür dilerim korkutmak istemedim. Salata önemli değil yemeyi veririz bugün eline birşey oldu mu?"  Zeynep'in elini incelerken bileğinin kenarında küçük bir kesik olduğunu gördü.

"Otur şöyle bekle beni" dedi ve oturma odasındaki çekmeceden ilkyardım malzemelerini alıp geri döndü. Zeynep sözünü dinleyip sandalyeye oturmuştu. Kolayca işini yapabilmek adına yere çöktü ve Zeynep'in elini tuttu. Önce kanayan yeri temizledi, ardından da yara bandı yapıştırdı. Yere dökülen cam parçalarını toplayıp salataları da temizledi.

Zeynep onu izlerken gülümsemesine engel olamıyordu. Dergâhın Mürşidi onun yarasına bakıyor ve ona kızmak yerine yere dökülen şeyleri topluyordu. Zeynep Cüneyd'in bu hallerini gördükçe keyifleniyor, her gün daha çok seviyordu.

Sohbet eşliğinde yemeklerini yedikten sonra oturma odasına tekrar geçtiler. Zeynep çay yapmıştı, sabah da dergahtaki kadınlardan birisi kurabiye getirmişti. Onları da koydu tabağa ve birlikte bağdaş kurar şekilde koltuğa oturdular.

"Kafam dağınık özür dilerim. Okulu ne yaptın sormadım?"

"Kaydı yaptırdım. Matematik öğretmeni olacağım ben. Çocukları çok seviyorum zaten birşeyler hele de matematik öğretmek çok eğlenceli" Cüneyd hayran hayran dinliyordu Zeynep'in heyecanlı hallerini.

"Bence de, sen öğretmek için doğmuşsun tabiatın bu...belki kendin gibi küçük kızlara da ışık olursun"

Kaşlarını çattı Zeynep "Ben küçük müyüm efendi! Senin Zevcenim, hem artık öğretmen de olacağım" Zeynep'in bu hallerine gülümsedi Cüneyd. Arada sinirleniyor, sinirlenince de burnu kızarıyordu. Cüneyd burnunu öpmemek için zor duruyordu bazen. "Tamam sustum" derken gülümseyerek  çayından bir yudum aldı.

🖇️

Ertesi sabah Cüneyd Zeynep'in yanında götürmesi için meyve, Zeynep de kahvaltı hazırlıyordu. Cüneyd doğradığı havuçları özenle saklama kabına koyduktan sonra Zeynep'in unutmaması adına masanın üzerine bıraktı.

Zeynep de kızarttığı pişileri bir tabağa koyup tabağı da masaya bıraktı tam masaya oturmaya hazırlandıklarında kapı çaldı. Cüneyd kapıya bakmaya giderken Zeynep omuzlarına bıraktığı eşarbını tekrar kafasına taktı.
Cüneyd kapıyı açtığında önce kimseyi göremedi. Ardından etrafa bakındı. Duyduğu ağlama sesi ile aşağıya bakınca gelenin kim olduğunu öğrenmiş oldu.

Yeni bölümde görüşelim.
Tahminleri alayım bu misafir neden geldi acaba?? 😌

MAKBER • CÜNZEYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin