instagram & twitter: cordeleima (whatsapp kanal linkim instagram öne çıkanlarımda mevcut!)ayrıca wattpad hesabımı takip ederseniz bölüm bildirimlerine ulaşabilirsiniz. wattpad hesabım: cordeleima
7. TEMAS
Lady Gaga & Bruno Mars, Die With A Smile.
Doruk'tan.
Hayatımda, kendi isteğim ile tercih ettiğim tek bir vasfım vardı: Top oynamak.
Hayatımın tümü, ablası gibi ailesinin izinden gitmesi gerektiği söylenen ve herkesin doktor olacak bu çocuk diyerek büyümeme sebep olduğu bir hayat ile geçmişti. Herkese göre, koskoca Acar ailesinin bir ferdi olarak, tıpkı diğer aile üyelerim gibi tıp fakültesinde okumayı kendime hedef koymam gerekirdi.
Ben de bir doktor olmalıydım, ben de onlar ne isterse onun izinde ilerlemeliydim.
Babamdan bana, ablama ve kız kardeşim Umay'a kalacak o hastanede çalışacak kapasitede bir doktor olacak şekilde hayat planları yapmalıydım. Kendi isteklerimi yok saymalı, sadece ve sadece aileme yakışacak bir evlat olmalıydım.
Onlara göre Acar'lara yakışan evlat, doktor olmuş, işinde iyi bir yere gelmiş olmaktı. Başka şekilde, ne olursanız olun Acar ailesinin fertleri arasında iyi bir gözle bakılmaz ve sayılacağınız bir statünüz olmazdı. Onların gözünde iyi olmak için, doktor olmanız lazımdı.
Ama ben bunu istememiştim. Doktor olmayı hayatımın hiçbir anında düşünmemiş, senelerce "Benim oğlum doktor olacak, değil mi?" diyen babama yanıt vermemiş, kendi kendime üstümde doktor önlüğü değil de futbol forması hayal etmiştim.
Ben hayatımın her zamanında, minicik, daha annesinin anneden başka bir ismi olduğunu ayırt edemeyen bir çocukken bile topa vurmayı isteyen bir ferttim.
Tek isteğim top oynamaktı. Maçlar izlemekti, maçlara gitmekti. İçinde futbol olan her şeyde bulunabilmek, herkesin başarılı bulduğu bir futbolcu olabilmekti. Hala da tek istediğim buydu. Sırf Galatasaray'da oynuyorum diye diğer takımların ayrıştırmadığı, milli takımdaki başarısı dolayısıyla herkesin sevdiği bir futbolcu olmak için çabalıyordum.
İleride, milli formayı giyen bir futbolcu olmayı, küçük yaşında tutulduğu Galatasaray'ının formasını göğsünde terletmeyi hayal ederek uykuya dalan o küçük Doruk'tum hala.
Her duasına futbolu ekleyen o minik Doruk'tum. Ve o Doruk'un hiçbir zaman içimden kaybolmayacağını, o çim sahalara bastığım her saniye, içimde şen bir kahkaha atacağı günleri hayal ediyordum. Dışıma yansıtmadığım gülümseme ve kahkahalarımı, içimde hiç büyümeyen Doruk'un atmasına izin veriyorum.
Ailem ile aram yoktu.
Onlara göre ben, herkesi hayal kırıklığına uğratmış, çoğu kişiye göre kendimdeki potansiyeli mahvetmiş, babasının sözünü çiğnemiş bir evlattım ama kendi içimde, küçükken geceleri ellerini açıp ağlayarak futbolcu olmak için dualar eden o çocuğu mutlu etmek hepsine değer gibi gelmişti. Ve zaten öyleydi de.
Ama şimdi, bununla sınanıyordum. Takımımla, hayatımdaki tek başarımla, herkesi karşıma almayı seçtiğim hayallerim ile sınanıyordum. Hayatımın en kötü anlarını yaşamıştım son iki haftadır. Ben sakatlanalı tam iki hafta olmuş, bu sabah, yani Çarşamba günü, antrenmanlara başlamıştım. Her şeyi ayarlayan kişi, Mayıs'tı.
![](https://img.wattpad.com/cover/380569999-288-k971331.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TAM İSABET
Short StoryGalatasaray teknik direktörünün büyük kızı olan Mayıs, derbide attığı golün ardından sakatlanan yıldız oyuncuya babasının ne kadar üzüldüğünü görünce dayanamaz. Hem babası hem de düşük not aldığı stajının puanını yükseltmek için fakülte hocalarından...