Bölüm 14.

330 86 37
                                    

Çoook uzun bir bölüm yazdım o yüzden yorum yapın 😡 😡

×××××

Astrid ile dans zamanı olanlar sofrada olan konuşma gibi hiç konuşulmadan, anlatılmadan aramızda asılı kalmıştı. Benimle konuşup, sorunları anlatmayı geç, bu evde benden köşe bucak kaçıyordu resmen. Ya odaya çok geç geliyordu ben onu bekleyene kadar uykuya dalmış oluyordum veya tam aksi o erken odaya gelip, benden önce uyuyordu.

Aramızın her geçen gün açılması, uzansam dokunacağım kadar yakında birisinin aramızda dağlar varmış gibi hissettirmesi canımı sıkıyordu.

Şu ansa gece yarısından sonraydı. İkimiz de uzun zaman önce üzerimizi değişip, yatağa girmiştik. Benden önce yatağa girmişti o. Bu yüzden ona yetişip, konuşamadım.

İkimizde uyanıktık. Düzensiz nefesleri, fark ettirmemek için yavaşça ettiği hareketleri anlıyordum. O da biliyordu benim uyanık olduğumu. Fakat benimle konuşmayı bırak, bana bakmıyordu. Uyurken sürekli bana sırtını dönüyordu. Her zaman yatağın ortasında veya bana yakın bir kısımda uyurken birkaç gündür kendi tarafının dışına çıkmıyordu.

Aldığım nefesi sertçe dışarı verdim. Belki bu canımın sıkkın olduğumu anlayıp, bana bakmasına veya bir şeyler sormasına yardımcı olur diye düşündüm. Fakat hayır, hareket bile etmedi. Öylece durarak onun uyuduğunu düşünmemi istiyordu.

Bundan yoruldum. Aramızdaki belirsizlikten, sürekli yanlış bir şey yapmaya korkmaktan, yanlış bir şey yapmaktan, yanlış duygular içinde olmaktan. Yaptığı her hareketi farklı sanmaktan. Eskiden böyle değildi. Eskiden iyiydi. Ondan hoşlansam bile fark etmediğimde hayat iyiydi.

Sırt üstü yatmaktan bıktım ve bu yüzden yana döndüm. Ay ışığı tepede durup, onun sırtına vururken gözlerimi oraya sabitledim. İnce, küçük omuzları ay ışığının altında sanatsal görünüyordu. Gerçi, artık öylece durup, nefes alsa bana bir hoş görünmeye başlamıştı.

Peki o beni nasıl görüyordu? Onu öpmek üzere olduğum için köşe bucak benden kaçıyorsa bir arkadaştan, kurtuluştan fazla bir şey olarak görmediği zaten açıktı, değil mi? Bunu şimdiden kabul etmem gerekiyordu. Lyla bu yüzden sürekli bunu söylüyordu. Muhtemelen durumun farkındaydı.

Boğazıma bir yumuru otururken yutkunarak onu oradan itmeye, göğüs kafesime konan bu duyguyu geçirmeye çalıştım. Fakat sürekli oradaydı.

Gözlerim hâlâ sırtındayken elimi uzattım. Onun omzuna dokunup, dikkatini kendime çekmek istedim. Fakat elim onun omzuna dokunmadan vücudunun gerildiğini fark ettim. Muhtemelen konuşmak istemiyordu ve içten içe elimin ona temas etmemesini düşünüyordu.

Onun bunu istemediğini anlayarak yutkundum. Ona dokunmak yerine sanki uyanık olduğunu bilmiyormuşum gibi sırtından kayan yorganı yukarı çekerek sırtını örttüm.

Elimi indirip, ikimizin arasına koyduğumda rahat bir nefes verdiğini duydum. Gözlerimi kapatırken bir şey demedim. Bu sefer ben de yatakta dönerek sırtımı ona çevirdim. Aramızdaki bu durum ne olacaktı bilmiyorum. Yarın yılbaşıydı sonunda ve muhtemelen bir sürü bahaneler üreterek benden köşe bucak kaçacaktı. Fakat gecenin sonunda ne kadar istemese de birlikte olacaktık ve o zaman onunla konuşup, her şeyi halledecektim.

Gözlerimi kapatarak kendimi rahatlatıp, uykuya bırakmaya çalıştım. Onun nefeslerini dinleyerek bir süre sonra uykuya daldığını hissettim. Fakat uyku bana kolay gelmedi. Ama gecenin bir noktasında ben de sonunda uykuya daldım.

Sabah uyandığımda üzerimde garip bir ağırlık vardı. İnsan ağırlığı değil, yorgunluk ve rahatsızlık çökmüştü üzerime. Ayrıca yatağın soğukluğu, yalnızlığı bu duygular arasındaydı.

Yalandan aşıklar | [G×G]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin