8. BÖLÜM

195 19 18
                                    

Sakın yılmayın,
Üzüntüye kapılmayın,
Eğer iman ediyorsanız
Mutlaka üstün gelirsiniz

(Âli Îmran Suresi, 3/139)

Gözlerini yavaşça araladı Zeynep. Tavana bakınırken uykusunu açmaya çalışıyordu, lakin başı sanki yumuşak yastıkta değildi. Başını biraz sol tarafa çevirince o da anladı nerede uyuduğunu. Onun başı Cüneyd'in göğsünde, Cüneyd'in elleri de onun belindeydi. Tabiri Caizse sarmaş dolaş uyumuşlardı.
Zeynep kalkmak için bir hamle yaptığında Cüneyd 'in daha sıkı sarılması yüzünden kalkamadı. Bilerek yapıyordu, Zeynep'le gerçek karı koca gibi olmak istiyordu.Zira, Şimdiki hallerinin çocukluklarından bir farkı yoktu

"Cüneyd" diye mırıldandı Zeynep. Aslında onunda kalkmaya pek niyeti yoktu, ömrünü Cüneyd'in göğsünde geçirirdi lakin şuan hazır hissetmiyordu. "Hıh?' dedi Cüneyd gözlerini yavaşça açarak, Zeynep'in böyle olması hoşuna gidiyordu, hatta utandığında sevimli olduğunu bile düşünüyordu.
Zeynep çırpınırken Cüneyd bıraktı ellerini. Zeynep yataktan kalkmaya yeltenince kolundan tutup "Nereye?" Diye sordu. Zeynep içinden geçen sesleri susturup sinirli bir şekilde konuştu

"Banyoya, abdest almaya namaz kılıcam. Sen böyle rahat rahat yattığına göre almayacaksın. Namaza da gerek yok dimi?" Diye ağzına geleni söylerken banyoya doğru yürüdü. Cüneyd'in arkasından kıkırdadığını bilmiyordu.

Zeynep namazının yarısındayken Cüneyd gelip seccadesini yere serdi ve oda namaza başladı. Zeynep namazı bitirince yukarıya geri çıkıp üzerini değiştirdi. Bugün üniversiteye kayıtlarına baktırmaya gidecekti. Üzerine mavi bir kazak, altına siyah bir etek ve başına da bebek mavisi bir eşarp bağladı.

Aşağı geri inip önce Cüneyd'i kontrol etti. Tesbih çekiyordu. Sonra rahatça mutfağa geçip sucuklu yumurta yapmak için kollarını sıvadı.

•••

Kahvaltılarını yaptıktan sonra Cüneyd Zeynep'i okula bırakıp oradan annesinin yanına gitti.
İçinde huzursuzluk belki annesiyle konuşunca geçer giderdi. Mezarlığa ulaşınca geçen gün Zeynep'le konuştukları aklına geldi ve gülümsedi. Annesinin mezarına gidince, sarı çiçeklerin kenarında biriken otları temizledi ve toprağa su döktü.

"Vay be Oğlum da buradaymış" dedi bir adam sesi. Oğlum kelimesini bastırarak söylemişti. Cüneyd üstüne alınmadı. Babasını unutmuştu, Vahit onun beyninde yozlaşmıştı.

"Sana diyorum çocuk!" Dedi bu sefer mezarın diğer tarafında durup. Cüneyd bu sefer ona seslenildiğini anladı ve ayağa kalkıp adama dik dik baktı.

"Hasta mısın sen? Benim babam yok"

Pis bir gülme sesi geldi kulağına "Babası yokmuş... Merak etme senin baban olmak isteyen yok. Ben senin baban değilim Gülaşye'nin kocasıyım" derken elini toprağa uzattı lakin Cüneyd anında "Dokunma" diye bağırdı. Adam sinirle biraz doğrulduğunda sinirle baktı Cüneyd'e.

"Annemin toprağına kâfir eli değmesin!" Dedi Cüneyd tiksinen bir bakış ile.

"Ha kâfir eli değil katil eli değsin öyle mi?" Cüneyd anlamadı. Kimdi katil? Kaşlarını çatıp anlamadığını belli etmek istedi. Adam ellerini arkasında bağladı "Zevcen vardı anneni öldüren mürtedin yanında. Hatta polisler onu da götürdüler. Sonra ağladı, ağladı ben birşey bilmiyorum dedi!"

Cüneyd iyice sinirlenmişti "Zeynep beş yaşındaydı, zeki lakin senin gibi hainliğe çalıştırmaz kafasını. Annemi sen öldürdün. Severken öldürdün, yada fazla sevdin...sen bana vereceğin sevgiyi de anneme verdin. Memletekine geri dön! Benden,karımdan, nede kapımızın bendesi olan insanlardan uzak dur!" Ne kadar güçlü durmaya çalışsa da içi paramparça olmuştu. Annesi iyi insandı, ama babasının annesine duyduğu aşk sonsuz, sınırsızdı.

Cüneyd annesinden ne zaman birşey istese "anne senin uşağın mı, git kendin al!" Diye azarlar, Gülayşe de korkusundan hiçbir şey yapamazdı....

Akşama kadar sokaklarda avare gibi dolaştıktan sonra hava kararınca eve gitti. Zeynep korkudan deliye dönmüştü. Kapıyı kendi anahtarı ile açıp oturma odasına doğru yürürken ayaklanan ve ona doğru gelen Zeynep'i gördü.

"Neredeydin korktum!" Dedi Zeynep. Cüneyd eli ile koltuğu gösterip oturmasını işaret edince Zeynep çekingen bir şekilde oturdu. Cüneyd de önce yanına oturdu daha sonra başını Zeynep'in kucağına bırakıp koltuğa uzandı.

Zeynep dizine yatan Cüneyd'e uzun uzun baktı ve iyi olmadığını anladı. Elleri ile saçlarını sevmeye başladı. Cüneyd konuşmaya başladı.

"Cemalin gördüğüm o günden beri
Tutuştu yüreğim bir yangın yeri
Elinden içeyim en acı zehri
Aşkın ile yanan yüreğe su serp
Bu yangın canımı alıyor Zeynep"

Zeynep okuduğu şiiri memnuniyetle dinlerken gülümsedi. Kısa bir sesizlik oluştu ikisi arasında.

"Zeynep" dedi Cüneyd.

"Hıh?"

"Ömrüm dizinin dibidir"

Yeni bölümde görüşürüz bende bölüm yazarken dalıp akşam namazını kaçırdım sjsjs

MAKBER • CÜNZEYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin