8. HABER

3.4K 398 149
                                    



instagram & twitter: cordeleima (whatsapp kanal linkim instagram öne çıkanlarımda mevcut!)

ayrıca wattpad hesabımı takip ederseniz bölüm bildirimlerine ulaşabilirsiniz. wattpad hesabım: cordeleima





8. HABER


Ruj, İstediğin Kadar.


Hastanesi, nöbeti olmayan Mayıs Erdem'in hayatı, tamamen boştu ve bunu, hastaneden uzaklaştırılmış olmamın ikinci gününde bile anlayabilmiştim.

İki gündür, tam üç tane dört yüz sayfalık kitap bitirmiş, iki yeni diziye başlayıp yeni şeylere tamamen kapandığımı fark edip eskiden başlayıp bir solukta bitirdiğim dizilerden birine tekrardan başlamış ve bir kere bile pencereden dahi kafamı dışarı çıkarmadan sadece sanal marketlerden sipariş ettiğim şeyleri yiyip durmuştum.

Yapacak hiçbir şeyim yoktu. Ders çalışmayı bünyem istemiyordu. Çalışmam gerektiğini bilmeme rağmen beynim, kendini kapatmış gibiydi. Tek istediğim yatağımda yuvarlanmak, öylece durmaktı.

Ve de ağlamak.

Ama ikinci seçeneği yerine getirmemek için de çok büyük çaba sarf etmekten geri durmuyordum.

Özellikle de ağlamamak için kendimi baya fazla tutuyor, ağlamak yerine kafamı yastığa gömerek çığlıklar atıyor, Neslihan'ın ne zaman getirdiğini bilmediğim bir dart tahtasının üstüne, tüm gücümle okları atıp sinirimi çıkartmaya çalışıyorum.

Tüm bunların çok iyi geldiği söylenemezdi ama en azından, zihnimdeki Koray'ı öldürme planlarını biraz olsun susturup bastırmayı başarabiliyordum.

Ben suçsuzdum. Herkes de bunun farkındaydı. Ama tamamen suçsuz olan taraf olmama rağmen, hastaneden uzaklaştırılmış olmak, zoruma gidiyordu. Zaten bu yüzden ağlamak istiyordum daha çok. İçimdeki atamadığım siniri atmak için.

Fakat bunun bir işe yaramayacağını biliyordum. Bu konuda elimden gelen bir şey de yoktu ve ağlamam bir şeyi değiştirmeyecek, sadece Koray bilmese bile benim gözümde istediği amaca ulaşmış olacaktı. Bunu ona vermeyecektim.

Haberi olmasa bile kazanmış olmasına izin vermeyecektim.

Dünyanın en saçma sapan şeyiydi başıma gelenler. Ve kimsenin elinden gelebilecek bir şey yoktu. Koray bir oyun oynamıştı ve herkes, onun oyununa eşlik etmeye karar vermişti sanki.

Annem ve Neslihan'ın haberi vardı her şeyden ama babama diyememiştim.

Sadece birkaç gün izinli olacağımı, asistanlara izin verdiklerini söylemiştim babama, hastaneden uzaklaştırıldığım o akşam, artık kalan tek hastam Doruk Acar ile olan buluşmamdan sonra eve giderek. Eve gidene kadar amacım, her şeyi tüm çıplaklığı ile tüm aileme anlatmaktı ama olanları olduğu gibi anlatırsam babamın üzüleceğini bildiğimden, her zaman yaptığım gibi yumuşatmıştım.

Zaten annem de öyle yapmanın en mantıklısı olacağını söylemişti.

Annem bizzat kendi başına, eşiyle yakın arkadaş olduğu vakıf başkanı ile görüşüp bu konuyu konuşmayı da teklif etmişti ama zaten herkes, babam sayesinde torpilli olduğumu söylerken bir de annem işin içine girerse bu sefer kesin olarak sürgün yerdim.

Çünkü malum, suçsuzken bile suçlu ben seçiliyor, cezayı ben çekiyordum.

Annem bir süre, en azından bu uzaklaştırma süreci bitene kadar onlarda kalmamı teklif etmiş bile olsa, evim her zaman iyiydi. Evimde kalmak daha iyi hissettirecekti. Onlarla kaldığım her an, her şeyi bilen annem ve Neslihan'ın yüzünde bana duydukları üzüntü asılı olacaktı ve yedi yirmi dört öyle bir ortamda olmayı kaldıramazdım.

TAM İSABETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin