6. BÖLÜM

169 18 22
                                    

Keyifli Okumalar

Zeynep eve ulaştığında Meryem karşıladı onu. İlk iş kızına sıkı sıkı sarıldı. Sonra birşey olup olmadığını sordu ve birlikte Zeynep'in odasını toparlamaya başladılar.  Çok değil iki koli eşyası çıkmıştı Zeynep'in. Cüneyd'in müritleri eve götürecekti onları.
Zeynep biraz annesi ile vakit geçirip gitmek için ayaklandığında komodindeki tokayı gördü. Annesi takmazdı bunu. "Bu kimin anne?" Diye sordu eline alıp döndürürken. Omuz silkti Meryem.

"Dün bir kız geldi buraya, Meryem hanım dedi, bende buyur benim dedim ama birşey demeden gitti. Düşürmüş bunu, bende fark edince içeriye aldım" annesinin adeti buydu, bilirdi Zeynep. İnce fikirli bir insandı.

Başıyla onayladıktan sonra çıktı evden. Gülaşayşe'nin yanına gidecekti. Eşya toplama işi tahmininden kısa sürdüğü için bol bol zamanı vardı. Mezarlığa ulaşınca eliyle koymuş gibi buldu Gülayşe'nin mezarını.
Arkasını döndü sonra Cüneyd ile oturdukları bank hala oradaydı, sadece eskimişti biraz.
Gülayşe'nin mezarına bakıp tebessüm etti. Elleri ile topraktaki çöpleri temizleyip çantasındaki su şişesini çıkarttı ve toprağa su döktü.

Etrafta bir sürü güvercin vardı, güvercinler için de şu kaplarına sular koydu. Tekrar Gülayşenin yanına döndüğünde mezar taşını okşadı.

"Gülaşye teyze...Zeynep ben hatırladın mı? Büyüdüm hatta oğlunla evlenecek kadar büyüdüm." Gülümsedi "Hatırlıyor musun bilmem ama ben çok iyi hatırlıyorum.  Bayramda güllaç yapardın da Cüneyd bize getirirdi, sonra annem onu içeriye çağırınca gitmezdi. Sen de geç geldi diye kızardın"  kıkırdadı o günleri hatırlayınca.
Cüneyd ile güzel bir çocukluk geçirmişti.

Etrafa bakındı gitmesi gerekiyordu. Mezar taşını eli ile okşadı. "Bir daha kine Cüneyd'i de getiririm" dedi.
Yavaş adımlar ile banka yaklaşınca gülümseyerek oturdu. Cüneyd ile kendi çaplarında burada evlenmişlerdi. Gözlerini kapatıp o anı tekrar hayal etti ve tekrar güldü. O hayal kurarken Cüneyd'in yanına oturduğundan haberi yoktu.

Gözlerini açtığında yanındaki silüeti gördü  "hıh La ilahe illallah" elini kalbine götürüp sakinleşmeye çabaladı. "Sen nereden duydun buraya geldiğimi?" Diye sordu Zeynep. Cüneyd elindeki güvercinin başını okşadı

"Bak etrafa, her yerde güvercin var. Onlar haber verdiler"  Zeynep çok komiksin der gibi alaylı bir yüz ifadesine bürünüp elindeki şişeden kalan suyunu içti.

"Korktum"

"Kork diye yapmadım özür dilerim. Yeter bu kadar hadi eve gidelim" derken ayaklandı Cüneyd. Annesine gelmek bazen iyi gelmiyordu.
Zeynep başıyla onaylayınca yavaş yavaş yürümeye başladılar. Sokaklarda sohbet eşliğinde yürüken Zeynep aralık olan bir kapı gördü. Az daha dikkatli baktığında daha önce dergahta gördüğü bir adamı fark etti.

"Cüneyd şu adam bizden değil miydi?"
Cüneyd de baktı Zeynep'in baktığı binaya. Önce baştan aşağı süzüp sonra kapıya baktı. Kapıya yaklaşıp daha dikkatli dinleyince yaşlı ve kaba bir adamın arapça ayetler okuduğunu duydu.
Zeynep'e bakıp tedirgin bir şekilde tekrar kapıya baktığında en sonunda adamın türkçe konuştuğunu duydu.

"Faniler bize bir fenalık ettiler ve karşılık vakti şimdi geldi. Kısasa kısastır! Yarın akşam işleri bitecek hepsi bana biat edecek"

Bitti hadi bilin bakalım bu adam kim?

MAKBER • CÜNZEYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin