5. TURUNCU

3.5K 433 110
                                    




instagram & twitter: cordeleima



wattpad: cordeleima

ayrıca wattpad hesabımı takip ederseniz bölüm bildirimlerine ulaşabilirsiniz.



not; bir whatsapp kanalım var ve oradan bolca kurgularım hakkında bilgiler veriyorum. eğer siz de katılmak isterseniz instagram hesabımın öne çıkanlarından ulaşabilirsiniz ^^



5. TURUNCU


Alec Benjamin, Water Fountain.


Yorgunluğun tüm vücudumu ele geçirdiğini hissediyordum.

Sanki tam şu anda kendimi bıraksam, nerede olduğu önemsiz, dünyanın en rahatsız yerinde bile gözlerimi minicik yumsam, saatlerce hiç ama hiç uyanmadan uykunun kollarına bırakabilirdim kendimi. Saatlerce uyur, uyandıktan sonra bile tekrardan uykuya dalmak isterdim. O denli yorgundum. Tıp fakültesi hayatımın en zorlu nöbetinden çıkmıştım.

Üstümden bir tır geçmiş kadar yorgun, günlerdir uyumamış kadar uykusuzdum. Hayatım, geleceğim için aldığım kararlardan pişman ama pişmanlığımı dahi düşünemeyecek kadar bitkindim.

Tek istediğim uyumaktı. Uyumak, uyumak ve sadece ama sadece uyumak.

Bu hafta tuttuğum üçüncü nöbetimden çıkmıştım. Olgun Hoca, maç gecesi nöbetimi Cenk ile değiştirmiş olmamın cezasını çektiriyordu bana. Bir anda tüm hastanenin nöbet listesi değişmiş ve çoğu güne MAYIS ERDEM yazılmıştı.

Ve bugün de o cezalardan birisiydi. Normalde bu hafta bir tane nöbetim varken bir anda üçe çıkmış ve benim buna hazır olmayan bünyem, iflas bayrağını çekmişti. Bugün cumaydı. Pazar günü tekrardan nöbetim vardı.

Ve benim, Cuma ve cumartesi günleri için tek istediğim uyumaktı.

Aslında eve daha erken gelme şansım vardı ama hastaneden çıkarken koridorlarda gördüğüm arkadaşlarımla ayaküstü sohbet etmiştim. Uykuma rağmen benimle konuşmayı seçen birkaç kişiyi de bırakamazdım.

Zaten çoğunluk torpilli bir öğrenci olduğumu düşündükleri için benimle konuşmayı pek sevmiyorlardı. Benimle muhabbet eden birkaç kişiye de arkamı dönüp gidemezdim. Hem zaten onlarla muhabbet etmek de güzel hissettirmişti.

Tam hastaneden çıkarken de nöbetine gelen Cenk ile karşılaşmıştım.

"Olgun Hoca benim tüm nöbetleri sana vermiş," derken gülen Cenk'in koluna rastgele bir tokat atmıştım ama bana mısın dememiş, konuşmaya devam etmişti. "Hiçbir Galatasaray galibiyeti beni bu kadar mutlu etmemişti. Eyvallah, kankam. Her şey sayende."

Pislik birisiydi gerçekten. İnsanın canını sıkan türden bir pislik hem de.

"Tüm bunların hesabını sorarım ama ben." Aklıma gelenle güldüm. "Hatta Doruk Acar'ı o kadar iyi hale getireyim ki bir sonraki derbide de üç tane gol atsın. Bakalım o zaman da Galatasaray galibiyeti seni mutlu edecek mi?"

TAM İSABETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin